Hiç bir şey eskisi gibi olmayacak mı?
1999 Depreminden sonra, büyük acılar yaşayan Marmara Bölgesi ve sonrasında devletin, yaraları sarmak için koyduğu deprem vergileri, DASK sistemi ile toplanan bedeller, beton kalitesini artırma düşünceleri ve kurgulanan Yapı Denetim gibi uygulamalar. Fırlayan enflasyon rakamları ve erken seçim kararı, daha dün gibi hafızalarımızda.
Ta ki, 6 Şubat 2023 sabahı ağır tablo ile karşılaşacağımız, Maraş merkezli 11 ilde etkili olan 2 büyük deprem ve yukarıda saydığımız ve hazır olduğumuzu sandığımız tedbirlerin aslında bir göz boyamadan ibaret olduğunu görerek uyanabilmemiz.
Uyanabilmemiz diyorum çünkü hala uyanıp uyanamadığımızı anlamış değilim. Ülkenin büyük bir bölümü ve nüfusu beton blokların ve toprak haline gelmiş kolon-kiriş görüntülü yığınların altında halen canıyla boğuşuyor.
Biz daha ilk günlerden aynı evleri aynı yerde yine çok katlı yapacağımızın sözünü verdik. Hiçbir vatandaşımızı aç, açık ve evsiz bırakamazdık tabii de, planladığımız evler zaten onları öldüren evlerdi, fark edemedik veya etmek istemedik.
Yılların alışkanlığı ile ve ranta döndürdüğümüz fikirlerimizle en doğruyu yine biz bilirdik. Şimdi “Dünyanın yaptığı gibi deprem varsa konut, hafif sistemlerle yapılır, bu da ülkemiz için, ahşap konut sistemidir.” Lafları nerden çıkıyor anlamıyorum. “Depremde ölüm oranı sıfıra yakın” diyorlarmış bir de boylarına bakmadan. Siz mi bileceksiniz, bu kadar sanayi ve rant oluşturduğumuz ve dünyaya inşaat nasıl yapılır’ı öğrettiğimiz betonarme inşaat sektörünü yönetenler mi?
Ancak, ülkede her 20-30 yılda büyük deprem olduğunu ve bunun da pek çok handikapı olan betonarme yapının, ölen insanların ölümüne taammüden olmasa da taksirli olarak sebep olabileceği, hiç akıllarına gelmeden. Dünyaya öğrettiğimiz betonarme yapıdan niçin ülkemizin faydalanamadığını kimsenin dile getirmediği, yoksa halkımızın parası veya kendisi mi daha değersiz görülmekte, ona verilen hizmet savsatılmaktadır, anlaşılamamaktadır.
İnsanların iyi niyetlerle başını sokacakları bir yuva veya aile oluşturmak için satın aldığı veya kiraladığı konutları, insanlara zarar vermeyecek şekilde üretmek o kadar zor mu?
Zor değil sevgili okurlar.
Depremdeki ölüm oranları, betonarmenin ülkemize girmesinden sonraki yıllar baz alındığında, ortalama 1.100 yıl/ölüm olduğunu gösteriyor. (Bu deprem bu ortalamayı 2 ye katladı.) Yani her yıl 1.100 vatandaşımızı kaybediyoruz ama Maraş depremi artık bir milat olmalı ve artık binaları sadece betondan yapmamamız gerektiğini, özellikle fay hatlarının hareketli olduğu bölgelerin uyguladığı Ahşap Konut Sisteminin de yapı üretim sistemleri arasına alınması gerektiği görülmektedir.
Elin Amerikalısı, hem %99 Ahşap Konut Sisteminde oturuyor, hem dünyanın en büyük ahşap satıcısı, hem depremde ölmüyor, hem de dünyadan karbon faturası toplamak için hesap yapıyor.
Bu toprakların Ahşap Konut Sistemi tüm dünyaya ders anlatacak kadar etkili ve sağlam iken, bu vurdumduymazlık biraz fazla oluyor. Yazının sonuna geldiğimde tekrar dile getireyim,
Her Şey Eskisi Gibi Olacak mı?