Beverly Hills'i Bursa'ya getirecek
Mustafa Kırcal'ın hedefi büyük!
Röportaj: Mimar Gözde Kırlı
Kendine özgü projeleriyle mimarlık alanında Bursa’nın fark yaratan isimlerinden biri olan Mustafa Kırcal ile hayat felsefesi, mesleği, projeleri, hedefleri üzerine keyifli bir röportaj yaptık. Altyapı, yollar, limanlar, üniversiteler, havaalanları ve hastaneler gibi büyük işlerle ilgilendiklerini söyleyen Kırcal, Arapların yoğun ilgi gösterdiği Beverly Hills Malikânelerini Bursa’ya getirme projesini anlattı. Kentsel dönüşüm konusunda düşüncelerini de aktaran Kırcal, mesleğe yeni başlayacak olan genç mimarlara önemli tavsiyelerde bulundu.
Kendinizden bahsedebilir misiniz?
Özel bir dünyam var. Bildiğim tek şey, Tanrı’nın bana çok güzel şeyler hediye ettiğidir. Hayata farklı bakıyorum. 30 senedir felsefeyle uğraşıyorum. Kendi gizemim, felsefede gizli. İnşaat Mühendisliği mezunuyum. Daha sonra Amerika’da burs kazandım, fakat gitmedim. O yıllarda kardeşim liseyi bitirmişti, onunla beraber Toronto’ya gittim. Üniversiteden sonraki eğitimim, zemin mekaniği ve kayalar. Daha sonra 3 yıl üniversitede hocalık yaptım. Gün geldi, yolumuz ayrıldı, iş hayatına girdik. Bir de bakmışız ki, ömrümüzün büyük bir bölümü geçmiş.
Yüksek lisans yapmış olmanızın mesleğinize ne gibi katkıları oldu?
Yüksek lisanstan ziyade, mühendislik eğitimi almam, analitik düşünmemi sağladı. Master yapmam ise vizyonumu genişletti. Atlantik okyanusunu 55 kez geçmek dünyaya bakışımı zenginleştirdi. Hayatımın sürekliliğini yaşam felsefesi üzerine oturttu. Bu yaşam felsefesinin köklerinin bana sağladığı en büyük etken, hayata zengin bakmaya öğrenebilmektir. Yani analitik düşünmeyi ve pozitif düşünme tarzını elde etmek…
Felsefe mesleki anlamda size neler kattı?
Bugün dünyada Sokrates’in, Eflatun’un, Aristo’nun, Tales’in, Borges’in yaşadığını düşünelim. Hiçbiri için para ön planda değildir. Hepsinin ortak değeri, iyi bir insan olabilmektir. Felsefi eğitim de bu yüzden önemlidir. Fakat sadece Helen uygarlığına bağlı bir felsefe geleneğinden bahsetmiyorum. Dünyada İslam ve Hint felsefesi de var. Felsefe, hayatın zenginleşmesi için olmazsa olmaz en büyük etken. Mesleki anlamdaki felsefem ise çalıştığım insanlarla beraber, büyük hedeflere doğru ilerlemek ve ulaşmak.
Bursa’da yapı sektörünün neresinde duruyorsunuz? Projelerinizden bahseder misiniz?
Bursa’nın ilerisinde olduğumuzu düşünüyorum. Büyük projelerle ilgileniyoruz. Alt yapı, yollar, limanlar, üniversiteler, havaalanları, hastaneler gibi… Yap-sat üzerine çalışmıyoruz. Bursa’da müteahhitlik daha çok konut yapımı olarak algılanıyor. Güzel ve başarılı projeler de çıkıyor ortaya. Hatta birkaç büyük grup da Bursa’ya gelmiş bulunmakta. Örneğin; Sinpaş gibi… Fakat bizim kulvarımız, uluslararası alan. Bursa’ya gelecek olursak yeni bir projemiz var. Beverly Hills Malikâneleri diye. Onu, Bursa’ya bir başlangıç olsun diye istiyoruz. Bu malikânelerde hayvan ahırlarından, tenis kortlarına kadar her ayrıntı düşünülmüş durumda. Bu proje daha çok talep üzerine ortaya çıktı, talep edenler arasında zengin Arap işadamları var.
