Sektörel Buluşma : Hamur değil harç karıyorlar
Konut ve Yapı Gazetesi, inşaat sektörünün kadın aktörlerini bir araya getirdi.
GÜNDEM
19.03.2012, 00:48 19.03.2012, 00:48
Sektörel Buluşma'nın bu ayki konuklarını 8 Mart Dünya Kadınlar Günü'nden ilham alarak belirledik. İnşaat sektörünün kadın aktörleri, sorunlarını, çözüm önerilerini Konut ve Yapı Gazetesi'ne anlattılar.
İnşaat sektörü erkek egemenliğinin ağırlıkta olduğu bir alan. Müteahhit, mühendis, sahada çalışan işçi ezici bir çoğunlukla erkek. Ancak bu sektörün son yıllarda sayıları hızla artan yeni oyuncuları var. Kadınlar.
Biz de Konut ve Yapı Gazetesi olarak 8 Mart Dünya Kadınlar Günü'nü de fırsat bilerek bu ayki Sektörel Buluşma'da onları konuk ettik. Kadın inşaatçılar, kadın olmalarından dolayı yaşadıkları sorunları, sektörün geleceğini ve çözüm önerilerini çok samimi geçen bir sohbette şen kahkahalar eşliğinde anlattılar.
-KONUT VE YAPI: İnşaat sektöründe bayan olmanın zorlukları neler?
Aydemer İnşaat Firması Sahibi Şükran Müngen Koçak;İnşaat sektöründe bir bayan olarak çok zorluklar yaşadım. İlk etapta tüm sektöre genellememek lazım ama bayanları kandırmaya çalışıyorlar. Karşınızdaki kişinin ağzından çıkan lafın doğru olacağına inanıyorsunuz. Bu sektörde çok insan eğittim. Kaba ve argo deyimler kullanılmaz oldu. Bir bayan olarak yanlış yapmamaya, dürüst çalışmaya bakıyorum.
Sektöre yeni adım atacak bayanlara da çok dikkatli olmalarını öneriyorum. Siz kendinize güveniyorsanız, işinize de sahipseniz, son detayına kadar takip ediyorsanız tamam. Ne mimarım ne inşaat mühendisiyim. Fakat mimardan inşaat mühendisinden daha çok detaylara inip onların hepsini ezberlemiş durumdayım. Böyle olmak lazım. Egemenliğin erkeklerde olduğu bu sektörde bayanların uyanık olmaları lazım. Biz bayanlar birbirimizi destekleyelim. Hakikaten doğru düzgün işler yaptığımıza inanıyorum. Bayanlarla birlikte ‘Yola devam’ diyorum.
MÜKEMMELLİYETÇİLİKLERİ BAYANLARI ÖNE ÇIKARIYOR
KONUT VE YAPI: İnşaat sektöründe bir erkeğin bakış açısı ile bir bayanın bakış açısı arasında fark var mı? Sektörde karşılaştığınız sorunlar nelerdir?
-Bursa Mühendis ve Mimar İşadamları Derneği (BUMİAD) Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı ve Burtek Yapı Denetim Ltd. Şti. Sahibi Filiz Güzel Şen;
Bayanlar olarak daha detaycı, daha titiz ve daha estetik yaklaşımımızla inşaat sektörüne ciddi anlamda katkı koyduğumuzu düşünüyorum. Bayanın yaklaşımı, olaya daha insani anlamda bakması, daha insancıl yaklaşımı, detaylara önem vermesi işin özellikle kalitesini ve çıtasını yükselten etkenler. Bayanların zekasının, azminin, hırsının da bunda çok büyük önemi var.
