Dünyanın her yerinde nüfus giderek artarken bunun sonucunda kentlerde düzensiz ve yoğun yapılaşmalar oluşuyor. Bu yapılaşmaların hem çevreyi hem insan sağlığını olumsuz etkilediğini söyleyebiliriz. Yapılan binaların çevre ile uyumsuz şekilde tasarlanması bu etkiyi arttırıyor. Sürdürülebilir mimari ile bu durumun önüne geçmek mümkün !
Sürdürülebilir mimari doğaya, ekosisteme, topluma zarar vermeden yenilenebilir enerji kaynakları ile tasarım yapmayı ele alır. Yenilenebilen ve tükenme ihtimali olmayan enerji kaynakları ile sürekliliği sağlar.
Sürdürülebilir tasarım yaparken doğa ile işbirliği içerisinde oluruz. Doğal kaynaklar, koşullar dikkate alınarak her yerde tasarıma dahil edilir. Bu işbirliği beraberinde doğal, kendine özgün tasarımları getiriyor.
İnşaat sektörü diğer faaliyetlere oranla üretilen kaynakların büyük bir bölümünü tüketiyor. Sürdürülebilirlik binaların tasarımının, inşaat aşamasının ve çevresel etkilerin üzerinde durur. Sürdürülebilir yapı tasarlarken minimum enerji harcanmasına dikkat edilmeli. Kaynak tüketimi göz önüne alınmalıdır. Yapı inşasında fosil yakıt tüketimi göz ardı edilmemeli, yenilenebilir enerji kaynakları kullanılmalıdır. Tasarımda geri dönüşüme uygun malzemeler tercih edilmelidir.
Çelik yapı en çok enerji gerektiren yapım sistemidir. Çelik yapım sisteminde hurdaları tekrar kullanarak çeliğe oranla üretimde gerekli enerjiyi azaltmak mümkün. Ahşap üretiminde harcanan enerji ve açığa çıkan CO2 miktarı çeliğe oranla çok daha düşüktür. Bu yüzden ahşap yapım sisteminin kullanımının arttırılması gerektiğini düşünüyorum.
Paris iklim anlaşmasının tüm Dünya’da olduğu gibi bizim ülkemizde de, mimari anlayışımızda da anlaşmanın ön gördüğü şekilde bir mantık ile sürdürülebilir mimari hayata geçirilmelidir.