Bu ayki konum yalnızca sektörel değil, toplumsal bir konu olacak. Kadınlar günü için bu yazıyı kaleme alıyorum bu defa.
Kadınlar, tarih boyunca toplumun her alanında var olmuş, üretmiş, yönetmiş ve dönüştürmüştür. Bilim, sanat, ekonomi, siyaset gibi birçok alanda önemli roller üstlenerek gelişime katkı sağlamışlardır. Kadın olmak, bir mücadele ya da sürekli bir takdir arayışı içinde olmak değildir. Kadınlar zaten güçlüdür; önemli olan, toplumun bireylere eşit fırsatlar sunması ve herkesin potansiyelini ortaya koyabileceği bir ortam yaratmasıdır.
Kadınların aktif katılımı, yalnızca bireysel başarı açısından değil, toplumsal kalkınma için de belirleyicidir. Bir insanın eğitim alması, çalışması, ekonomik bağımsızlık kazanması veya farklı bir yaşam yolu seçmesi; cinsiyetten bağımsız olarak kendi kararıdır. Ancak günümüzde kadınlar hâlâ kariyer, aile ve toplumsal roller konusunda çeşitli beklentilerle karşı karşıya kalabiliyor. Önemli olan, bu beklentilerin bireylerin özgür iradesini sınırlamaması ve herkesin yaşamını kendi önceliklerine göre şekillendirme hakkına sahip olmasıdır.
Kadınlar ister iş dünyasında, ister sanatta, bilimde ya da aile içinde etkin bir rol üstlensin; burada belirleyici olan dış faktörler değil, bireyin özgür seçimi olmalıdır. Çalışmak ya da çalışmamak, kariyer yapmak ya da evde vakit geçirmek bir tercihtir ve bu tercihin toplum tarafından yargılanmaması gerekir. Esas olan, herkesin kendi hayatını en iyi şekilde düzenleyebilmesi ve bu süreçte desteklenmesidir.
8 Mart, kadınları yüceltmek ya da ayrıcalıklı bir konuma koymak için değil, toplumda eşit fırsatlar yaratmanın önemini hatırlamak için bir vesiledir. Mesele, kadınların ya da erkeklerin güçlü olup olmaması da değil, herkesin potansiyelini özgürce kullanabileceği adil bir düzenin sağlanmasıdır.
Daha eşit, üretken ve özgür bir dünya için… 8 Mart Dünya Kadınlar Günü kutlu olsun!