Bir kentin büyümesi o kentin hizmet işlevlerinin büyümesine bağlıdır ancak bir yerin ne ölçüde hızlı büyüyeceğinin temel belirleyicisi hizmet alanı içinde sunulan kent hizmetlerine olan insan talebidir. Kentlerin büyümesinde İnsan Talebinin olduğunu unutmamak gerekmektedir. Bu talebin yıllar içerisinde gelişmesini kent yöneticileri takip etmeli bilimsel veriler ışığında önceden planlamalıdır. Plan yapmamak, insan talebini engellememektedir. (Önceki yazılarımda Bursa’nın kentsel gelişimi ile ilgili tarihsel süreçlerden bahsetmiştim)
Kentleşme; sanayileşmeye ve toplumsal genişlemeye paralel olarak kent sayısının artması ve var olan kentlerin büyümesi sonucunu doğuran, toplum yapısında artan orandan örgütleşme, işbölümü ve uzmanlaşma yaratan, insan davranış ve ilişkilerinde kentlere özgü değişikliklere yol açan bir nüfus birikimi sürecidir ve kentleşme ekonomik, teknolojik siyasal ve psiko-sosyolojik etkenlerin etkisi altında oluşur.
Fiziksel planlamada, arazi kullanımı kararları verilirken en uygun yerlerin belirlenmesinde, alana ait elverişli ve kısıtlayıcı koşulları belirleyen bir planlama süreci yukarıda ki süreçlerle eşleştirilerek değerlendirilmelidir.
Kentin kendi dinamikleri iyi incelenmeli kısa, orta ve uzun vadeli planlama öngörüleri için etkin çözümler üretilmelidir. Bu çok kolay bir süreç değildir, kent yöneticileri, uzmanlar, bilimsel veriler ve kent paydaşları ile birlikte çalışılması gereken bir olgudur. Kullanıcıların uzman görüşlerinden faydalanılarak, bölgenin güçlü olduğu yanlara odaklanması yoluyla, bölgesel düzeyde yenilik kapasitesinin artırılması, büyüme ve refah artışlarının hızlandırılmasını amaçlayan bir politika çerçevesi gerekmektedir.
Kentsel gelişiminde önemli rol oynayan sanayi sektöründe Bursa, uzun yıllardır Türkiye’nin en önemli kentlerinden biri konumundadır.
Otomotiv: Orta-yüksek teknoloji sınıfındaki sektör, ileri ve geri bağlantıların genişlik ve derinliği, ihracat düzeyi, yabancı yatırım çekme eğilimi ile Türkiye ekonomisinin lokomotif sektörlerinin başında gelmektedir. Özellikle 2001 sonrası süreçte AB ile ticari entegrasyonun da etkisiyle sektör Türkiye’nin orta gelirli ve orta teknolojili bir yapıya dönüşmesinde önemli bir rol üstlenmiştir. Önümüzdeki dönemde, dijitalleşme eğilimi ve elektrikli ve otonom araçların payının artması sektörde önemli değişikliklere yol açabilecektir.
Tekstil: Otomotiv sektöründen sonra Türkiye imalat sanayi genelinde en fazla ihracat yapan ikinci sektör hazır giyim, üçüncü sektör ise tekstildir. Ağırlıklı olarak ihracat odaklı çalışan üretim yapısı, son yıllarda dünyadaki önemini ve rekabet gücünü korumaya devam etmekte; tasarım ve perakendecilik gibi işlevlerini kuvvetlendirmektedir. Dijitalleşme, e-ticaret, hızlı moda, sürdürülebilirlik unsurları önem kazanmaktadır. En hızlı büyüme yaşanacak segmentlerin içinde ise lüks tüketim, spor giyim ve teknik tekstil yer almaktadır 4. Bursa’daki önde gelen tekstil üreticilerin son dönemde ArGe kabiliyetlerini güçlendirmeye başladıkları, özellikle de teknik tekstil alanına yatırım yaptıkları görülmektedir.
Bursa için otomotiv, tekstil (ev tekstili ve hazır giyim, çocuk giyimi), mobilya, makine ve işlenmiş meyve-sebze sektörleri öne çıkmaktadır. (Yenilik ve Akıllı Uzmanlaşma Strateji Belgesi BEBKA)
Bursa’da ihracat odaklı, orta ve büyük ölçekli çok sayıda firma bulunmaktadır. İhracat yapan firmaların önemsemesi gereken, üretim yapılan binaların artık sıfır karbon salınımlı binalarda üretim yapılmaması halinde çok kısa bir süre sonra Avrupa’nın bu ürünleri almayacağını bilmeleridir. Eğer tesislerde bu gelişim sağlanamazsa, üretim yerleri Polonya, Bulgaristan vb gibi ülkelere kayması olasıdır. Dünyada Ekolojik sistemlere zarar vermeyen sıfır karbon salınımlı kentler “İdeal kentler”, kendi kaynaklarını kullanarak, fosil yakıtlar dışındaki enerji kaynaklarından yararlanmaktadır. (Önemli not: Doğal kaynaklarımız sınırsız değildir)
Ekolojik model kentin yapımına başlandı bile, Şehir Plancıları artık şehrin enerjisini rüzgâr, güneş, jeotermal ısı ve deniz suyundan elde etmeyi planlamaktadır.
Bursa’nın da bu konudaki planlama çalışmaları tamamlanmalı, bir çok konuda öncü olduğu gibi ekolojik model kentin yapımında da öncü olmalıdır.
Bu bağlamda nüfusu 1500-50000 arasında olan yerleşimlerin yaşam koşullarının ekoloji ve sürdürülebilirlik alanındaki bilimsel buluşlardan yararlanılarak doğallaştırılması ve motorlu taşıtlardan olabildiğince arındırılması esasına dayanan kent türüne SAKİN KENT’e geçmeliyiz.
Kent yöneticileri, kentlerde radikal değişikliklere giderek eko-tek tasarımlarla gelecek yaşam alanlarını şimdiden tasarlamak için karar almalıdır.