Bunlar mükemmelliyeti, başarıyı getiren önemli etkenler olduğunu düşünüyorum. ‘İnşaat sektöründe bayan olmak zor demek’ bence çok doğru değil. Eğer fedakarlık yaptığınızda ve karşı tarafla iletişimi doğru kurduğunuzda, o zorluğu bir şekilde aşıyorsunuz. Doğru; inşaat sektörü erkek egemen kabul edilen bir sektör. Ve özellikle şantiye sahası erkek işi olarak görülmekte. Ancak siz bu iletişimi doğru kurduğunuzda bilgi ve tecrübenizi işinize aktardığınızda o ön yargıları da yıkıyorsunuz zaten.
İNŞAATTA KADIN ÖRGÜTLENMESİ ÇIKABİLİR
KONUT VE YAPI: İnşaat sektöründe bir kadın örgütlenmesi göremiyoruz. Sizce böyle bir örgütlenmeye gerek var mı? Örgütlenmeye çalışıldı da ses mi duyurulamadı?
- İnşaat Müteahhitleri Sanayicileri ve İşadamları Derneği (İMSİAD) Yönetim Kurulu Üyesi ve EPSA Yönetim Kurulu Başkanı Nurcan Özdemir;
Sadece inşaat sektöründe kadın örgütlenmesi yok, evet. Burada bir araya gelirken bile ‘inşaat sektöründe hangi bayanlar var?’ diye düşündük. Öyle değil mi? Çok az kişi varız şu anda. Bu örgütlenmeyi nasıl başarırız? Bu sektördeki bayan sayısıçok az. Önce bu sayıyı artırmamız lazım. Çok az derken seramikçileri, kalebodurcuları, mimar ve mühendisleri, kısacası inşaat sektörünün her biriminden kadınlar bir araya geldiğinde bu sayı küçümsenemez.
Aslında ‘Sektörel Buluşma’ ile siz bir ilki yaptınız. Bayanları ilk siz bir araya getirdiniz. Buradan sonra farklışeyler düşünmeye başlayacağız. Kadınların farkı var bir kere. Kadınlar 4-5 işi bir arada götürebiliyor. Erkeklerin böyle bir özelliği yok. Ben çocuğun okulunu, evdeki kadını, ev işini, 2 tane fabrikayı, çoğunda aktif görevim olan SİAD’ları, bunların hepsini bir arada götürebiliyorum.
Erkekler bu gün ne iş yapacaklarsa o işe odaklı oluyorlar. Bu konuda bir araştırma yapılmış; 4-5 işi bir arada götürmek sadece kadınlarda olan bir özellikmiş. Benim kardeşim der ki; ‘İki telefonda konuşup bir de bana bağıran sadece ablamı tanıyorum.’ (Kahkahalar ) Eşim Özden Özdemir üretim kısmında, ben tamamen pazarlama, satış, finans bölümündeyim. İş bölümü yaptıktan sonra gerçekten eşle çalışmak güzel. Zaten bizim başarımızın en önemli sebeplerinden biri de eşlerimizin destek olması.
BÜYÜKŞEHİRBELEDİYE MECLİSİ’NDE İKİ BAYANIZ
KONUT VE YAPI: Bir meclis üyesi gözüyle siz neler söyleyebilirsiniz Aylin Hanım,
-Büyükşehir Belediyesi Meclis Üyesi -Gönül Mimarlık /Mimar Aylin Uyar;
Gerçekten sektördeki başarılı hanımları görmek heyecan verici. ‘Sorunu sorun olarak görmek sorunun kendisidir’ demiş 1920’li yıllarda Türk Mutasavvıfı Kenan Büyükaksoy. O anlamda mimar olup sektöre bir yerden başladığımda gerçekten ‘Bayan olarak benim önümde bir engel var mıdır? Yok mudur?’ diye bir düşüncem olmadığı için belki de şu anda Büyükşehir Belediye Meclisi’nde bayan olarak iki kişi temsilciyiz.
Koskoca 2,5 - 3 milyon nüfuslu bir Bursa’nın, en önemli kararlarının verildiği Meclis’te 2 bayanız. Ben bir bayanım bir yere gelebilir miyim? Gelemez miyim? diye düşüncelerim olmadı gerçekten. Mesleğimi de çok seviyorum. Ben de şantiyede, dağlarda, tepelerde ustalarla gün geçirdim. Onlarla peynir- ekmek yedim. Dolayısıyla başarılı olmak için bu mesleği sevmek lazım.
