2024-12-16 13:37:21

Kültürel miras etki değerlendirmesi kavramı

ULUAY KOÇAK GÜVENER

16 Aralık 2024, 13:37

Kent ve bölge planlama çalışmalarının analiz ve sentez aşamalarıyla doğrudan bağlantılı olan "etki değerlendirmesi" konusu; Planlama önerilerinin doğal çevreye olumsuz etkilerini azaltmak amacıyla 1960'lı yıllarda Amerika Birleşik Devletleri'nde (ABD) çevre planlaması ve doğa koruma kapsamında gündeme getirilmiştir.

“Mevcut veya önerilen bir eylemin; Kalkınma önerileri veya müdahalelerle etkilenen çevrenin özelliklerine bağlı olarak çeşitlenerek günümüze kadar gelmiştir. Öte yandan yapılı çevrenin kültürel tarihini yansıtan kültür varlıklarının (çevresel) etki değerlendirmesi konusu 2000'li yıllara dayanmaktadır (Partidario, 2012, s. 1).

1999 Burra Yönetmeliği ile mirasın korunmasında "kültürel önem" ve "yönetim" kavramlarını öne çıkararak; Disiplin, "değişimin korunması" hedefi altında planlama ve etki değerlendirmesiyle bir araya gelmiştir (Avustralya ICOMOS, 1999). Planlamada, mevcut kentsel kütlede değişimi öngören dönüşüm projelerinin artmasıyla birlikte, tarihi çevreye önerilen müdahaleler karşısında etki değerlendirmesi yoluyla gelişme-koruma dengesinin kurulması ihtiyacı doğmuş; “Kültürel miras etki değerlendirmesi (KÜMED), Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü'nün (ICOMOS, 2011) dünya miras alanlarını koruma yaklaşımları kapsamında tanımlanmış olup, küresel ölçeğe yayılmış ve ülke mevzuatlarına ve mevzuatlarına uyarlanmıştır ve farklı şekillerde uygulanır.

Kaynak: UNESCO

TÜRKİYE’DE KÜMED

Türkiye gibi çok katmanlı tarihi çevreye sahip, hızlı kentsel dönüşüm ve gelişim süreçleri yaşayan ülkelerde; KÜMED'in hangi çerçevede etkin değişim yönetimi sağlayacağı bilinmiyor. Ancak günümüzün KÜMED yaklaşımları uluslararası ölçekte farklı kılavuz ve ilkelerden oluşmaktadır; Türkiye'nin yakından takip ettiği Kıta Avrupası'nda, özellikle Avrupa Birliği (AB) ülkeleri ve etki değerlendirmesi konusunda öncü olan ABD'de yürütülen KÜMED uygulamaları; Miras korumaya katkılardaki farklılıklar, KÜMED'in planlama ve koruma ilişkilerini zayıflatmakta ve KÜMED'in uygulanmasını zorlaştırmaktadır.

Bütün insanlığın ortak mirası olarak kabul edilen evrensel değerlere sahip kültürel ve doğal mirası dünyaya tanıtmak, toplumda söz konusu evrensel mirasa sahip çıkacak bilinci oluşturmak ve çeşitli sebeplerle bozulan, yok olan kültürel ve doğal değerlerin yaşatılması için gerekli işbirliğini sağlamak amacıyla UNESCO’nun 17 Ekim – 21 Kasım 1972 tarihleri arasında Paris’te toplanan 16. Genel Konferansında sorunun uluslararası bir sözleşme konusu yapılmasına karar verilmiş ve 16 Kasım 1972’de “Dünya Kültürel ve Doğal Mirasının Korunmasına Dair Sözleşme” kabul edilmiştir (Akpınar, 2007).

KÜMED'in doğru tanımlanması için Türkiye'deki mevcut planlama, koruma ve etki değerlendirme yaklaşımlarını içeren güncel bir kavramsal çerçevenin oluşturulması zorunlu görünmektedir. Bunu yaparken; Tarihte olduğu gibi kalkınma planları ve politikalarıyla değil, daha üst bir şemsiyeyle; Türkiye'ye özgü kültürel mirasın, ülkenin kültürel miras kapasitesi ve özellikleri dikkate alınarak tanımlanması anlamlı olacaktır. Kinderdijk-Elshout örneğinde kültürel manzarayı vurgulamak mantıklıdır; Yine "peyzaj" kavramı etrafında şekillenen ve hem kırsal hem de kentsel alanlara uyarlanan kültürel, tarihi ve kentsel peyzaj kavramları, İstanbul gibi kır-kent ayrımının yapılamadığı bir kent için yeterli olmayacaktır. tarih öncesi yerleşimler üzerine inşa edilmiş ve küresel bir ekonomi tarafından yönetilmektedir.

Bursa için KÜMED çalışmalarıyla ilişkili adımlarına bakıldığında, kent özeli için toplumsal kimliği inşa etmenin ve geliştirmenin temel koşullarından biri kültürel miras alanlarının sürdürülebilirliğinin sağlanmasıdır. Bu bağlamda kültürel miras alanlarına yönelik kentsel tasarım rehberlerinin tamamlayıcı planlama araçları olarak bu alanlardaki tasarım ve uygulamalara yol gösterdiği görülmektedir. Bununla birlikte, kentsel tasarım rehberlerinin yere özgü olarak hazırlanması gerekliliği her şeyden önce kentsel tasarım sürecinin belirlenen vizyon ve hedefler doğrultusunda sistematik bir şekilde tanımlanmasını, çok disiplinli bir ekip tarafından yönetilmesini ve ilgili tüm aktörlerin sürece dahil edilmesini gerektirir. Bursa’da gerek merkezi yönetim bünyesinde gerek yerel yönetimler düzeyinde kentsel tasarımın kurumsal çerçevesine, kent kimliğinin korunmasına, kentsel tasarım rehberlerinin tanımına, oluşturulmasına ve kullanımına ilişkin çalışmalar giderek artmaktadır. Hem disiplinler arası ve kurumlar arası bir bakış açısını, hem de kentlilerin ve yerel halkın katılımını gözeten kullanıcı odaklı bu modelin kent kimliğinin önemli bir parçasını oluşturan kültürel miras alanlarının korunması ve geliştirilmesinde ilgili kurumlara ve profesyonellere destek olacağı düşünülmektedir.

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.