Önce pandeminin, sonrasında da Rusya- Ukrayna Savaşı’nın etkisiyle derinden sarsılan dünya ekonomisi toparlanmaya çalışırken, bunların üstüne 6 Şubat depremlerini yaşayan ülkemizde de ekonomide bozulan dengeleri yeniden tesis etmek için birbiri ardına çeşitli tedbirler devreye sokuluyor.
G 20 ülke ortalamalarının çok üstündeki enflasyon oranlarıyla boğuşan Türkiye, “parasal sıkılaştırma” tedbirleriyle ekonominin yükselen ateşini düşürmeye çalışıyor. Çünkü enflasyon ateşi öyle bir hal aldı ki, resmi açıklanan enflasyon oranlarını neredeyse katlayan fiyat artışları söz konusu. Haberlere de yansıyan, bazı ürün ve hizmetlerde bir yılda birkaç kat birden artan fiyatlar, insanların alım gücünü ciddi biçimde düşürüyor.
Her sektöre yansıyan fiyat artışları, doğalgaz ve yapı malzemeleri sektöründe de etkisini gösteriyor. Yüksek enflasyonun etkisiyle konutlar el yakıyor. Buna bir de kredi imkanlarının kısıtlanması eklenince ev sahibi olmak eskiye göre neredeyse hayal oluyor.
Bu durum da doğal olarak; yeni konut alma umudu azalan insanların, oturdukları eski evleri yenilemeye yönelmeleri sonucunu doğuruyor. İnşaat projeleri azalsa da yenileme pazarı bir miktar da olsa sektörümüze nefes aldırıyor.
İnşallah, alınan tedbirler etkisini gösterir ve sıkıntılı olan bu dönemi en kısa sürede atlatırız.
Gelecekte ise; deprem bölgemizde olan ülkemizin konut stokunun yenilenecek olması nedeniyle sektörümüzü oldukça hareketli günler bekliyor. Riskli binaların yeniden inşası, hızla artan nüfus ve yoğun göç nedeniyle her şehirde çok sayıda yeni konuta gereksinim olacak. Bu da sektörümüzü dinamik tutacak.
Bunun yanında, yalıtım, yenilenebilir enerji ve ısı pompası gibi alanlardaki yenilikler de sektörümüze yeni ufuklar açacak, yeni iş potansiyelleri ortaya çıkaracaktır.
“Parasal sıkılaştırma” sektörümüzde durgunluğa neden olsa da sonrasında hareketli günler bizi bekliyor olacak.