banner94

banner77

banner69

banner88

Mimar dediğin cesur olmalı

"Amacım mimaride yüzyıl sonra bile konuşulabilecek bir tarz oluşturmak.”

RÖPORTAJ 21.11.2012, 18:58 21.11.2012, 18:58
Mimar dediğin cesur olmalı
banner66
Bursa’da yaklaşık 20 yıl önce faaliyete geçen Çohanlar Mimarlık ile modern çizgiler taşıyan projelere imza atan Mimar Nuray Çohan, çalışma hayatından mimariye, inşaat sektöründen yeni projelere kadar kendisiyle ilgili merak edilen konular hakkında çok özel açıklamalar yaptı. Çohan, Bursa’nın mimari yapısının taklit üzerine kurulu olduğunu artık yaratıcı projelerin hayata geçirilmesi gerektiğini söyledi.



Geleceğe yönelik hedeflerinden bahseden Mimar Nuray Çohan, yüzyıl sonra bile insanların gördüklerinde tanıyabilecekleri bir tarz oluşturmak istediğini ifade etti.



Mimaride sizin için en önemli unsur nedir?



Mimaride tasarım süreci çok önemli. Çohanlar Mimarlık olarak 20 yıldır faaliyetteyiz. Eşim de ben de mimarız. Bu anlamda projelerimizin tamamını akıl süzgecinden geçirerek hem kullanım hem plan hem de dekorasyon anlamında en iyiyi yakalamaya özen gösteriyoruz. Bir bina yapımında mevcut bir alandan tam anlamıyla yararlanabilmenin yanında, o binanın insanlara hitap etmesi ve güzel görünmesi çok önemli.



Bu yüzden biz tasarım sürecimizi uzun tutarak başlıyoruz projelerimize. Sonuçlardan da memnun kalıyoruz. Gerçekten Bursa’da yaptığımız binalar beğeniyle kullanılıyor. 2 mimar olmamız şans.



Eşimle 24 saat bir proje üzerinde çalışma imkânına sahip oluyor, evde de işimize devam edebiliyoruz. Gecenin bir yarısı aklımıza gelen bir noktayı birbirimizle paylaşarak, sağlıklı bir sonuca varmaya çalışıyoruz. Bu anlamda projenin özünün tasarım olduğunu düşünüyorum. Sonrasında her şey detay olarak yansıyor ama özü ilk yapılan tasarımdır. 1 aya yakın sürelerde tasarımla uğraştığımız zamanlar oluyor.



ÖZGÜR OLMALIYIZ



İşinizi yaparken zorluklarla da karşılaştığınız oluyor mu?



Türkiye’de maalesef bir şanssızlığımız var ki o da; genelde bizler, müteahhitlere ya da mal sahiplerine iş yapıyoruz. Bu işleri yaparken de belediyedeki kanun ve kurallara bağlıyız. Birtakım kurallar haricinde hiçbir şey yapamayız. Bazen yapmayı düşündüğümüz şeyler o kurallar bütününe ters gelebiliyor ve geri adım atıp farklı bir yönden çözmeye çalışıyoruz. Aslında mimarlar olarak her zaman özgür olmamız gerektiğini düşünüyorum.



Çünkü bundan önce insanlar cesaret etmeseydi, bugüne kadarki birçok eser, tasarım ve icat ortaya çıkmazdı. Önemli olan cesaret edip, o adımı atabilmek. Maalesef Türkiye’de karşı tarafın ilk önce bizden istediği maddiyattır. Hem mal sahibi ya da müteahhidi memnun etmek hem de projelerimizde güzel tasarımlar ortaya çıkarmak için çalışıyoruz.



Bursa’da hayata geçirmeyi planladığınız yeni projeleriniz neler?



Bugüne kadar Bursa’da pek çok projeyi hayata geçirdik. En son Özlüce’de villa inşaatlarımız vardı, onları bitirdik. Ata Bulvarı’nda inşaatı bitmiş iki blok halinde bir Elmas Kent projemiz var. Şu anda Millet Mahallesi’nde devam eden projelerimiz var. Mudanya Yolu üzerinde Fethiye Metro İstasyonu yanında bir iş hanı projemiz var. Ancak proje aşamasında ve henüz daha tasarımları bitmedi. Hem fonksiyonel hem de dış görünüş anlamında Bursa’da ilgi çekecek bir bina tasarlamaya çalışıyoruz. Modern çizgiler taşıyan bir proje olacak. İlgi çeken ve farklı bir konseptte olacak. Bunun dışında düşündüğümüz farklı projeler de var.



Bursa’da artık her bina birbirine benziyor tarzında eleştiriler var. Bu görüşe katılıyor musunuz?



