Güvenli kentler, doğru planlamalarla mümkün
BUMİAD üyelerinden “Sektörel Buluşma” mesajı
“Sektörel Buluşma” bölümümüzde bu ay Bursa Mimar ve Mühendis İş İnsanları Derneği’nin (BUMİAD) temsilcileri ile Bursa’da kentleşme, deprem gerçeği ve sektörün güncel durumunu konuştuk. Bursa’da deprem bilinci oluşturma konusunda önemli adımlar atıldığını belirten BUMİAD üyeleri, sağlıklı ve güvenli kentleşme konusunda yapılması gerekenleri ve sektörün durumunu anlattı.
Filiz Güzel Şen (BUMİAD Kurucu Üyesi)
Bursa’da bir deprem bilinci oluştu
Bursamız’da 2000’li yıllardan itibaren afet riskleri dikkate alınarak kamunun liderliğinde kapsamlı kentsel dönüşüm projeleri gerçekleştirildi. Özellikle gecekondu bölgelerinin yoğun olduğu Yıldırım ve Osmangazi ilçelerinde yerel yönetimlerle TOKİ işbirliğinde çalışmalar yapıldı. Bursa Büyükşehir Belediyesi de 2012 yılında yürürlüğe giren 6306 sayılı yasa ile riskli yapıların yenilenmesi ile ilgili bir karar aldı. Mevcut imar planlarına 0,50 emsal artışı veren, yani ilave inşaat hakkı tanıyan bir karardı bu. Bu durum mevcut imar planlarında inşaat alanlarının ciddi bir şekilde artmasına ve nüfus yoğunluğuna sebep oldu. Bursa’da 2000’li yıllardan itibaren depreme dayanıklılık hususunda yasa ve yönetmeliklerin yeterli olduğunu düşünüyorum. Bursa için gerek yerel yönetimler, gerekse de proje ve uygulama alanlarında yer alan tüm aktörler gerekse de halkın büyük kısmında bir deprem bilinci oluştu.
Yeni planlarda fay hatları dikkate alınmalı
Diğer taraftan mevcut fay hatlarının da imar planlarında maalesef yer almadığını görüyoruz. Bursa’da birden çok fay hattı bulunuyor ve bunlar imar planlarında işli olmadığı için özellikle bundan sonra yapılacak yeni yapıların depremden daha az etkilenmesi için bunların ivedilikle planlara işlenmesi çok önemli.
BUMİAD olarak öncü çalışmalara imza attık
Biz BUMİAD olarak da insani sorumluluk bilinci içerisinde özellikle Kahramanmaraş depremlerinden sonra bu konuda bazı çalışmalar yaptık. 17 Şubat tarihinde bir afet çalışma grubu kurduk. Grubumuzla yaptığımız toplantılarda deprem öncesi ve sonrasında yapılması gerekenleri tespit ederek çalışmalara başladık. Nilüfer İlçemizi pilot bölge seçtik. Nilüfer sınırları içerisinde 64 mahalleye afet yardım konteynerı konulması, yine bu mahallelerde afet gönüllülerinin belirlenmesi, bu gönüllülere düzenli eğitimler verilmesi, mahallelerde düzenli olarak tatbikatlar yapılması, bu mahallelerde yaşayan engelli ve ihtiyaç sahibi bireylerin tespit edilmesi, yine muhtarlar, sivil toplum örgütleri ve kamu kurumları arasında koordinasyon sağlanması, afetler konusunda bir aplikasyon hazırlanması ve bu aplikasyonlarda deprem toplanma alanları, çadır kentler, konteyner alanları, eczaneler, sahra hastaneleri, enkaz döküm alanları gibi önem arz eden noktaların işlenmesi ve deprem sonrasında yapılması gerekenler hakkında halkın bilinçlendirilmesi konularında ciddi çalışmalar yaptık.
Deprem bölgesine destek
Mahallelere konulması gereken konteynerlerin imalatlarını gerçekleştirdik. Sonrasında tüm bu çalışmalarımızı o dönemin Nilüfer Belediye Başkanı Turgay Erdem’e anlattık ve 15 Haziran 2023 tarihinden itibaren grubumuz olarak Nilüfer Belediyesi Afet Komisyonu ile ortak çalışmalara başladık. Yerel seçimlerin ardından göreve gelen Nilüfer Belediye Başkanı Şadi Özdemir de bu çalışmaları sürdürüyor. Yine Kahramanmaraş depremleri sonrasında BUMİAD olarak bölgeye gönderilmek üzere 32 adet konteyner ve dört adet wc-duş konteyneri imal edip Hatay’ın Samandağ İlçesi’ne göndermiştik.
