Kent artık tek bir kültürle tanımlanamıyor hatta özdeşleştirilmiyor. Kentler çeşitli kültürler ve kültürel biçimlerin bir arada yaşayıp birbirleriyle ilişkilerinde sürekli yeni alt kültür ve kimliklerin ortaya çıktığı yerlerdir. Kültür artık deneyimle sabitlenmiş ve oy birliği ile onaylanmış bir dizi evrensel değer veya gelenek olarak kabul edilemez. Kentler farklılık ve çeşitlilikle nitelendiriliyor ve bu benzeri görülmemiş karmaşıklık düzeyi, performans düzeyi daha yüksek yapıları yöneten bir durum oluşturuyor. Bunun sonucunda çok çeşitli uzmanlık alanları ortaya çıkmıştır.
İnsanların kentlerde, konutlarında nasıl yaşadıklarını, komşuluk ilişkilerini, çocukların büyüdüklerini irdelemek ve yaşama tarzını yeniden yorumlamak durumundayız. Şehirlerin tasarımını aslında yaşama biçimi tasarımı olarak yeniden ele almak zorundayız.
Kentin, içinde yaşayan insanlarla birlikte nefes alan, anıları olan, hafızası, tarihi olan bir varlık olduğunu bir türlü anlatamıyoruz belki de.
Dünyada Çin’de yapılmaya başlanan yeni bir kavramla, şehirde yaşayan herkesin şehir notu oluyor, kameralar ve teknolojik imkanlarla tespit edilen şehirli; suçları, çöpü yere attın, yaya geçidinden geçmedin vb gibi tespit edilen hareketlerle, şehirlinin notu oluşturuyor ve prestiji düşüyor veya yükseliyor. Bu prestije göre, puanına göre (örnek) ev kiralanmasında zorluk çekilmesine sebep oluyor, bir nevi şehir hayatına uygun hareket etme zorunluluğu doğuyor.
Çeşitli coğrafyalarda, çeşitli değerlerle etkileşim yaratan bir kültür ve yeni şehirli davranışları söz konusu olabiliyor.
Küresel ısınma, iklim değişikliği etkisi korkutucu bir felaketi çağrıştırırken aynı etki ile engellenme çabaları görülmüyor dünyada şehirlerinde.
Son yüzyılda, son 1000 yılda oluşan çöpten daha fazla çöp çıkmış dünyada, bu ne demek tüketimin facia bir duruma haline gelmesi…
İnsanların ihtiyaçları olmadan sürekli bir şeyler satın alınması pohpohlanması söz konusu. Tüketim alışkanlıklarının değişmesi aynı derecede şehirli davranışlarını da etkileyecek.
Deneyimlerimiz, tarihimiz, anılarımız, yok edilmeden yeni davranışların sosyolojik açıdan değerlendirilip biçimlendirilmesi için çalışılmalı belki de.