KENTSEL DÖNÜŞÜMÜN EN GÜZEL VE EN KÖTÜ ÖRNEĞİ BİR ARADA
- KONUT VE YAPI: Kentimizi tekstilden sonra kongre ve turizm merkezi yapacak Merinos’taki kentsel dönüşümde GİNTAŞ’ın imzası var. Bursa’daki kentsel dönüşüm projeleri hakkında neler söyleyeceksiniz?
- GİNTAŞ Yönetim Kurulu Üyesi Çevre Mühendisi Elif Doğru Kumaru;
Bursa ilginç bir şehir oldu. Türkiye’de kentsel dönüşümün en güzel ve en kötü iki örneği bir arada Bursa’da. Merinos, kentsel dönüşümün en güzel örneğidir. Ama bir Doğanbey Projesi , Türkiye’nin en kötü kentsel dönüşüm örneğidir.
Ben Bursa’ya kentsel dönüşüm anlamında baktığımda, bu deneyimlerden sonra daha iyisine yol alacağımıza inanıyorum. Hatta geçenlerde gazetelerin manşetinde geçmiş TOKİ başkanlarından birinin de bir itirafı vardı diye hatırlıyorum; ‘Doğanbey’de büyük bir hata yaptık’ diye. Bursalı olarak gidip orda oturma eylemi yapmadığım için en başta ben kendimi suçluyorum. Biz de sebep olduk, göz yumduk, sesimizi çıkarmadık. Bundan sonrası için bu deneyimlerden sonrası çok daha güzel olacak bence ama Bursa Büyükşehir Belediyesi’nin burada öncelik ya da öncülük etmesi gerekiyor.
Geçen ay gerçekleştirdiğiniz ilk Sektörel Buluşma’nın sonuçlarını gazetenizden okudum. Orada da denildiği gibi bu işi TOKİ’ye değil de ya Bursalılar’a ya da hakikaten bu sektörde artık projeleriyle belirli bir kaliteyi oturtturmuş firmalara vermeleri çok daha doğru olur. İnşaat sektöründe bu kaliteyi yakalamak da çok zor.
Sektörün en önemli maddesi olan ve bu yıl başından itibaren uygulamaya konan ‘ustalık belgesi ve sertifika zorunluluğu’ maalesef şu anda yine paraya dönüştürülmüş durumda. Yani kimse oturup da eğitim alıp, ustasını, kalfasını bu anlamda sertifikalandırıp inşaat sektörüne kazandırmayı, benim gözlemlediğim kadarıyla düşünmüyor. Zaten 2015’e kadar uzatıldığı için süre tekrardan herkeste ‘ oh’ diye bir nefes çekildi.
TOKİ, ARSA ORGANİZE ETSİN MİMARİYE KARIŞMASIN
KONUT VE YAPI: Sektörde çalışanların eğitimleri ilgili soruyu da Nermin Hanım'a yöneltelim...
-Burçin İnşaat Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Mimar Nermin Şahin;
Aslında bir sınav olmalı. Önce en az bir yıl eğitimden geçmeli inşaat sektöründe çalışanlar. Yaptığımız iş insan hayatını ilgilendiriyor. Binaların içine insanlar giriyor. Depremi gördük hep beraber yaşadık.
Örneğin her gelen demirciyi ben önce şantiyemde eğitiyorum. Bir ayda gösterdiğimiz şekilde, projeye uygun şartlarda demir bağlamayıöğrenemediği takdirde ‘güle güle’ diyoruz. Çünkü insanlar canlarını size teslim ediyorlar. Oturdukları konutlarda sizin yaptığınız işten emin olmak zorundalar. Onun için sektörde ustalar, özellikle de demirciler en az bir yıllık bir eğitimden geçirilmeli.
