Türkiye’de mimar olmak
Mimarlık, net bir tanımı olmayan, tekrar tekrar tanımlanan nadir mesleklerden biridir.
Doğan Hasolun tanımına göre “İnsanların yaşamasını kolaylaştırmak ve barınma, dinlenme, eğlenme gibi eylemlerini sürdürebilmesi için gerekli mekânları, işlevsel gereksinimleri ekonomik ve teknik olanaklarla bağdaşarak estetik yaratıcılıkla tasarlama ve inşa etme sanatı…”
Dünya 1980’li yıllardan beri hızla değişmektedir. Bu durumda dengeler her an bozulup ekonomik olarak fırsat ve krizlerin oluşabileceği bir ortam meydana gelmiştir.
Dünya günümüzde de ekonomik anlamda bir krizle karşı karşıya. Türkiye gibi gelişmekte olan ülkeler için bu tür krizlerin daha çetrefilli geçtiğini söyleyebiliriz. Ülkemizde ekonominin temel üretim sektörleri; tarım, sanayi ve inşaat sektörüdür. Alım gücünün düşmesiyle inşaat sektörü de durgunluk yaşıyor. İnşaat sektörünün bu durumda olduğu dönemlerde mimarların krizden etkilenmemeleri olanaksızdır.
İnsanların kriz anında ilk olarak kaçındığı hizmet sektörüdür. Çok gerekli olmadığı sürece insanlar ihtiyaç olmayan hizmet alımlarını bir anda azaltıyor. Bunu mimarlık sektöründe de çok fazla hissediyoruz. Bu kriz anında ihtiyaç doğrultusunda bir talep olduğunda ise talepte bulunan fiyatı ciddi oranda aşağı çekmek istiyor ve mimarlar bunu kabul etmek zorunda kalıyor.
Özellikle son birkaç senedir Türkiye’de en hızlı düşüş gösteren meslekler arasında mimarlık yer alıyor diyebiliriz fakat mimarlık ölmeyen meslek grupları arasında yer almaya her zaman devam edecektir.