Risklere Karşı Güvenli Bir Kent miyiz?
Yaşadığımız topraklar deprem bölgesi, binlerce yıldır böyle, yüzyıllarca bir çok yerleşim yeri depremden yok olmuş, bu da tam olarak küçükten büyüğe bilmemiz gereken en önemli yalın gerçek. Ne yazık ki bu gerçeği güçlü bir farkındalıkla ele alamıyoruz her anlamda. Ne bilinç düzeyimizle, ne finans kaynaklarımızla, ne de yaşayanlar olarak. Deprem gerçeği kendini çok acı bir şekilde sürekli hatırlatıyor ülkemizde.
Binlerce insanımızı kaybettik, çok acı. Bu derin acı, yaşadığımız bu felaket deprem meselesine devlet ve millet olarak süregelen bakış açımızın değişmesi gerekliliğini ortaya serdi.
Halk olarak olaylara bakış açımız da çok farklı, bu konuyla ilgili bir örnek vermek istiyorum. İstanbul Büyükşehir Belediyesi görevlileri, son üç yılda şehrin riskli mahallelerinde binaların risk durumlarını saptamak için 107 bin binayı kontrol çalışması başlatmış, bu çalışmada sadece 29 bin binada oturan vatandaşlar binasında incelemeyi kabul etmiş, Kahramanmaraş depremlerinden sonra ise “Binamı tespit edin” diye başvuran sayısı bir kaç günde 100 bin olmuş. Şimdi burada durup düşünmek gerek, çok çarpıcı rakamlar, deprem öncesi İstanbul da vatandaşların %27’si binasının riskli olup olmadığının tespit edilmesini istemiş, depremden sonra ise yüz binler başvurmuş.
Bilimsel veriler ışığında planlama yapmalıyız, şu da çok açık ki planlamanın; vatandaşlarımızın deprem bilinç düzeyinin yükseltilmesini de kapsaması gerek.
Yapmamız gereken, çalışmak, çalışmak ve yine çalışmaktır.
Deprem gerçekliği konusunda zamanı boşa harcayacağımız tek bir dakika, saat ve gün yoktur.
Binlerce yıldır bu topraklarda yaşanan deprem gerçeğini dikkate alarak planlama yapmak öncelikli işimiz olmalıdır.
Risklere karşı güvenli yerleşim yerleri yaratmamız gerek.
Olası Marmara Depreminin etkilemesi muhtemel tüm illerin belediye ve kurumlarının birlikte hareket etmesi, aralarında eş güdüm ve işbirliğinin derinleştirilmesi Afet ve Koordinasyon Merkezinin güçlendirilmesi hususları önem arz etmektedir.
Bina hasarı, deprem sonrası yangın, doğalgaz hattı hasarı, isale hattı zararı, yol kapanması, sanat yapıları (alt ve üst geçitler, köprüler) hasarına göre hazırlanmış olan bütünleşik deprem riskinin yoğun olduğu bölgelerde nüfus ve sanayi alanlarına yakınlıklara göre risk taşımaktadır.
Deprem sonrasında enerji hususuna ilişkin eylem planı yapılmalıdır. Enerji üretimi için alternatif üretimler düşünülmelidir.
Sokak aydınlatmaları için güneş enerjisinden faydalanılmalıdır. Sanayi kuruluşları, hastane vb gibi büyük kullanım gerektiren yapılar için jeneratörlerle ilgili standartlar getirilmelidir.
En kısa sürede Bursa Kentsel Dayanıklılık Strateji Eylem Planının yapılıp hayata geçirilmesi şarttır.