Ne şantiye şefleri, tam şantiye şefliğini yapıyor. Ne yazık ki hala yapılan inşaatlar istediğimiz standartlarda, düzeyde değil. Kalite yüksek olsun diye mücadele veriyoruz ama ustalar ne yazık ki eğitimsiz. Onlara birer diploma vermek zorundayız. Ama uygulamalı eğitim yapacak alan yok. Bir ustanın belgesi varsa, sorumluluğu da vardır. Kentsel dönüşümle ilgili de görüşlerimi paylaşayım. Arazi dönüşümünü TOKİ halledebilir.
Ya da belediyeler şuyulandırma kanalıyla halledebilir. Ya da TOKİ vatandaşla müteahhidi, yatırımcıyı bir araya getirip, karşılaştırıp, bırakabilir. İnşaat alanını belirler. Ama mimari yine özel yapımcı firmaya kalır. Standart bir kooperatif evi gibi de olmaz. Ya da kooperatif binası gibi bir bina olmaz. Yani bence TOKİ’nin kentte görevi var; Vatandaşın arsasını organize edip, imar planını ayarlayıp, vatandaşı ve yatırımcıyı karşı karşıya getirip, pazarlığı bitirttirmek.
İNŞAAT MESLEK LİSESİNE İHTİYAÇ VAR
-KONUT VE YAPI: Bayanlar bu konuda daha titiz öyle değil mi?
-Beyaz Çatı İnşaat Firması Sahibi Melahat Yarıcı;
Tekstil üzerine meslek lisesi varsa inşaat üzerine niye yok? Kesinlikle boya, demir bağlama, fayans döşeme gibi derslerin verildiği bir inşaat meslek lisesine ihtiyaç var. En azından üniversiteye devam etmeyen ustalarla ilgili. 40 yaşından sonra vereceğiniz 3 - 5 günlük kurslar bence yeterli değil.
Onun haricinde sektörde kesinlikle bir bayan gözü olmalı. Benim dairelerime giren herkes dedi ki; ‘Burayı bir bayan yapmış’. Detaylara ufak tefek şeylere dikkat ederek ben bunu söyletebildim. Herkes inşaat yapıyor; Parası bol olan, ‘Ben mühendisim, mimarım’ diyenler benim yanımda da inşaat yapıyorlar. Ama ben onlardan daha iyi, daha kaliteli yapıyorum, benim bakış açım daha farklı. Ne olduğunuz, ne iş yaptığınızdan ziyade; Bir şeye nasıl bakıyorsunuz? Ben ‘Bu işi ömrümün sonuna kadar yapacağım’ diyerek bakıyorum ve ömrümün sonuna kadar da yapacağım bir işte de hata yapmak istemiyorum.
DOĞANBEY’DE KULLANICI DA MEMNUN
DEĞİLSE MEMNUN EDİLMEK İSTENEN KİM?
- KONUT VE YAPI: Doğanbey ve kentsel dönüşüm konusunda çalışmalarınız olduğunu biliyoruz. Bu konuda neler aktarabilirsiniz bize?
-Uludağ Üniversitesi Mühendislik Mimarlık Fakültesi Mimarlık Bölümü Araştırma Görevlisi Miray Gür;
Kentsel dönüşüm dendiği zaman öncelikle aklımıza TOKİ ve belediye geliyor. Kimse orada yaşayacak olan insanları düşünmüyor. Yani bir anda kentsel dönüşüm ile birlikte oradaki kullanıcının da dönüşeceği düşünülüyor. Ben Doğanbey ile ilgili doktora tezi yapıyorum şu anda ve oradaki insanlarla görüşüyorum. O bölgede gezmek zaten problem ama gezebildiğim kadar gezmeye çalıştım.
