Malum ülkemiz bir deprem ülkesi ne zaman, nerede ,hangi koşul ve şartlarda yakalanacağımız nasıl bir binada olacağımızın bilinmezliği içerisindeyiz. Yaşadığımız evimiz, çalıştığımız iş yerimiz, okuduğumuz okul , gittiğimiz alışveriş merkezi bunların hepsinin tek tek kontrol edilip depreme dayanıklı ve güvenli yeni binalar olma olasılığı elbette çok zor bir ihtimal böyle değiller ise de hadi yıkalım yenisini yapalım demekte çoğunlukla imkansıza yakın bir ihtimal.
Maddi olarak çok büyük bir ekonomi gerektirmesi yanı sıra çoğu zaman mevcut fiziksel şartlar buna olanak tanımamaktadır. Bu gibi durumlarda gerçekten iyi fizibilitesi yapılmış , yapı güçlendirme desteği ihtiyacı muhakkak gereken binalarda her ne kadar önceliğimiz zemin ve zemin güçlendirme olsa dahi imkanlar buna elvermiyor ise mevcut binanın kendi durum ve şartlarına uygun olarak güçlendirilmesi de oldukça önem arz etmektedir.
Gelişen teknoloji ve mühendislik ön görüleri ile binaların artık tabiri yerinde ise röntgeni çekilmekte o binaya özel bir mühendislik çalışması planı yapılmakta ve uygun bina güçlendirme sistemi tespit edilerek uygulamaya geçilmektedir.
Elbette bu uygulamalarda çok kolay, pratik veya uygun ekonomik çalışmalar değiller ancak bir binanın depreme dayanıksız , çoğu zaman projesiz veya mevcut yürürlükte ki imar yasasına uygun olmadan, gerekli zemin etüt çalışmaları ve iyileştirmeleri yapılmadan inşa edildiği ve halen kullanıldığı biliniyor ise yıkılıp tekrar yapılması ekonomik ve fiziksel şartlardan ötürü uygun değil ise veya yaşadığımız son depremde de bolca örneklerine şahit olduğumuz gibi deprem sonrası orta veya az hasar almış binalarda yapılacak en önemli adım mevcut binanın kendi gerektiği şartlara uygun olarak yerinde güçlendirilmesidir.
Doğru mühendislik ile doğru ve işini iyi bilen firmalar ile daha büyük can ve mal kayıplarını önlemek adına deprem kuşağının ortasında bir ülke olduğumuzu ve maalesef şehirlerde ki yapı stoklarımızın oldukça eski olduğunu unutmadan önlemlerimizi almak büyük önem arz etmektedir.