Bursa’da 42 yıldır gayrimenkul ve inşaat sektörünün nabzını tutan Konut ve Yapı Gazetesi’nde sizlerle; inşaat, yapı malzemeleri sektörü hakkında fikrilerimi ve kısa vadede yaşananlar ile ilgili görüşlerimi kaleme alacağım…
Yarattığı katma değer ve istihdam olanaklarıyla ülke ekonomileri için çoğu zaman bir kaldıraç görevini üstlenen İnşaat Sektörü ayrı bir öneme sahiptir. Zira günümüzde 'inşaat', yalnızca çevrenin inşa edilmesini değil, bakım, onarım ve işletilmesine katkıda bulunan faaliyetlerin tümünü içerecek şekilde değerlendirilmektedir. İnşaat üretimi artık yalnızca yapının üretimi olarak algılanmamakta; çevreyle dost, sosyal sorumluluk taşıyan, sosyal yaşama, toplumsal yapıya doğrudan etki eden, saydam ve sürdürülebilir üretim anlamına da gelmektedir.
Büyük ölçüde ulusal sermayeye dayanan Türkiye İnşaat Sektörü, yüzlerce meslek dalını ilgilendirmesi nedeniyle istihdam ve üretim sürecini önemli ölçüde etkilemektedir. İnşaat malzemecileri; üreticiler ile tüketiciler arasında köprü vazifesi görmektedir. Sektörümüze her geçen gün yeni üreticiler girmektedir. Bu ülkemiz açısından sevindirici gibi görünse de; arz fazlalığından üreticiler arasında ki fiyat rekabetini körüklemektedir. Bu da malın kalitesine olumsuz bir şekilde etki etmektedir. Halbuki rekabetin öncelikle kalite üzerine yapılması gerekmektedir. Üreticilerimiz kaliteye önem verdikleri ölçüde sektörümüz gelişecek, pazar büyüyecek ve buda ülkemiz çıkarına olacaktır.
Ulusal ve uluslararası alanlarda büyük bir deneyime ve potansiyele sahip olan sektör, kendisine bağlı 200'den fazla alt sektörü harekete geçirme özelliğiyle 'lokomotif sektör' olarak bilinmektedir. Dünyada ya da ülkemizde yaşanan olumsuzluklardan ilk etkilenen ve etkisinden ise son çıkan bir sektördür aynı zamanda lokomotif sektör dediğimiz tanım. İnşaat sektörünün yaklaşık 200 sektöre fayda sağladığı düşünüldüğünde ülke kalkınmasındaki rolü de göz ardı edilemeyecek kadar büyüktür. Ülke büyüme rakamları göz önüne alınıp bakıldığında; inşaat sektörünün büyüme oranlarına göre 3- 4 kat daha fazla büyüdüğü görülmektedir. Büyüme rakamları küçüldüğünde ters orantı ile sektörümüz 3 -4 katı küçülmektedir. Bu olumsuz küçülmeye gidilmemesi adına atılan adımlar oldukça mantıklı ve sağlam adımlar olmalıdır. İstikrar ve güveni tesis etmek adına; başta devlet organlarının, yerel idare ve idarecilerin, STK’ ların, firmaların, üretenlerin ve hatta çalışanların bile üzerine büyük görevler düşmektedir. Burada yapılması gereken en önemli olgu güven ortamının oluşmasını sağlamaktır.
Güven ortamı sağlanmış bir piyasada ticaret yapmak çok daha az risk almak anlamına geliyor. Bu bağlamda bir STK olan BURTİMDER (Bursa Tesisat İnşaat Malzemecileri Derneği ) olarak üzerimize düşen tüm görevleri yerine getirmeye, sektöre ve piyasaya fayda sağlamaya gayret gösteriyoruz.
Bursa’da sayımızı büyütebilmek ve sektörde 400’den fazla potansiyel üyenin olduğunu göz önünde bulundurarak her gün daha çok üyeye sahip olacak bir sivil toplum kuruluşu olmanın faydalarını tüm üyelerimize ve sektörümüze yaşatmayı hedefliyoruz.
Önümüzdeki yıllar için uluslar arası finans kuruluşları Türkiye’nin büyüme hızını önceki senelerde görüldüğü gibi yüksek olmayacağını öngörmektedirler. Bu öngörüyü bitaraf etmek için istikrarımızı ve birliğimizi kaybetmeden milletçe büyüme rakamlarımızı %20 üstüne çıkarmaya çalışmamız gerekmektedir. Bu çalışma gücüde milletimizde vardır.
Ticari partnerlerine her geçen yıl yenisini ekleyen ve Türk inşaat malzemelerini dünyanın her bölgesine ulaştırmayı hedefleyen sektörün bu yıl ki ihracat hedefi 25 milyar dolar. Hedef odaklı ilerleme ve belirli bir stratejiyi sabırla sürdürebilme konusunda sıkıntılarımızı en aza indirdiğimizde; inşaat sektörünün ülke piyasasına verdiği olumlu dokunuşu milletçe gözlemleyeceğiz.