Kullanıcı memnun değil, kullanıcı memnun değilse burada memnun edilmek istenilen acaba kim? diye düşünüyorum. Belki de o kullanıcının yerlerinden edinmek istendiğini düşünüyorum. Oradaki insanların yaşam biçimi yeni yerde, yeni yapılan kapalı konut sitesine benzetilen TOKİ’de oturmaya uygun değil.
Her şeyin rant adına yapıldığını düşünüyorum. O projeyi hangi mimar çizdi gerçekten merak ediyorum. Yoğunluğu ve bulunduğu konum bakımından Türkiye’de tek olan Doğanbey, kent dokusuyla çelişen ölçeği ve kentin pek çok noktasından görülen baskın siluetiyle kentsel dönüşümün fiziksel boyutu açısından da problemlidir. Böylece bu uygulama hem sosyal hem ekonomik hem de fiziksel boyutlarıyla araştırılması gereken bir alan haline gelmiştir. Bunu ben de araştıracağım ve ortaya koyacağım.
KENTSEL DÖNÜŞÜM İLE İNSANLARI YAŞARKEN ÖLDÜRMEYELİM
KONUT VE YAPI: Kentsel dönüşüm konusunda akademisyen görüşünü de Nilüfer Hanım'dan alalım...
-Uludağ Üniversitesi Mühendislik Mimarlık Fakültesi Mimarlık Bölüm Ana Bilim Dalı Başkanı Nilüfer Akıncıtürk;
Ben sizleri, her sektördeki arkadaşlarımı derslere de davet etmek istiyorum. Yalıtım sektörü, uygulama sektörü vs. Bu neye dayanacak; Eğitim. Eğitim, altyapı olmadan ve kent bütününde bütüncül düşünülmeden kentsel dönüşümde hata yaparız. Dünyanın bütün şehirleri korunuyor. Biz Bursa’yı koruyamadık. Bursa’yı bozduk. Bunun geri dönüşüçok zor. Oradaki insanlarla konuştuğunuz zaman; ‘Ben iki dairemin teke inmesine razıyım. Bir dairem gitsin ama burası bir kat eksik olsun’ diyebiliyor. Onlar onun bilincindeler. Maalesef ki biz bu bilinçte değiliz.
Doğanbey’de yaşanmaya başladığı zaman ne altyapı ne trafik bunu kaldıramaz diye düşünüyorum. Başlı başına bir olay. Yenileri en azından bu şekilde olmasın. Bu da bilimsel araştırmayla insan odaklı olsun. İnsanları mutsuz etmek, yapılarımızın içinde yaşarken öldürmek bizlerin hakkı değil.
Bu sektörde bir kere buna çok dikkat edeceğiz. Eğitime bağlarsak, eğitim Türkiye’nin bir eksiği, sorunu. Yine yurt dışında ilkokul 1’de okuyan bir çocuk ‘ben hukuk okuyacağım’ hatta ‘deniz hukuku okuyacağım’ diyebiliyor. Biz lise sonda Ağustos’un 1’in de bile ne yazacağını, ne okuyacağını bilmeyen öğrencilerle karşı karşıyayız. Bizim en büyük eksiğimiz bu. Kararlı olunmalı bir kere; EĞİTİM. O zaman biz ara eleman, kalifiye eleman, lisans, ön lisans sorunlarını aşarız. 4+4+4 yapacaklar şimdi. Belki ilk 4’ten sonra, ‘Öğrencinin eğilimi nedir?, Ne konuda başarılıdır?’ Bunu araştırıp, bunu bir yerlere oturtup, öbür 4+4’ü, o son 12. yılına kadar inşaat sektörü veya mimar, iç mimar, o eğitimin bir bölümünü alan ön lisans mezunu dediğimiz kişiler bu sektöre dağılırlarsa zaten bizim sorunumuz kalmayacak diye düşünüyorum.
