Arapları dolandırmak
Ya da basitçe dolandırırken bunun adına ticaret demek. Bugün Arapları dolandırıp yarın Türkleri ve öbür gün sana güvenen en yakınlarını dolandırmak. Çünkü eğer sen bu yola girdiysen artık o dakikadan itibaren dolandırıcısındır ve kimi dolandırdığının da pek bir önemi yoktur. Gayrimenkul sektöründe bundan 15 yıl önce Rusları, İngilizleri dolandırıyorlardı şimdi ise Arapları dolandırmak için fırsat kolluyorlar, fırsatını bulduklarında da dolandırıp çaldıkları paralarla keyif sürmeye çalışıyorlar. Bunu yaparken de bir Arap bulup onun üzerinden dolandırıyorlar, tezgah çok güzel, kazanç eğer dolandırabilirlerse daha da güzel. Ve işin acı kısmı bunu o kadar içselleştirmişler ki bunun adına milliyetçilik diyorlar, ticaret yapmak diyorlar, müteahhide fayda sağlamak diyorlar, ülkeye fazladan döviz sokmak diyorlar oysa bu kul hakkı yemektir, harama uzanmaktır.
Müteahhit yapacak, onca ekonomik zorluğa rağmen işlerini yürütmeye ve itibarını korumaya çalışacak, işçisi yazın sıcağında harç karacak, emlakçısı ve proje satışçısı satmaya uğraşacak, taşeronu koşturacak bu güruh gelip satış bedeline % 10 koyup bizleri yalanına ortak edip kemiksiz parayı cebe atacak. Neymiş efendim İstanbul’dan bir acenta ile anlaşmışmışlar, onlar Arap getiriyormuş, bunlar yeri buluyormuş sonrasında da % 10 alıyormuşlar. Bu teklifi kabul etmeyince de yanındaki acentacı Arap dolandırıcıya dönüp “Artistlik yapıyorlar, başka projeye götürelim” diye zeytinyağı gibi üste çıkmayı marifet sanacaklar. Hadi senin bir itibarın yok çünkü itibarını parayla satmışsın da müteahhit firmanın, firma sahibinin ve proje satışını yüklenen gayrimenkul ofisinin itibarını neden zedelemeye uğraşıyorsun? Senin ahlak anlayışının ahlaksızlıkla eşdeğer olduğu ortamda başkalarını da bu ahlaksızlığa neden ortak etmeye uğraşıyorsun? Bir de ikna ederken cümle arasına sıkıştırıyor beyim, kendisi normalde ELFİ ile çalışmıyormuş da müteahhide fayda sağlamak istiyormuş. Senin ELFİ ile çalışma şansın hiçbir zaman olmaz da işin aslı ELFİ senin ve senin gibilerle hiçbir şartta değil çalışmak aynı masada bile oturmaz.
Bu olay bire bir bu pazar, pazarlama sürecini yönettiğimiz bir projede başıma geldi, tesadüfen pazar günü gidip satışçı arkadaşlarımla beraber projede vakit geçirirken yaşadım ve üzüldüm. Üzüldüm çünkü yıllar önce tecrübe ettiğim Rusların, İngilizlerin yaşadığı dolandırılma hikayeleri aklıma geldi ve bunun ülkemize ne kadar zarar verdiğini hatırladım. Ülkemizin itibarının ne denli ayaklar altına serildiğini, direkt konunun muhatabı yabancı alıcılarla yaptığım sohbetleri hatırladım. Ülkemize gelip, bu güzel ülkenin bir parçası olmak için bir gayrimenkul almak isterken nasıl dolandırıldıklarını ve buna rağmen hala bu ülkeyi ne kadar sevdiklerini anlattıkları zamanları hatırladım.
Bursa gibi ticaretin kora kor döndüğü, belki de ülkenin en iyi ticaret erbaplarının çıktığı bu şehrin ben kendi adıma bunlar gibi dolandırıcıları gerçekten hak ettiğini düşünmüyorum. Ticaret yapıyor maskesi altında bu güruhun önce bu şehre, sonrasında bu şehirdeki ticarete ve en nihayetinde ülkemize zarar verdiğine ve vereceğine inanıyorum. Hiçbir yasal denetlemeye maruz kalmaksızın, hiçbir vergi vermeksizin, % 10 gibi rakamları cebe atarken o dolandırdıkları Araplar ile birlikte bu ülkenin evlatlarından da çaldığını düşünmek beni üzüyor. Daha enteresanı ise yazının başında da bahsettiğim gibi bunların tüm bu ahlaksızlıkları yaparken takındıkları o iş bitirici, yaptıkları eylemi kutsallaştırıcı, ticaret yapıyoruz maskesi altındaki ikiyüzlülüklerini hissediyor olmak. Ve sizi kendi ahlaksız ticaretlerine fütursuzca ortak etmeye çalışırken önce samimiyetsizliğin buram buram kendini gösterdiği güler yüzlü yaklaşımı, bu teklifi kabul etmediğinizde ise yüksek perdeden sizi suçlayıcı tavrını gözlemlemek bir yandan ahlaken yaşanan yozlaşmışlığı görmek, diğer yandan ise bu yozlaşmışlığın bu denli normalmişçesine kanıksanabiliyor olduğuna şahit olmak insanı düşündürüyor.
Biz bu dolandırıcılar ile aynı ortama girmemeye, ticaret yapmamaya ve etrafımızda bulunmamaya özen gösteriyoruz. İtibarımızın en değerli sermayemiz olduğuna; ticaretin en önemli şehirlerinden olan Bursa’da itibarımızı kaybetme lüksüne sahip olmadığımıza inanıyoruz. Ve eminim ki bizler gibi düşünen ticaret erbaplarının sayısı da düşündüğümüzün bile kat ve kat üzerindedir.
Sevgiyle kalın…