Cumhurbaşkanlığına sunulan taslağa göre, emlak vergilerinin ve tapu harçlarının artık gayrimenkullerin emlak vergisine esas değeri (belediye rayici) değil bölgesel rayiç bedeli üzerinden tahsil edilmesi planlanıyor. Bu taslak aslına bakılırsa normal şartlarda her ülkede olması gereken bir uygulamadır, lakin bizim ülkemizin kendine özgü yapısından, daha doğrusu sistemsizliğinden dolayı özellikle tapu harcı kısmının uygulanması halinde ciddi sıkıntılar doğacaktır.
Öncelikle şunu ayrıştırmak gerekir ki emlak vergisinin bölgesel rayiçten alınması gayet doğru bir uygulamadır, neticede 15 milyon liralık evde oturan biri ile 2 milyonluk evde oturan birinin ödediği verginin arasında 1.500-2.000 lira fark olması adil değildir. Bu sebeple emlak vergisinin hakkaniyetli bir şekilde revize edilmesi kesinlikle gerekmektedir ki geç bile kalınmıştır. Ancak tapu harcı konusu çok daha sıkıntılı bir durumdur. Dolaylı vergi statüsünde bulunan tapu harçları vatandaşın bir işlem yapması halinde ödemekle yükümlü olduğu adil olmayan bir harç oranına sahiptir. Bu sebepledir ki belki de en başından beri bu noktada ciddi bir vergi kaçağı mevcuttur. Evet bu vergi kaçağı önlenmelidir ancak bunun yolu vatandaşı daha da sıkarak değil daha adil bir oran ile doğru beyanı gönlü rahat bir şekilde vermesini sağlamakla olmak zorundadır.
Neticede devletin elinde yılda kaç satış yapıldığı, bu satışlardan elde edilen vergi ve tahmini vergi kaçağı miktarı istatistiksel olarak bellidir. Zaten bu oranın çok yüksek olmasından dolayı vatandaş bir alım satım yaparken harçtan kaçınmak için beyanı düşük göstermekte ve bu sebeple de vergi kaçağı oluşmaktadır. Şahsi görüşüm bu kaçağı ortadan kaldırırken orta ve uzun vadeli düşünerek hareket etmek ve buna göre bir planlama yapmak gerekliliğidir. Kaçağı bir anda ortadan kaldırmaya çalışmak yerine harç oranını düşürerek ve bölgesel rayici devreye sokarak hali hazırda toplanan verginin çok daha üzerinde bir vergi toplamak mümkündür. Burada kritik nokta dediğim gibi vatandaşı doğru beyanı yapmaya teşvik edecek bir harç oranı ile karşı karşıya bırakmak ve buna rağmen usulsüzlük yapanı daha ağır bir şekilde cezalandırmaktır. Yani vatandaşa bir nevi seçme şansı vererek hem kendisi hem de ülkemiz için doğru tercihi yapmasını sağlamaktır. Ancak bu şekilde bir yaklaşım ile sorun daha rahat bir şekilde çözülebilir. İşin özü aslında eldeki istatistikler ile matematiksel bir çözümdür ve bu çözüm vatandaşın cebinden daha çok parayı mecbur bırakarak almak olmamalıdır.
Örneğin 5 milyonluk bir mülk alımında taraflar satışı 1 milyon göstererek 40 bin lira harç öderken basit bir düzenleme ile harç oranını %1,5’a çekerek ve satışın gerçek satış bedeli ile beyan edilmesini mecbur bırakarak alınacak harç oranı çok rahatlıkla 75 bin seviyesine çıkarılarak toplanan vergi arttırılabilir. Bu tarz bir artış hem para transferlerini rahatlatacağı hem de vatandaşı hukuki sorumluluktan kurtaracağı için vatandaşın çok rahatlıkla kabul edebileceği bir yaklaşım olacaktır. Ancak siz bir anda vatandaşın karşısına 200 bin liralık bir harç koyarsanız ne yazık ki bu vergi kaçağını ortadan kaldırmanın ötesinde hem kişisel hem de sektörel başka başka problemler yaratacaktır.
Umarım bu tasarı ile birlikte harç oranlarında da vatandaş lehine bir düzenleme yapılarak mağduriyetlerin önüne geçilir ve çok daha doğru bir adım atılır.