Konut sektöründe Bursa’da nereler cazip?
Tartışmasız olarak Bademli… Daha çok orta tabakaya hitap eden yerler ise Özlüce ve eski Yalova yolundan Demirtaş’a giden bölge. Bursa eski Bursa değil. İnsanlar çağdaş konutlarda oturmak istiyorlar artık. Bunu da hak ediyorlar.
Kentte gözlemlediğiniz en büyük değişiklikler nelerdir?
Bursa, Turgut Özal sonrası değişiklikten payını aldı. Türkiye’nin en büyük 4 kentinden biri oldu. İnsanlardaki yaşam standardı yükseldi. Teknolojik bir gelişim yaşanıyor. İnsanlar daha iyi yerlerden alışveriş yapıyorlar artık, daha iyi ulaşım araçları kullanıyorlar. Bursa da, dünyanın da genel trendinden etkilenmiş oluyor böylece.
Yerli mimarların yanı sıra, yabancı mimarlarla da ortak çalışmalar yürütüyorsunuz, Bursa’ya ne gibi getirileri oluyor bunun?
Pek bilinmiyor ama yabancı mimarları biz getirmedik. Yabancı mimarları Bursa’ya getiren Mustafa Kemal Atatürk’tür. Biz o devirde yoktuk bile. Atatürk o dönemin en ünlü mimarlarından İtalyan Giulio Mongeri’yi, Bursa’da yaptırmak istediği termal otel için görevlendiriyor. ‘Öyle bir yer yap ki, lokasyonu muhteşem olsun, yüzyıllar boyu birinciliği tartışılmasın’ diyor. Atatürk’ün , Mongeri’ye yaptırdığı binayı, aynı kültüre sahip oldukları için, günümüzün bir başka ünlü ve ödüllü İtalyan mimarı Vito Conti’ye göstermek istedik ve gördük ki, hayal edemeyeceğimiz güzellikte bir eser ortaya çıktı. Bursa’ya böyle bir eser kazandırdığımızdan dolayı kıvanç içindeyiz. Ayrıca tamamladığımız projelerin yanı sıra, Libya’da savaştan önce bir iş aldık, şu an da onu bekliyoruz. Bir de körfez ülkeleriyle yakın ilişki içinde olan bir Türk firmasıyla altyapı işimiz var. Fakat ön elemeden geçirdiğimiz projeler bunlar. Rusya ve başka yerlerde olan projelerimiz de devam etmekte.
Yurt içindeki diğer projelerinizden de bahseder misiniz?
Gökçeada Havaalanı, Gökçeada Limanı, Körfez Havaalanı, Balıkesir’e çok büyük üç hastane ve halen devam eden Çorlu Havaalanı bunlardan bazıları…
Sizin bir inşaat mühendisi olarak olmazsa olmazlarınız nelerdir?
İşimiz, bir dansçının dans etmesine benziyor. Uzun yılların deneyiminden dolayı, işimize keyifli ve problemsiz başlarız. İyi bir proje müdürünün işin başında olması ise, olmazsa olmazımızdır.
Kentsel dönüşüm çalışmaları hakkında ne düşünüyorsunuz?
Yeğenim Toronto’da Şehircilik Mimarlığı eğitimi aldı, yani şehir kuruyor. Bir ay önce ziyaretime geldi. Dedi ki, ‘bu şehre öyle bir kötülük yapmışlar ki, bu kötülüğü yüzyıllar boyu yok edemezler.’ Bursa’nın ortasındaki o binaları kastediyor. O binaları yapan bir vizyon, bir şehri çağın ötesine taşıyamaz. Bursa’da kentsel dönüşüm adına ne yapılırsa yapılsın, o çirkinliği yok edemez. Onları yok edemedikten sonra şehri dönüştürseniz ne olur. O binaların yıkılıp, şehrin eski haline dönmesi taraftarıyım, ekonomik olarak mümkün olmadığını bilmeme rağmen.
Bursa’da mimari anlamda neler olmalı?
