Konut, insanların en temel fizyolojik ihtiyaçlarından biri olan barınma ihtiyacını karşıladığı için ekonomik bir mal olmanın ötesinde ülkeler için toplumsal öneme sahip olan üzerinde politikalar geliştirilmesi gereken önemli bir çalışma alanıdır. Hatta insanların yaşam alanlarının iyileştirilmesi için uluslararası düzeyde kongreler, çalıştaylar düzenlenmektedir. Türkiye’de de 1982 Anayasası’nın 57. maddesi; “konut hakkı” başlığını taşımaktadır.
Şu an ülkemizin nüfusu yaklaşık olarak 83 milyon civarındadır, TUİK tarafından yapılan projeksiyonlara göre 2040 yılında nüfusumuz 100 milyonu geçecektir. Dolayısıyla artan nüfusa paralel olarak konut ihtiyacı da artma eğiliminde olacaktır. Artan nüfusun konut ihtiyacının karşılanması için konut yatırımlarına ağırlık verilmesi gerekmektedir. Fakat diğer yandan da ülkemizdeki yaklaşık 20 milyon konut stokunun 6,5 milyonun riskli yapı statüsünde olması nedeniyle de hızlı bir şekilde yenilenmesi gerekmektedir. Dolayısıyla artan nüfusun konut ihtiyacının yanında ayrıca kentsel dönüşüm çerçevesinde de konut yatırımlarının arttırılması gerekmektedir. Bu da göstermektedir ki yakın bir zamanda gayrimenkul sektörüne yapılan yatırımların hacmi, ülke ekonomisinde belirleyici olacaktır.
konut ihtiyacına tezat olarak İstanbul, İzmir, Bursa gibi büyük şehirlerde imarlı arsaların yetersiz kalması, yeni arsaların üretilememesi gayrimenkul sektöründeki en önemli yatırım kaleminin arsa olması sonucunu doğurmaktadır. İmarlı arsalardaki yetersizlik bu sefer inşaat şirketlerini kent içindeki eski dokunun yenilenmesi üzerinde alternatifler aramaya itmektedir. Burada kent yöneticilerinin kapsamlı bir analiz ile kentsel dönüşüm modelleri geliştirmesi gerekmektedir. Zira kentsel dönüşümünün doğru bir şekilde yönetilememesi özellikle uzun tarihi geçmişe sahip olan kentlerimizin tarihi dokularının bozulmasına, estetikten uzak-rant odaklı yapılar ile kent kimliğine geri dönüşü olmayan zararlar vermektedir.
Türkiye içinde olduğumuz dönemde oldukça karmaşık dönemden geçmektedir. Bir yandan inşaat maliyetleri, ham madde fiyatlarının artması nedeniyle radikal bir şekilde yükselirken kentte konut imalatı için yeterli düzeyde imarlı arsa sıkıntısı yaşanmakta, diğer yandan yeni inşaat yapmak için alınan yapı ruhsatları ihtiyacın çok gerisinde kalmakta, yapı kullanım izni alabilen yapıların sayısı da oransal olarak düşüktür.
Bu noktada gerek merkezi yönetimin gerek yerel yönetimlerin, konutun toplumsal istikrar için önemli bir yapı taşı olduğu gerçeğini göz önünde bulundurarak; vatandaşların konut ihtiyacını çözmeye yönelik politikalar geliştirmesi gerekmektedir.