Görüyoruz ki olmaz diye bir şey yok
Bildiğiniz gibi insanlık çok uzun bir aradan sonra çok ciddi ve ölümcül bir salgın sınavından geçiyor.
Tarihte buna benzer salgınlar olmuş ancak zamanının şartlarına bağlı olarak daha yerel kalmış.
Covid-19 yeni Corona virüsün sebep olduğu salgın çok hızlı bir şekilde yayılıyor.
Mutasyona uğrayıp insana ve insandan insana bulaşabilme yetenğine erişen bir virüs, bütün medeniyetimizi tehdit edebiliiyor.
Uluslararası ilişkilerin, sadece çıkarlara dayalı bir bağlamdan insan sağlığını da önceleyen ve siyasi sınırlardan bağımsız bir başlık olması gerektiği artık gün gibi ortada.
Dünyanın herhangi bir yerinde ortaya çıkan bir hastalığa kimse kayıtsız kalamaz, kalmamalı, yoksa medeniyetimiz bir anda çökmeye müsait.
Tarımda, sanayide, teknolojide, ulaşımda, iletişimde, gelişmeler ve yenilikler hep birbirini kovaladı.
Bütün bu gelişmeler ihtiyaçlardan doğuyor tabiiki de. İnsanlar ihtiyaçlarını daha kolay karşılayabilmek daha konforlu hayatlar sürebilmek için, yapılacak yeni buluşları yeni gelişmeleri bekledi.
19.YY’da Sanayi Devrimi, kentlilik oranın artışı ve kırsaldan kente yaşanan göçle kentler büyüme, insanlar da eskiye nazaran daha büyük kentlerde bir arada yaşama pratiğine geçtiler.
Bu tür nüfus yoğunluğu artışı beraberinde birçok problemi de getirdi.
Tabi hızlı ve plansız kentleşme birçok hastalığın ortaya çıkması kolayca yayılması ve çok sayıda insanı etkilmesi için ideal ortamlar yarattı.
Dolayısıyla kent hayatı için altyapı yani hayatın temel ihtiyacı olan suyu insana ulaştırma ve kullanılan suyu yeniden doğaya döndürme işi medeniyetin temelini oluşturdu.
Hijyen insanlığın hastalıktan korunmak için en geçerli yöntemi.
Yani günümüzde eskiden olduğu gibi salgın hastalıklar olamıyorsa hijyen, aşı ve ilaç sanayi gelişimidir. Bugün bile bütün uzmanlar bütün iletişim kanallarından korunmanın en etkili yolu su ve sabundur ellerinizi yıkayın diyorlar. Demekki medeniyetimiz ve o inanılmaz buluşlarımızın hepsi suya ve sabuna bağlı.
Yani kentlerimizi planlarken hastalığın oluşmaması en öncelikli amaç ama maalesef günümüzde bile böyle bir sorunla karşı karşıya kalabiliyoruz.
PLANLAMALARIMIZI BUNA GÖRE YAPMALIYIZ
Kentlerin büyüklükleri, nüfus yoğunlukları buna göre planlanmalı, her türlü stratejik ve hayati üretim alanlarımızı belli merkezlere toplamak yerine, daha genele yayılması yoluna gidilmeli.
Sağlık yapıları belirli noktalarda toplanmak yerine daha yaygın olmalı yani her şeyi tek bir merkeze toplamak yerine tali merkezler oluşturulmalı.
Aslında yeni bir şeyden bahsetmiyoruz.
Şehir planlama bilimi zaten bunu söylüyor: devasa merkezler yerine daha küçük ve daha işlevsel küçük merkezler oluşturulmalıdır.
Ülke olarak kararlarımızı alırken gerçeklikleri unutmamamız şart.
Görüyoruz ki olmaz diye bir şey yok.
Uzakdoğu’nun çok uzak bir köşesinde ortaya çıkan bir virüs bütün insanlığı tehdit edebiliyor. Bununla mücadele edebilecek yapıları tasarlamamız şart.
Eskilerin dediği gibi her işin başı sağlık.
- - - - - - -