Hüseyin Ertaş (BUMİAD Kurucu Üyesi)
Yaşanan göçler arz-talep dengesini bozuyor
Bursa’da sürekli iki türlü göç var. Birisi dışarıdan gelen göç, diğeri de iç göç. Dışarıdan gelen göçün çoğunluğu öncelikle Yıldırım ve Osmangazi ilçelerine gerçekleşiyor. Yıldırım ve Osmangazi’de yaşayanlar da sürekli Nilüfer İlçesi’ne gelmeye çalışıyor. Bu durum kentin sağlıklı ve dengeli yönetilmemesinden kaynaklanıyor. Belediyelerin ilk görevlerinden bir tanesi barınma ihtiyacının karşılanmasıdır. Osmangazi ve Yıldırım ilçelerimiz geçmişten bu yana kaçak inşaatlarla sağlıksız bir şekilde büyümüştür. Nilüfer yeni kurulan bir ilçe ve sosyal imkanları daha fazla. Daha planlı bir şekilde büyüme şansı olmuş. Bu yüzden iç göçlerde tercih edilen bir ilçe konumunda. Bursa, bir tarım şehriyken 1990’lı yıllarda tarım ve sanayi şehrine dönüştü. Şu anda tamamen bir sanayi şehri haline gelmek üzere.
İç göçler fiyatları etkiliyor
Bursa aynı zamanda tarihi geçmişi olan, ovası ile tarımı ile isim yapmış bir şehir. Bu değerlerin hepsi korunmalıydı. Yaşanan göçlerin ve arzdaki artışın önüne geçmeye imkan yok. İç göçler durdurulabilirse, bu fiyat artışlarını ve dengesizlikleri durdurulabilecektir. Nilüfer bölgesine yapılan göç arsa maliyetlerini dolayısıyla konut fiyatlarını yükseltiyor. Bursamız’da planlı sosyal konutların da olması gerektiğini düşünüyorum. Zamanında yapılan kaçak konutlar afetlere karşı risk oluşturuyor. Kendi yaptığım hesaplara göre daha güvenli bir şehirde yaşayabilmemiz için şehrimizde 70 bin kadar konutun dönüşüme girmesi gerekiyor. Bu çalışmalarda bina dönüşümü değil de kent dönüşümü yapılırsa şehrimiz daha güvenli olur. Yaşayan, yaşatan, sosyal hayatı olan bir kent oluşturulursa Bursamız daha güzel bir şehir olacaktır.
Halil Bayam (BUMİAD Danışma Kurulu Üyesi)
Üretim ekonomisine geçtiğimizde her şey normalleşecektir
Ben 30 yıllık meslek hayatımda her türlü krizi yaşayan biriyim. Arz-talep dengesi olduğunda her şey normal oluyor. Şu anda Bursa’da yeni yapı stoğu yeteri kadar yok. Son yaşanan ekonomik gelişmelerle birlikte alım gücünün düşmesi ile sektörümüzde de istenilen satış rakamlarına ulaşılamamasıyla bir dengesizlik meydana geliyor. İnşaat sektörü aynı zamanda diğer sanayinin de destek unsuru. Şu anda üretici de yavaş yavaş üretmekten vazgeçmeye başladı. Sektörümüzün diğer tüm sektörlerle ilişki halinde olması ile inşaat alanında biraz hareket var ancak insanların nakde ve konut kredilerine ulaşımındaki zorluklar ticareti yavaşlatıyor.
Diğer taraftan iş dünyasının yeni üretim merkezlerine yatırım yapmaya hevesleri yok. Dolayısıyla bu gelişmeler sektörümüzü etkiliyor. Ülkemizin ekonomisi ne zaman üretime doğru yönelmeye başlarsa her şey normalleşecektir diye düşünüyorum. Talebin azlığı fiyatları da düşürüyor. Şu anda konut almaya ihtiyacı olanların bu fırsatı kaçırmaması gerektiğini düşünüyorum.