Bir içmimar olarak, mesleğimi tanıtmak, doğru anlatmak, haklarını korumak adına uzun yıllar boyunca ‘hep’ anlattım, anlatırken de her zaman bahsettim bu konudan. Dedim ki, insan hayatlarının %87’si kapalı mekânlarda geçer ve bu mekânların nasıl kurgulandığı, nasıl tasarlandığı, insanların psikolojilerini, duygusal durumlarını etkiler, hatta insanların davranışlarını, tercihlerini ve algılarını dahi şekillendirir. Mimari ve psikoloji arasındaki ilişki oldukça derin ve karmaşıktır.
İşte bu ilişkiye dair bazı dikkat edilmesi gereken noktaları, maddeler haline getirip anlatacağım şimdi sizlere:
Çevresel Psikoloji ve Mekân : Çevresel psikoloji, insanların fiziksel çevreleriyle olan etkileşimlerini ve bu etkileşimlerin insan davranışı ve duygusal durumu üzerindeki etkilerini inceler. İçmimari, bu alanla sıkı bir şekilde ilişkilidir zira mekânların tasarımı, insanların duygusal refahlarını, motivasyonlarını ve performanslarını etkiler.
Renklerin ve Aydınlatmanın Rolü : Renklerin ve aydınlatmanın mekânlar üzerinde büyük bir etkisi vardır. Örneğin, sakin ve huzurlu bir atmosfer oluşturmak için pastel tonlar tercih edilirken, canlı ve enerjik bir atmosfer için parlak renkler kullanılır. Aydınlatma da benzer şekilde, bir mekânın atmosferini belirleyebilir ve insanların ruh halini etkileyebilir.
Ergonomi ve Konfor : Mekânların ergonomik tasarımı, insanların mekânları kullanımını ve bu kullanımın konfor ve verimliliklerini etkiler. Mobilyaların konumu, boyutu ve şekli gibi faktörler, iç mekânların kullanılabilirliğini ve rahatlığını belirler.
Kişisel Alan ve Mahremiyet : Mekânların tasarımı, insanların kişisel alanlarını ve mahremiyetlerini nasıl hissettiklerini etkiler. Bu nedenle içmimarlar, özel alanların ve açık alanların düzenlenmesi, gizlilik duvarları ve akustik tasarımı gibi faktörleri dikkate alır.
Doğal Işık, Hava Kalitesi ve Termal Konfor : İyi tasarlanmış iç mekânlar, doğal ışık ve iyi hava kalitesi sağlayarak insanların ruh halini ve sağlığını olumlu yönde etkileyebilir. Bu nedenle, içmimarlar genellikle pencerelerin konumlandırılması, doğal ışık alımı ve doğal havalandırma gibi faktörleri dikkate alır. Ayrıca ortamın ısısı, termal konforun da sağlanması anlamında düşünülmeli, mekânın kullanımına uygun şekilde tasarlanmalıdır.
Ses ve Akustik : İyi bir akustik düzenleme, iç mekânlarda konuşmaların net bir şekilde duyulmasını sağlar ve gürültüyü kontrol altında tutarak ortamın sessiz ve sakin olmasını sağlar. Özellikle restoranlar, oteller, konferans salonları, ofisler ve eğitim kurumları gibi toplu alanlarda akustik düzenleme oldukça önemlidir. Bu tür mekânlarda yankılanma, gürültü kirliliği ve ses iletimi gibi sorunlar, kullanıcıların rahat etmesini engelleyebilir ve hatta performanslarını olumsuz etkileyebilir. Doğru akustik düzenleme, iç mekânların daha konforlu, verimli ve işlevsel olmasını sağlar.
Sürdürülebilirlik ve Doğal Unsurlar : Doğal unsurların (örneğin, bitkilerin ve doğal malzemelerin) kullanılması, mekânların insanlar üzerinde olumlu bir etki yaratmasına yardımcı olur. Ayrıca, sürdürülebilirlik ve yeşil tasarım prensipleri, insanların mekânlarda daha sakin ve huzurlu hissetmelerine yardımcı olacaktır.
Mimari ve psikoloji arasındaki bu ilişki, mekân tasarımında insan merkezli yaklaşımların benimsenmesini ve insanların fiziksel çevrelerinde daha pozitif ve sağlıklı deneyimler yaşamasına odaklanır. İçmimarlar ise, psikolojik prensipleri ve insan davranışlarını dikkate alarak mekânlar tasarlamak için çeşitli teknik bilgi ve stratejileri kullanırlar. Böylelikle kullanıcıların hem fiziksel hem de duygusal refahlarını artırmak amaçlanır.