Her zaman söylediğim gibi, hayatlarımız %87 oranında iç mekânlarda geçiyor ve bu mekânlar doğrudan bizlerin psikolojilerine etki ediyor. Öyleyse neden biz bu etkileri bizlere iyi hissettirecek, bizleri motive edecek şekilde kullanmayalım? İçmimarlar olarak bizler bunları okullarımızda öğreniyoruz ve öğretiyoruz pek tabii. Buradan ise sizlerle de genel bir şekilde bazı tüyoları paylaşmaya devam ediyorum.
Yeni yıl ile birlikte, renkler ile alakalı yeni bir yazı dizisine başlamış ve “Beyaz” isimli yazımı kaleme almıştım. Fakat Şubat ayında yaşadığımız büyük felaket ile gündemimiz deprem oldu. Deprem… Gündemimizden hiç düşmemeli; ta ki yapılması gerekenler yapılasıya kadar, depremle yaşamayı öğrenesiye kadar. Buradan bir kez daha kaybettiğimiz tüm vatandaşlarımızı saygıyla anıyor; ailelerine, yakınlarına, milletimize başsağlığı diliyorum. Bu ayki yazımda ben depremden önceki konuma; renklere tekrar dönüyor ve sizlere, enerji veren, hayat veren renkten; ‘kırmızı’dan bahsetmek istiyorum.
Ünlü moda tasarımcısı Bill Blass, “Kederin çaresi kırmızıdır.” demiş. Çünkü kırmızı; üzüntüye, karamsarlığa kötü hislere; enerjik, etkili ve yoğun bir biçimde karşı koymanın rengidir. Renkler içerisinde duygu yaratmada en güçlü rol oynayan kırmızı, diğer renklerden farklı olarak birçok zıt duyguyu da uyandırmakta oldukça başarılıdır. Örnek vermek gerekirse tutku ve sevginin yanında güç ve öfke ile de bağlantılıdır. Renk spektrumuna göre en görünür renklerden biri olan kırmızı, insanların dikkatini çekme yeteneği sebebiyle tehlikelere karşı uyarıcı olarak da sıkça kullanılmaktadır. Bu sebepledir ki; trafik levhaları, itfaiye araçları, sirenler gibi pek çok yerde kırmızı karşımıza çıkar.
Araştırmalar kırmızıya maruz kalmanın veya kırmızı giymenin kan basıncını yükselttiğini, metabolizmayı hızlandırdığını, solunum ve kalp atışını arttırdığını, dolayısıyla enerji seviyemizin yükselmesine neden olduğunu göstermektedir. Ayrıca, hızlanan metabolizma iştahın açılmasını da beraberinde getirmektedir ki bu da kırmızının restoranlarda sıkça kullanılmasının bir sebebidir diyebiliriz.
Hâkimiyet becerisini arttırdığı da gözlenen kırmızıyı kullanmak, bir müsabakada kazanma şansınızı arttırabilir. Atina'da 2004 Olimpiyatlarında, dört spor dalındaki (boks, güreş, serbest stil güreş ve tekvando) yarışmacılara rastgele kırmızı veya mavi giysiler verilir. Dört yarışmanın hepsinde, kırmızı giyimli yarışmacılar daha fazla dövüş kazanır. Bunun sebebi olarak da kırmızı giymenin sporcularda kendini baskın hissetmesine sebep olduğu, artan kan basıncı ve açığa çıkardığı enerjiyle daha güçlü bir performans göstermelerine olanak sağladığı düşünülmektedir.
Güç ve zenginlikle de ilişkilendirilen kırmızı, belli bir zümreye ait olma, ayrıcalık, hükmedicilik, gibi çağrışımlarda bulunur. Buna en güzel örneklerden biri ise, prestijli insanlar ve ünlüler için yollara serilen kırmızı halıdır.
İç mekânda kullanılan renkler mekânların nasıl hissettirdiğini belirleyen en önemli faktördür. Kırmızı vurgulu bir mekânda kullanıcılar kendilerini daha aktif, tutkulu ve enerjik hissedecektir. Kullanılan orana dikkat ederek rafine bir görünüm elde edilebilir. Fakat kırmızının yüksek etkili bir renk olması sebebiyle dikkatli kullanılması önem arz eder. Örneğin yatak odalarında kırmızı kullanmak sabahları uyanmayı kolaylaştırırken, geceleri uykuya dalmayı zorlaştırır. Dolayısıyla kullanıcının tepkileri ve yaşam tarzı, tasarım diliyle birlikte hesaba katılarak belirlenecek oranda kullanılmalıdır. Salonlarda sıcaklık ve neşe katmak, kullanıcıları hareketlendirmek için kırmızının kullanılması yerinde olacaktır. Kırmızının kullanımı; mutfaklarda iştah açıcı bir etki yaratırken, spor salonlarında enerji verici, yatak odalarında ise romantik çağrışımlar yaratacaktır.
Döşemelik kumaşlarda, duvar kâğıtlarında, mobilyalarda kırmızıyı tercih edilebiliriz. Kırmızı, bulunduğu ortamlarda odaklar oluşturup mekânı domine edecektir. Eğer dengeli bir görünüm yaratmak istiyorsak, kırmızıyı farklı renk ve desenlerle kombinleyerek kullanmanızı öneririm.