Kentsel Yerleşim ve Bursa
“Geçmiş, kısmen şimdiki zamanda yaşanmaktadır.” Kentin kendisi orada yaşayanların kolektif belleğidir. Aldo Rossi,
Asya ile Avrupa, Doğu ile Batı uygarlığı arasında köprü görevi gören bir coğrafyada konumlanan Bursa; önemli geçiş yollarında bir ticaret kenti, Osmanlı İmparatorluğu’nun ilk başkenti olması sebebiyle tarihi bir kent, Türkiye’nin otomotiv ve tekstil sanayinin merkezi olması nedeniyle endüstri kenti, 20 km. uzaklıktaki sahilleri ve kış sporlarıyla bir turizm kenti, verimli topraklarıyla bir tarım kenti, kültürel avantajlarıyla bir sanat kenti olarak tarihin her döneminde hızla kentleşen, kalkınan şehirler arasında yer almıştır.
Türk siyasi ve sanayi tarihinin farklı dönemlerindeki önemli gelişmelere sahne olan Bursa, Cumhuriyet Dönemi'nde Türkiye'de gerçekleşen sanayileşme ve kentleşme olgusunun prototipini oluşturmaktadır. Sanayileşme ile kentleşme ilişkilerini ve sorunlarını en yoğun biçimde yaşayan kentlerimizin başında gelen Bursa'da, toplumsal, sosyal ve ekonomik hayatta yaşanan bu gelişmelerin mekansal yansımaları net bir şekilde izlenebilmektedir.
Yerleşme alanları için temel yaklaşım; “Yaşam ve mekan kalitesinin yükseltilmesi ve sosyal bütünleşmenin sağlanması” olmalıdır.
Bu temel yaklaşım doğrultusunda;
“Kentsel Hizmetlerin il bütününde dengeli, eşitlikçi ve hakça dağılımı ve paylaşımı,
- Konut alanlarının düzensiz gelişmesinin önlenmesi, mevcut düzensiz konut alanlarının mekan standartlarının yükseltilerek dönüşümü,
- Meskun alanların ve gelişme alanlarının sürdürülebilirlik esasına göre planlanması, estetik, işlevsel ve yapısal kalitenin yükseltilmesini sağlayacak biçimde tasarlanması,
- Farklılık gösteren toplum kesimlerinin gözetilerek herkes için uygun, kullanışlı ve emniyetli kentsel çevrelerin üretilmesi,
- Konut, ve diğer binalarda enerji tasarrufuna yönelik tedbirlerin alınması” hedefler benimsenmelidir. Akıllı bina, Çatı bahçeleri, Yeşil çatılar, vb.
- 2030’da karbon nötr olmak, küresel ısınmayı azaltmaya ve daha sürdürülebilir bir dünyaya geçişe katkıda bulunmaya yönelik çalışmalar yapılmalıdır. Bir çok Avrupa şehri bu yönde planlarını yapmış ve uygulamaya başlamıştır.
Ülkemizde her kent aynı kentsel sorunlarına sahip değildir. Her kentin ve her dönüşüm projesinin kendi sorunları ve bu sorunların çözümünde kullanılabilecek değerleri ve kaynakları mevcuttur. Bu kaynakların doğru tespit edilebilmesi ve bunların kentsel dönüşüm stratejileri ve politikalarında kullanılması gerekmektedir.
Son olarak
Konut&Yapı Gazetesinin 100. Yayınını okuyorsunuz daha nice 100’lü sayılara.