Türkiye’miz tamamen bir deprem ülkesi. En doğusundan en batısına kadar pek çok şehrimiz fay hatları üzerine kurulmuş. Ülkemizin tüm fertleri artık bunun bilincinde ise inşaat kalitemizi de yükseltmemiz gerekiyor. Belediyelerin bir an önce dağlık bölgelerde Tiny House’lar ya da küçük çelik evler konusunda öncülük etmesi gerekiyor. Yoksa pek çok zeytinlik, pek çok bahçe veya tarım alanı bu tür inşaatlarla dolacak. Kentimizdeki pek çok tarım alanı bu şekilde gasp edilmeye başladı. Planlanarak gidilse altyapı ve yol çalışmaları daha mantıklı ilerler.
KİRALIK DAİRELER BİTTİ
Önemli bir sıkıntımız da kiralık daireler hususu. Son bir aydır tüm kiralık daireleri depremzede aileler için kiraladık. Bu yaz yeni evlenecek ya da ev tutacak aileler için pek de dairemiz kalmadı. Yaz sezonu için kiralık dairelere ihtiyacımız olacak. Kira fiyatları da üç binlerden on binlere yükseldi. Ancak halkın alım gücü aynı oranda yükselmedi. Şehrimiz başka bir yönde daha sıkıntı içinde. Kuraklık ve tarımın bitmesi… Nilüfer Barajının doluluk oranı sıfıra düştü. Çiftçi yüksek mazot fiyatları ve üretim maliyetlerinden dolayı tarımdan uzaklaştı. İnsanlar şehirlerde yaşıyorlar. 30 yıl önce ülkenin köylerde yaşama oranı %60 iken şimdi köylerde yaşama oranı %35- 40’lara düştü. Pek çok tarım arazisi de sanayi ya da ticarete açıldı. Tarım faaliyetleri yeterli olmadığından hayat pahalılığı da çok yüksek bir noktaya ulaştı. İki kişilik bir aile bile dışarda karnını 300-400 TL’ye doyurabilecek konuma geldi. Gençlerin 20 TL’ye yediği dönerli sandviç, 75 TL olmuş. Bir an önce geçen yüzyıldaki insanlarımız gibi tarhanaya, ev makarnasına, salçaya turşuya yani ev ürünlerine dönmemiz gerekiyor. Hazır yemek tüketen bir kuşak geliyor, obezite son hızla ilerliyor. Beslenme ile ilgili acil devlet politikası yapıp toplumumuzu tekrar üretime ve tarıma yönlendirmemiz şart. Yoksa kuraklık ve pahalılık insanlarımızın fakirlik içinde yaşamasına yol açacak. Hepinize iyi günler diliyorum.