Gayrimenkul danışmanlığı mesleği nasıl prestij kazanır?
Türkiye ekonomisinin bel kemiği konumunda olan gayrimenkul sektörü; yaratılan işlem hacmi itibari ile hem ülke kalkınmasına katkı sağlamakta hem istihdam imkânlarının oluşturulması sürecinde önemli bir yere sahiptir. Böylesine büyük ve önemli bir sektördeki kurumsallaşmanın gerçekleşmemesi ve sektörün gerektirdiği bilgi – donanıma sahip aktörlerin yetersizliği, gayrimenkul sektörünün her 10 yılda bir krize girmesi veya durağanlığa girmesini kaçınılmaz hale getirmektedir.
Sahip olduğu büyük potansiyele rağmen gayrimenkul sektörünün ülkemizdeki mevcut durumu incelendiğinde; sektöre yeni giren gayrimenkul danışmanları sektöre girer girmez hemen yüksek kazanç elde etmeyi hedeflerken kendilerini mesleki olarak geliştirebilecekleri bir eğitimin eskiliğini hissetmeyi bir kenara bırakın bunu bir ihtiyaç olarak da görmemektedirler. Belki de asıl sorun gayrimenkul danışmanlığını, bir meslek olarak değil de kısa zamanda yüksek kazanç elde edecekleri geçici bir iş olarak görmeleridir. Bunun yansıması ise sektörde uzun süre çalışan ve bu meslekten emekli olmayı düşünen danışmanların sayısı sınırlıdır. Dolayısıyla mesleğini sahiplenmeyen ve mesleğin itibarını düşünmeyen kişilerden oluşan bir sektörel yapı karşımıza çıkmaktadır.
Oysa gelişmiş ülkelerde gayrimenkul danışmanlığı, meslekte yüksek gelir elde etme potansiyeline paralel olarak en prestijli meslekler arasında yer almaktadırlar. Kişiler mesleğin gerektirdiği eğitimleri almakta, yasalar çerçevesinde faaliyetlerini yürütmekte, sözleşmeye bağlı olarak işlemlerini yürüten gayrimenkul danışmanları portföylerinin kendilerinden habersiz bir şekilde ellerinden alınma korkusu olmadan pazarlama faaliyetlerini yürütmekte, müşteri ile ilişkilerde dürüstlük temelinde hareket etmektedirler. Nihayetinde pazarlanmasına aracılık ettikleri gayrimenkullere ilişkin hizmet bedellerini sorunsuzca tahsil etmektedirler.
Burada sorulması gereken soru; gelişmiş ülkelerde gayrimenkul danışmanları işlemlerin sonucunda hizmet bedelini alıp almayacağı tereddütleri olmadan huzurlu bir şekilde çalışırken ülkemizde bu ortam neden sağlanamıyor? Ülkemizde gayrimenkul danışmanlığı mesleğinin bu kadar itibarsız olmasında sektörün içindeki aktörler olan danışmanların hiç mi rolü yok? Gayrimenkul danışmanları sadece yetkilendirme sözleşmesi aldıkları portföyler konusunda çalışsalar, mesleğe ilişkin gerekli eğitim süreçlerini tamamlasalar, kısa vadeli kazanç sağlamak yerine gayrimenkul danışmanlığını bir meslek olarak kabul ederek mesleğin gerektirdiği disiplin ve özveri ile faaliyet gösterseler sizce daha farklı tablo yaşanmaz mıydı?