Türkiye’nin lokomotif sektörlerinden olan inşaat, yaklaşık 250 alt sektörüyle birlikte ciddi bir istihdam alanı yaratıyor. Özellikle de niteliksiz insan gücünün istihdamında.
Ancak eğitim her sektörde olduğu gibi inşaat sektöründe de önemli bir sorun olarak karşımızda duruyor.
Üniversite düzeyinde bakacak olursak, 2-3 öğretim üyesiyle kurulmuş, apartman üniversiteleri için mimarlık, içmimarlık gibi bölümler oldukça popüler.
Gereğinden fazla üniversite/fakülteden her yıl binlerce öğrenci mezun oluyor. Mimarlık, inşaat mühendisliği bölümlerinden mezun olanların neredeyse yarısı işsiz.
Üniversite kontenjanlarının kontrollü bir şekilde azaltılması sektör paydaşlarının ortak görüşü.
Üniversitelerin kalitesinin de tartışıldığı günümüzde niteliksiz lisans mezunları kendine sektörde yer bulamazken öte yandan işverenler de yeni mezunlardan “deneyim” talep ediyor. Bu da işin başka trajik yanı…
Lisans düzeyinde yaşanan sıkıntıların yanı sıra ara eleman, usta sorunları da diğer tarafta duruyor. Meslek liseleri ve meslek yüksekokulları, sektörün talep ettiği düzeyde eğitim vermekten uzak.
Hele işinin ehli bir usta bulmak mucize gibi bir şey sektörde. Dolayısıyla şu anda iyi bir usta, iyi bir mimar veya mühendisten daha fazla kazanç elde ediyor.
Özellikle sektördeki sivil toplum kuruluşları, paraya odaklı yeni nesle bunu anlatarak, hem nitelikli insan gücüne/ ara elemana duyulan ihtiyacı gidermek hem de gençleri sektörde istihdam etmek istiyor.
İnşaat sektörünün ihracattan dolayı malzemede yaşadığı sıkıntı çalışan ve usta düzeyinde de aynı. Kur farkından kaynaklı daha iyi gelir sağlama umudu, çalışanları ve ustaları yurt dışında çalışmaya itiyor. Ülkemizdeki usta yaş ortalamasının 50 olduğu ifade edilirken, geriden gelen tesisat, seramik vb. ustaları da yok.
Sektörde çalışan ustaların bazıları da çağa ayak uydurmakta direnirken, bu da en çok ithal edilen malzemelerde zayiat verdiriyor.
Yani nereden baksanız, inşaat sektörü nitelikli insan gücü yetiştirmenin yollarını arıyor.
Gelecek sayıda görüşmek dileğiyle.