Atatürk Kültür Merkezi Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası Konser Salonu ve Koro Çalışma Binaları, 3 Aralık 2020’de gerçekleşen Güher ve Süher Pekinel’in gala konseri ile Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından açıldı.
1992 yılında düzenlenen “Atatürk Kültür Merkezi Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası Konser Salonu ve Koro Çalışma Binaları Mimari Yarışması” ile yapının proje ve yapım süreci başlamıştır. Ulusal Mimarlık Yarışması’nda, Semra Uygur ve Özcan Uygur 1.’lik ödülünü kazanmış ve binaların yapımı çeşitli aksamalarla 28 yılda ancak tamamlanabilmiştir. Başta projenin mimarları, tüm müellifler ve katkı koyanlar tarafından sabırla yürütülen süreç takdir ve teşekkürü hak ediyor. Bu emek sayesinde C.S.O. gibi simgesel ve kamusal önemi olan bir yapı ülkemize kazandırıldı.
Mimari proje için jüri raporunda ”Proje belirli bir zaman kesimi için geçerli olabilecek bir tasarım dili ile ele alınmış bir yapıdan çok, kent ölçeğinde zamanla eskimeyecek bir simgesel davranış ortaya koymuş ve bu tutumu ile öne çıkmıştır” diyor. Mimarlar projeyi - Ankara Kalesi ile Anıtkabir arasındaki ilişkiyi dikkate alarak - kent için önemli iki nokta arasındaki aks ile aynı doğrultuda konumlandırırken geçmiş ile gelecek arasında bir durak olarak tanımlıyorlar.
Bu uzun soluklu çalışma eğer mimarlar, Başbakanlık ya da Cumhurbaşkanlığı seviyesinde sahiplenilmeseydi bütün bu emekler birçok yapı için şahit olduğumuz bir hüsran ile bitebilirdi. 1992 yılında yarışma ile başlayan C.S.O. binasına ait proje süreci, 1998 yılında Konser Salonları hariç olarak tamamlandı. 1995 yılında inşaat ihalesi yapıldı, 1997 yılında da yapının temeli atıldı. Akustik danışman olarak Prof. W. Fasold’un bakanlık tarafından karar verilip atanması ile 2008 yılında salonların da projeleri tamamlanmış oldu. İnşaatın çeşitli sebeplerle ilerleyemediği bu sırada yönetmeliklerdeki değişikliklerden dolayı projelerde revizyon ihtiyacı doğdu. Projeler 2011 yılında bugünkü şekliyle tamamlanmış oldu.
Buradan hareketle, özellikle kamu yapılarının yarışma yolu ile elde edilmesi ülke mimarlığı ve mimarlık ortamının, kentler açısından en doğru yöntemdir. Projeyi hazırlayan mimar/mühendis gibi meslek adamlarının yapım sürecinde yer alması ise nitelikli yapıların elde edilmesinde önemli bir araçtır.
Ancak,
Tüm bu bilgilerin yanında C.S.O. Konser Salonlarının açılışı sosyal medyada ve Mimarlık ortamında da bambaşka bir tartışmanın kaynağı oldu. Tepki alan bu durum kısa sürede düzeltilmiş olsa da açılışa mimarların (ve diğer müelliflerin) davet edilmemesi Türkiye’de mimarlığın ve mimarların, geniş çerçevede meslek değerinin olmadığını gösterdi.
Kentler, kendi kültür insanları ve sanatçılarıyla var olurlar.