Barınma hakkı, uluslararası anlaşmalarda temel bir insan hakkı olarak kabul edilmiştir. Bu hak sadece bir barınağa sahip olmayı değil, aynı zamanda güvenli ve onurlu yaşama hakkını da kapsamaktadır. Bu hakkın güvence altına alınması, konut sorunlarının ele alınması kritik bir öneme sahiptir.
Sosyal devlet politikalarının desteklenmesi ve kapsayıcı sürdürülebilir kentsel kalkınmanın teşvik edilmesi, barınma sorunlarına adil ve etkili çözümler bulunmasını sağlamak açısından elzemdir. Sorunun çözümünde devlet kurumlarının, sivil toplum kuruluşlarının ve özel sektörün sorumlulukları tam olarak belirlenmemişse de barınma gibi zaruri bir ihtiyacın karşılanmasında toplumun her kesimine görev düşmektedir.
Sadece konutun görsel boyutunu değil, aynı zamanda sosyal, ekonomik ve kültürel boyutlarını da dikkate alan kapsamlı bir bakış açısı ile insan hakları ve toplumsal fayda için etkili çözümler geliştirmek önemlidir. Bu çerçevede konutla ilgili mevcut yasaların, politikaların incelenmesi, zorlukların, engellerin kaldırılması amaçlanmalıdır.
İhtiyacı olan ailelerin, farklı sosyal-ekonomik grupların uygun şartlarda, fiyatlarda konuta erişebilirliğinin önündeki engellerin kaldırılması fırsatların oluşturulması gerekir. Toplumun ihtiyaçlarına göre alternatif konut modelleri de dahil olmak üzere modern sürdürülebilir çözümler üretilmelidir. Kamunun özellikle konut sorununun asıl mağduru olan dar gelirlilerin sahip olabileceği konut üretimini yapması, lüks konut yaparak eşit şartlarda olmayan özel sektörü üretim yapmaktan uzaklaştırması toplumsal fayda sağlamamaktadır.
Sorunun büyüklüğü özel sektörün ve kamunun aynı anda üretim yapmasını gerektirir. Bununla birlikte belediyelerin çözümün bir parçası olabileceği gibi kooperatifleşme gibi işbirliği modelleri desteklenmelidir.
Aksi taktirde artan konut sorunu beraberinde kendi çözümünü getirecek, gecekondu alanları ile kentlerin çeperleri kuşatılmış, yaşam kalitesi düşük estetikten mahrum şehirler oluşmakta, bununla birlikte tarım alanları da talan edilmekte.
İmarlı-imarsız diye ikiye bölünmüş yapılaşma beraberinde estetik kaygıların ötesinde sosyal kültürel ve adli sorunları beraberinde getirmektedir. İhtiyacı karşılayacak oranda konutun olmamasının yanı sıra mevcut yapı stoğu da depreme dayanıklı olmayan yapıların yüksek oranda olması soruna acil çözüm gerektirmektedir.
Uzun vadede çeşitli çözüm yöntemleri geliştirmenin mümkün olduğu konut üretiminin kısa vadede kamunun uygun ve ulaşılabilir konut kredisi vermesi, arsa politikalarını değiştirerek, arsanın haksız rant aracı olamaktan çıkarılması, arsa stokçuluğunun önüne geçilmesi, yeterli miktarda imar alanlarının açılması çözüm için çok önemlidir.