Sürdürülebilirlik, tüm türler için arzu edilen bir gezegeni sağlamak adına, ekolojik esneklik, ekonomik refah, siyasi adalet ve kültürel canlılık arasındaki dengeyi koruyan ve olumsuz etkiyi en aza indiren, sorumlu ve proaktif karar verme ve yenilikçilik anlamına geliyor. Özel sürdürülebilirlik türleri, sürdürülebilir tarım, sürdürülebilir mimari veya ekolojik ekonomiyi de içeriyor.
Sürdürülebilirliğe doğru ilerlemek aynı zamanda uluslararası ve ulusal hukuk, kentsel planlama ve ulaşım, tedarik zinciri yönetimi, yerel ve bireysel yaşam tarzı ve etik tüketim konularını da ilgilendiren sosyal bir mücadeledir. Daha sürdürülebilir yaşamanın yolları, yaşam koşullarını yeniden, yeni teknolojiler geliştirmek için bilimi kullanmak veya sistemleri esnek ve geri dönüşümlü bir şekilde tasarlamak ve doğal kaynakları koruyan bireysel yaşam tarzlarını ayarlamak gibi birçok şekil alabilir.
Sürdürülebilir gelişme, doğal çevreyi tahrip etmeden veya bozmadan temel insan ihtiyaçlarını karşılamak için yerel ve küresel çabaları dengelemekten geçer. Çevreci ekonomist Herman Daly, “Ormansız bir kereste fabrikası ne işe yarar?” diye sormuştu.
2005 yılında Jared Diamond “Çöküş veya Varoluşu Toplumlar Nasıl Seçer?” isminde, içinde sürdürülebilirlik için tehlike yaratabilecek, 12 temel problemi açıkladığı bir kitap yayınladı. Bu problemlerin ilk maddesinde “Ormansızlaşma ve habitat yıkımı” vardı.
Günümüzde ormanların dikili olarak satılması ve kesiminin sağlanması gibi bir yöntemle, ormansızlaşma adına yanlış bir yolda ilerleniyor. Orman varlığımızın üzerindeki baskı her geçen gün artıyor. Bu sebeple, baskıyı daha fazla artırmamak adına, geri dönüşüm ürünleri için daha fazla çalışma yapmamız gerekiyor. Orman varlığımız yetmiyor ise, üretilen ürünleri geri dönüştürücü faaliyetlerde bulunmalıyız.
Daha önceki yazılarımızda mobilyanın atığı yoktur, kıyıda köşede atılan mobilyalar aslında değerli bir atıktır. Belediyeler bunları toplayarak, sunta-MDF fabrikaları ile koordineli üretimlere geri katılabilir demiş ve büyük ilgi görmüştük. Bununla ilgili bazı plaka üreticilerinin yüzde 10 oranında, ürettikleri ürüne geri dönüşüm malzemesini kattıklarını biliyorum.
Bugün ise üzerinde durmak istediğim konu, mobilyaların atık kağıttan yapılması. Dünyada yavaş yavaş AR-Ge çalışmaları yapılan bu konunun, geç kalmadan ülkemizde de yer alması, orman varlığımız için önemlidir.
“Mobilya, kağıttan yapılır mı?” diye sorduğunuzu düşünüyorum. Evet yapılabilir, yapılıyor da! Atık kağıtların tekil olarak toplandığını hepiniz caddelerde giden büyük çuvallardan görüyorsunuzdur. Bunlar da sonuçta geri dönüşüme gidiyor ama, mobilya üretebilecek miktara ulaşmaları çok zor tabii. Ancak, kağıt-karton üreticilerinin artıkları bu konuda önemli. Bunlar değerlendirilerek, toplanan kağıtlar balçık hale getirilip, fenol formaldehit reçinesi ile hamur haline getiriliyor ve sıcaklık ve pres altında plaka haline getirebiliyor. Yeni üretilen plakalar, tamamen doğal malzemeden üretildikleri için, yenilenebilecek kadar çevre dostu ürünler oluyor. Bu plakalarla üretilen mobilyalar, Avrupa ve Amerika’ya ihracat ile ilgili herhangi bir sorun yaşamıyor.
Üretilen bu plakalar Sunta ve MDF’nin sahip olduğu handikaplara sahip olmuyor. Islak hacimlerde, mutfak dolabında, mutfak tezgahında ve dış cephe kaplamalarında dahi kullanılabiliyor. Sertliği ve vida tutuculuğu çok daha iyi, yük taşıma kabiliyeti daha yüksek. Tüm marangoz makinaları ile işlenebiliyor ve yüzeyleri zımpara edilerek pürüzsüz hale getirilebiliyor.
Hem orman varlığımız için, hem temiz hava, temiz su ve sorumlu kaynak yönetimi için bu malzemelerin üretimine başlamalıyız. Daha sağlıklı bir ülkede, atığını Sıfır Atık haline getirebilmek için geç kalmamalıyız.