Çoğu kişi iç mimari ile dekorasyonu birbirine karıştırır. Bunun başlıca sebeplerinden biri, ülkemizde hukuksal anlamda iç mimarlık mesleğinin koruma altında olmamasıdır. İç mekanda en ufak bir dokunuş yapan herkes kendini iç mimar olarak adlandırabilmektedir. Bu durum da birçok kişinin, iç mekanı ile ilgilenen disiplin alanı olan iç mimarlığı, yanlış değerlendirmesine sebep olmaktadır.
Öncelikle iç mimarlık nedir?
İç mimarlık, yukarıda bahsettiğim gibi, yapı içerisinde yer alan her türlü müdahale yetkisine sahip meslek disiplinidir. ‘Her türlü’ dediğimiz noktayı biraz genişletmek gerekirse mekanların duvarları, tavanları, zeminleri, mobilyaları, elektrik prizleri seçimi, kullanılacak kaplamaları, ahşapları, metalleri, havalandırması, doğal ve yapay aydınlatması, kullanılacak öğelerin tasarlanmasına kadar tüm detayları kapsar.
Yapılan yanlış tasarımlar, üretici ve kullanıcıyı maddi zarar olarak dönebileceği gibi bazı durumlarda sağlık problemlerine de yol açmaktadır.
Araştırmalara göre yanlış aydınlatma ve renk seçimleri özellikle ofis gibi, sürekli vakit geçirilen ve çalışma veriminin yüksek tutulması gereken yerlerde, kişilerde olumlu veya olumsuz sonuçlar doğuruyor.
Aynı şekilde, kullanılan iç mimari detaylar inşaat sektöründeki firmaların satış ofislerinde, örnek dairelerde veya satış üzerine olan herhangi bir mekanda yanlış şekilde kullanılırsa satış oranlarını da düşürmektedir.
Sonuç olarak iç mimarlık, uzun ömürlü, sağlığınızı düşünen, psikolojik olarak mekanda kendinizi motive ve huzurlu hissetmenizi sağlayan mekanlar yaratan meslek uzmanlığıdır.
Dekorasyon yapan ekip veya kişi ise iç mimarın tasarımlarını, iç mimardan aldığı projeler doğrultusunda hareket eden ve bunları mekana, verilen çizimler doğrultusunda uygulayan ekip veya kişidir. Fakat yaratılan yanlış algı sonucunda iç mimarlık dekorasyon ile bir tutulmaktadır.
İç mimarlık sadece estetik anlayış değildir…