Bir kentte ne kadar çok şey yapılacak iş var, insanların bir yerden bir yere kolayca ulaşması, temiz hava solunması, doğaya saygı duyacak şekilde yapılı çevre oluşturulması, koruma ve kullanma dengesinin sağlanması, refah seviyesi yüksek sağlıklı ve güvenli yapılarda ikamet edilmesi, sağlıklı ve güvenli işyerlerinin oluşması, en kısa sürede ulaşacağımız park ve yeşil alanların sağlanması, yeterli kültür, eğitim, sağlık alanlarının oluşturulması.
Büyük sorumluluk gerektiren işler elbette. Bu sorumlulukların sonucu olarak, yaşadığımız şehirlere ait hissettiğimiz kadar yaşadığımız yeri tanımlarız, eğer bunu hissetmiyorsak mekanın da bir anlamı olmaz, insanı biçimlendiren etmenlerden önemli biri çevresidir, yaşadığı yerdir.
Her zaman söylediğim gibi yaşadığınız yer bizim karakterimizi belirler.
Geçen zaman, insanları ve kent mekanlarını değiştirmekte çoğu kez de bu değişim olurken yıkıcı bir etki bırakmaktadır. Bazen çocukluktan gençliğe uzanan yaşamımızda bulunduğumuz şehrin farkında olunmayan bir yüzüyle karşılaşırız, bazen bulunduğumuz yerden başka bir yere göç etmek zorunda kalırız, hayatları değiştiren savaşlar, yangınlar, depremler insanları başka bir yere göç etmeye zorlar.
İşte o vakit çocukluğunuzu, anılarınızı, sevdiklerinizi ve şehrinizi bırakır gidersiniz.
Yaşamın iç karartıcı üzücü yanlarının insanlarda bıraktığı yıkıcı etkiler, yapıların fiziksel olarak tahrip olmasıyla simgesel bir şekilde ifade edilir, bu karşılaşılan olayların da insan yaşamı üzerindeki etkileri büyüktür.
Kentler sundukları olanaklarla daha iyi ev daha iyi iş ve yaşam kalitesi vaatleri ile insanları cezbetmektedir, ancak nüfus artış ve plansız yapılaşma ile kentin handikabı insanları esir almaktadır, monoton ve yoğun tempolu yaşam koşulları ile insanların başlarını kaldıracak vakitleri olmamaktadır, günümüzde kentlerde çocuklarımızın ve ailelerin en büyük sıkıntılarından birisi de budur. Çocukların televizyon, tablet, telefon ve ekran dörtgeninde evlere hapis olması, güvenlik sebebiyle dışarı çıkmaması, sosyalleşmemesi, arkadaşlık paylaşım üretim ve yaratıcılıktan en önemlisi ise doğadan kopuk büyümeleri yoksunluktur.
Şehir deyip geçmeyin, ona özenin.