Sudan sebep
Yıl 2010, aylardan eylül. Dönemin Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Altepe belediyenin resmi sitesinde de yer alan “Çınarcık Barajı Bursa’ya hayat verecek” başlıklı haberi ile “Çınarcık Barajı’ndan 2020 yılından Bursa’ya 145 milyon metreküp su verileceğini” müjdelemiş. Ardından göreve gelen Alinur Aktaş da projenin öneminin bilinci ile barajın Bursa ile buluşması için çalışmalara start vermişti. 2017 yılının sonlarında görevi devralan Aktaş’ın hizmet süresinin üzerinden 6 yıl, Altepe’nin ilk müjdesinin üzerinden geçen 13 yıla rağmen halen müjde ve gelecek vaadi kıvamında olan Çınarcık Barajı umarız kuraklık Bursa’yı tamamen esir almadan kent ile buluşabilir. Yoksa halimiz harap. Özellikle 2019 yılında itibaren sertleşen kuraklık, BUSKİ’nin devreye aldığı kuyular sayesinde şehirde hissedilmese de neredeyse 3 yıldır peş peşe kuyulardan yani yer altından çekilen sular yüzünden, sudaki yoğun kireç bir yana, Bursa’nın tıpkı Konya gibi obruk tehlikesi ile karşı karşıya kalması söz konusu. Yer altı sularını besleyen en önemli kaynaklardan olan kar yağışının şubat ayına gelinmesine rağmen halen toprakla buluşmamış olması tehdidi daha da büyütüyor. Tüm bunların üzerine bir de TEKNOSAB’ın Çınarcık barajının Bursa’ya ait olan suyunun yarısına ortak olması da bir diğer problem gibi görünüyor. Belediye başkanlarının Çınarcık barajı sayesinde 2050, 2060 yıllarına kadar su sorunu olmayacak vaatlerini TEKNOSAB’ın 70 milyon metreküp suyu kendine çevirmesi sonucu tarihleri revize etmek gerekecek. Çünkü bu tarihler 145 milyon metreküp suyun Bursa’ya ulaşması üzerine hesaplanıyordu. Velhasıl Bursa’nın artık sudan ibaret olmadığını hepimiz biliyoruz. Bursa aynı zamanda sanayi, turizm, tarım şehri… Yani Bursa eski Bursa değil. Çocuklarımıza, torunlarımıza yaşanabilir bir Bursa bırakmak istiyorsak Bursa’nın yeni mottosu ve önceliği sürdürülebilirlik olmak zorunda. Buna da sudan, havadan ve topraktan başlamak lazım.