Eski Osmanlı mimarisine dönüş yapılmalı. Bursa eski bir Osmanlı şehri yapılmalı. Fakat bu yol kenarlarına tabela dikmekle olmaz. Şehrin genel kültürü bu düzeyde olmalı. Şehrin genel yapısı üç beş tane suyla da ortaya çıkmıyor. Eski şehir merkezleri dediğimiz, Tophane ve Muradiye gibi bölgeleri önemsemek gerekiyor. Mesela, Stadyum’dan başlayıp, Çekirge Caddesi’ne giden yolu düşünün. Beverly Hills’ın en meşhur caddesi Wilshire bulvarıdır, orada böyle bir güzellik yok ama insanlar orayı dünyaya tanıtmışlar. Bursa da, sanki bir şairin şiiri gibi Uludağ’ın yamaçlarına yayılmış durumda. Bu güzelliğe yakışır, eskiye dönük o muhteşem evleri yaşatmak. Fakat gelip de, hançer gibi binalar dikerseniz olmaz.
Eğer doğru bir kentsel dönüşüm uygulanırsa, Bursa nasıl bir şehir olur?
Başarı için bilgi gerekli. Dünyadaki en iyi mimarlardan bir konsey oluşturulabilir. Bu mesleğin en iyisi Afrika’daysa onunla da çalışılmalı. Bursa iyi mimarların eline bırakılmalı. Şehrin yapılanması ve dönüşüme geçmesi için buna ihtiyacımız var. Politikacıların kulvarı ayrı. Bilgiyle donanımlı insanlarla yolda yürürseniz daha güzel hedeflere ulaşırsınız. Bilgi pazarda satılmıyor, lafla da olmuyor.
Kentsel dönüşüm sürecinde kamu ve özel sektör birlikteliği nasıl sağlanabilir?
Kamunun öncülük yapması gerekiyor. Bu sayede özel sektör de, kamunun tespit ettiği vizyon yörüngesinde yerini almalı. O yörüngeyi de kamu belirlemeli. Şehrin Valiliği, Belediyesi, Odaları, Mühendisleri, Mimarları, hepsinin ortak kararıyla, belirlenen o yörüngede her biri yerini alabilmeli.
Biraz da kişisel konulara değinelim. Yapmayı hayal edip de, gerçekleştiremediğiniz bir projeniz var mı?
Arjantili şair Jorge Luis Borges, bir şiirinde diyor ki,
Yeniden yaşayabilseydim eğer,
Yalın ayak yürümeye başlardım, ilkbaharla birlikte, ta ki sonbahar gelene kadar.
Eğer önümde bir hayatım daha olsaydı ama artık, 85 yaşındayım ve biliyorum ki ölüyorum.
Ben de, daha özgür bir yaşam istiyorum. Dünyada, hayal edip de göremediğim bazı yerler var, o yerlere gidip, dolaşmak istiyorum. İş hayatım, kurumsal yapısında devam ediyor zaten.
Siz yüksek inşaat mühendisisiniz. Eşiniz de mimar. Beraber yürüttüğünüz projeleriniz oldu mu? Beraber çalışırken herhangi bir zorlukla karşılaştınız mı?
Eskiden vardı. Şimdi daha çok çocuklara zaman ayırıyor. Mimarlığı bir hobi olarak görüyor, çok özel işlerinde kullanıyor. Birlikte projeler yaptığımız dönemlerde de herhangi bir zorluk yaşamadık. Çünkü bizim kendi bünyemizdeki projeleri yapıyorduk.
Birlikte çalıştığınız insanlardan ne beklersiniz?
Olmazsa olmazım, bir kere söylediğim bir işin yapılmasıdır. Eğer ikinci kez söylüyorsam, ya ben de, ya da onlarda bir problem var demektir.
Yeni mezun inşaat mühendislerine önerileriniz nelerdir?
Mesleklerinin dışında her zaman için büyük düşünmelerini öneriyorum. Unutmasınlar ki, herkes onlar gibi bir yerden başladı. Kendi işlerini yapsınlar. Cesaret, başarının yüzde 90’ıdır, yüzde 10 kendiliğinden gelir. Özeti şu, onlar istediği müddetçe Tanrı onlara her şeyi vermeye hazırdır.