Bugün baktığımızda Bursa’daki çoğu yeni binanın taklit olduğunu görüyoruz maalesef. Yurtdışında özelliği olan binaların taklitleri gibi duruyor. Ben buna her zaman karşı oldum. Öğrenciliğimde de böyleydim. Alıp birinin projesini, biraz değiştirip uygulamak değildir burada amaç. Sizi yansıtmalı, sizden bir şeyler vermeli ve siz oraya kendi kişiliğinizi katmalısınız. Yüzyıl sonra insanlar baktığında Bursa’da böyle bir akım varmış diyebilmeli. Farklı projeler yapmak lazım ve bu da bir cesaret işi.



TASARIMLAR FARKLI OLMALI



Bizleri cesaretlendirecek çok da fazla şey yok aslında Türkiye’de. Bizler tasarımlarımızda iki tarafın da memnuniyetini sağlayabilmek amacıyla hareket ediyoruz. Çok farklı ve amacına hizmet eden binalar yapabilmeliyiz.



Örneğin; bir kafeterya yapacağım ama bu çay fincanı ve altındaki tabağı şeklinde bir bina. Ya da bir pasta dilimi şeklinde… Dış cephesi de ona göre yapılan bir bina. 
Aslında çok basit gibi görünüyor ama Türkiye’de uygulanması çok zor. O arsanın size ait olup, sizin öyle bir fikri sunmanız lazım. 10 katlı yapılacak bir binaya siz 3 katlı pasta şeklinde bir yapı yapmaya kalkarsanız müteahhitleri ikna etmeniz oldukça zor. Mudanya Yolu üzerinde projelendirdiğimiz bina da böyle binalardan biri olacak. Çok farklı, dikkat çeken, estetik bir yapısı olacak.
 
ESTETİK MUTLAKA OLMALI



Binalarda estetiğe yeteri kadar önem veriliyor mu?



Maalesef şu anda binalarda hiçbir estetik göremiyoruz. İlk önce altyapı yapılmalı, sonra üstteki oluşum hayata geçirilmeli, planlara göre. Bizde önce üstteki oluşum yapılır, sonra altyapıya geçilir. Hatta bugün baktığımıza evlerimizde dekorasyon olarak o kadar çok malzeme var, evler o kadar karışık ki, sadeleşmeliyiz artık.



Hem çok zengin bir ülke değiliz hem de evlerimizde o eşyalara hizmet ediyoruz. Onlar bize hizmet etmiyor. Detay, detay, detay ve birbiriyle alakasız… Bir tarz olmalı ve o sizi yansıtmalı.
Bir de trafik sorunu var Bursa’nın. Bunun da mimariye olumsuz etkileri oluyordur mutlaka!
Bugün tarihi bölgelerin trafikten ayrılması lazım… Slow City (Yavaş Şehir) denen bir sistem var dünyada. Bursa’daki tarihi bölgelerimizin kesinlikle böyle bir sistem olması gerekiyor. Siz arabanızla Heykel’den vızır vızır geçiyorsunuz. Egzoz gazları, yerdeki sarsıntılar o temelleri, tarihi dokuyu, dış kaplamaları tamamen götürüyor. Yeşil’e kadar olan kısım bir tarihi bölge, zaten başka bölgemiz de yok aslında.



Peki, bir kadın mimar olarak mesleğinizi yaparken zorlanıyor musunuz?



Kadın olarak Türkiye’de mimarlık mesleğini yapmak çok zor... Kalifiye, teknik eleman bulmak çok zor aslında… Bir kere eline çivi ya da keser alan ben ustayım diye ortaya çıkıyor. İnsanlar ona göre yetişmemişler, o eğitimi almamışlar, sizin anlattıklarınızı anlamıyorlar. Erkekler belki o insanlarla daha fazla iletişim kurabiliyor. Ben inşaat işlerinde bir kadın olarak çok da fazla mutlu olmuyorum.



KOORDİNELİ ÇALIŞIYORUZ



Ben genelde büro işlerini hallederken, eşim de inşaat tarafını hallediyor. İnsanlar inşaatta teknik olarak gençten yetişselerdi, bir projeyi okumayı ve o projede hataların nasıl çözülebileceğini daha iyi görebilirlerdi. Bu yüzden inşaatlarımızı günde 3 kez kontrol ediyoruz, herhangi bir hata yaşanmaması için.



Son olarak, yaptığınız binalarda insanların daha huzurlu ve güvenli yaşaması için nelere dikkat ediyorsunuz?



Projelerde insanların çevre ile bütünleşmeleri gerektiğini düşünüyorum. Sonuçta altyapısı, çevre düzeni, binanın dış cephesiyle bir bütündür zaten. İnsanların memnuniyeti için hepsinin bir arada gelişmesi gerekir. Çünkü mutfaktaki küçük ya da büyük yaptığınız bir metrekare bile insanların hayatı için çok önemli. Deprem anlamında da temelinden tutun, kolon ve kirişlerine kadar her detayın kontrollü ve projeye uygun yapılması çok önemli.
banner105
Yorumlar (0)
Yorum yapabilmek için lütfen üye girişi yapınız!
banner100
19°
açık
banner61
banner62
banner89