İnşaat sektörü kan kaybediyor

TÜİK’in açıkladığı büyüme verilerine göre yılın ilk çeyreğinde Türkiye yüzde 7,3 büyürken inşaat sektörü yüzde 7,2 daralmış görünüyor. Artık herkesin öğrendiği üzere inşaat sektörü alt gruplarıyla birlikte önemli bir ekonomik değer ve istihdam kapısı. Son yıllarda dünyada yaşanan pandemi gibi, savaşlar gibi sebeplerle küresel ölçekte bir ekonomik sıkıntı söz konusu. Bunun üzerine ülkemizdeki ekonomik sorunları da ekleyince şartlar Türkiye için daha da zor bir hale geliyor.

İnşaat, uzun yıllar ülkemiz için adeta lokomotif bir sektör olmuş hem ürettiği değerle ülke ekonomisine katkı sağlamış, hem yabancıya satışlarla döviz girdisi sağlamış hem de işsizliğin önlenmesinde önemli katkılar sunmuştur. Ancak yukarıda belirttiğim küresel sorunların ülkemize yansıması ile büyü bozulmuş ve bugün geldiğimiz noktada sektör kan kaybetmeye başlamıştır.

Yükselen emtia fiyatları, lojistik problemleri, malzemeye ulaşmada yaşanan sorunlar, üreticinin iç pazardan ziyade ihracata ağırlık vermesi, yüksek kredi faizleri ve nihayetinde artan maliyetler yeni projelerin üretilmesine engel teşkil etmeye başlamıştır.

Haberlerde konut kira ve satış fiyatlarının anormal bir hızla yükseldiğine hepiniz şahit oluyorsunuz. Eğer gerekli tedbirler alınmazsa bu anormalliğin artarak devam edeceğini söylemek için kahin olmaya gerek yok. Bir ürünün arzı talepten düşük ise fiyatı serbest piyasa kuralları gereği otomatik olarak artar. Yeni projeler yapılamadığı için eldeki stoklara olan talep rekabete neden olmakta ve bu da fiyatların yükselmesi ile neticelenmektedir.

Bunu önlemenin 3 temel noktası olduğunu söyleyebiliriz. Öncelikle maliyetleri düşürecek tedbirlerin alınması, böylelikle daha çok proje üretilmesi ve nihayetinde konut satışlarında kredi faizlerinin cazip hale getirilmesi gerekiyor. Aksi takdirde toplumun üst gelir grubundaki kişiler dışında kimse konut alamayacak hale gelecek. Ve daha da kötüsü insanların konut kiralamaya bile gelirleri yetmeyecektir. Türkiye’de yıllık ortalama 1 milyon nüfus artışı gerçekleşmektedir. Bugün satışı gerçekleşen konutların barınma ihtiyacından ziyade yatırım amacı ile yapıldığını net bir şekilde görebiliyoruz. Dolayısıyla barınma ihtiyacı için gerekli konut stoku yetersiz olduğundan fiyatlar bu hızla yükselmeye devam edecek ve bu da ileride toplumsal sorunlara neden olacaktır.