‘Gecekonduları inşallah aramayız bir gün’ diyorum. Niye? Bu kadar göçe izin veren bu kadar kaçak yapılaşmaya izin veren bir kentte geri dönüp onları yıkıp yerine kuleler dikmekle kent kurtarılmaz. Bir gün ovayı göremeyebiliriz. Yeşili zaten kaybettik. Bence kenti koruyup oraları temizleyip, bütün olarak bir projelendirme sürecine girmek, kısa, orta ve uzun vadede TOKİ’nin de gücünden yararlanıp ama yerel gücü de asla unutmamak gerekir. Çünkü Bursa’da çok güçlü bir inşaat sektörü var diye düşünüyorum.
KADINLARIN YARATILIŞI NEDENİYLE OLAYLARA BAKIŞI BİRAZ DAHA NET
KONUT VE YAPI:Eşinizi kaybettiğinizde 25 yaşındaydınız. İki küçük çocuğunuz ve 50 çalışan ile bugünlere geldiniz. Senelerdir bu sektörün içindesiniz sizin değerlendirmelerinizi alabilir miyiz?
-BUGİAD Kadın Girişimciler Komisyonu Üyesi ve Çağdaş Bölme Yönetim Kurulu Başkanı Sevgi Demir:
- Biz sektörel olarak yapı malzemeleri üretiyoruz. Ama her geçen gün değişen bir müşteri kitlesine sahibiz. Ben kendimden örnek veriyorum; herhangi bir stok vs. yapma şansına sahip değilsiniz.
İlk önce anlatacaksınız yani her ürün sizin ürününüzle kıyaslanabiliyor. Bunun bir takım zorlukları vs. var ama siz işinizi doğru ve bildiğiniz yöntemle yaptığınızda aşamayacağınız hiçbir şey yok. Çalışma hayatında kadın ya da erkek ben bunu asla ayrıştırmak istemiyorum. Biz kadınların yaratılışımız nedeniyle olaylara bakışımız biraz daha net. Herkesi kendimiz gibi görüyoruz.
İşinizi doğru yaptığınız sürece sallantılar olabilir ama başarma isteğiniz olduğu sürece bayan da olsanız yıkılmıyorsunuz. ‘Ben bu işi yapabilirim ve başarabilirim’ yani sonuçta bir takım zorluklardan dersler almayı, krizler döneminde mücadele etmeyi bayanlar daha fazla başarıyorlar.
SEKTÖRDE ÇALIŞAN ERKEKLERDEN 1-0 ÖNDEYİZ
KONUT VE YAPI:2011 yılı mayıs ayında izolasyon ve inşaat yapım işlerinde faaliyet göstermek üzere sektöre adım atan yeni girişimci olarak siz neler söyleyeceksiniz?
-İZOMAY İnşaat İzolasyon Firması ortaklarından Fatma Çalışkan;
- Hiç korkmasınlar bayanın yapamayacağı hiçbir iş yok aslında titiz ise işini biliyorsa, doğru noktalarda kontrol yapabiliyorsa yapılamayacak bir şey değil. Herkesin inşaat sektörüne girmesini ben öneriyorum. Hiç korkmasınlar. Aslında aynı sektörde çalışan erkeklerden 1-0 öndeyiz diye düşünüyorum. Yani erkeklerden öndeyiz.
ABLA-KARDEŞ OLMANIN DIŞINDA İKİ ORTAĞIZ
-KONUT VE YAPI: Sabahat Hanım, ya ablayla çalışmanın avantajları veya dezavantajları nelerdir?
- Beyaz Çatı İnşaat Genel Müdür Yardımcısı Sabahat Yarıcı;
- Ablamla çalışıyorum ancak her konuda fikrimi beyan ederim. Bu ablam da olsa başkası da olsa farketmiyor. Yanlış bulduğum bir şeyi uyarırım veya söylerim veya eleştiririm. Aynı şeyi o da bana yapar. Yani abla -kardeş olmanın dışında, biz iki ortağız. Her zaman böyle davranmamız gerekir profesyonel olarak. Yoksa o bana kardeşim diye bir şey söylememesi, benim de ona ablam diye bir şey söylememem mümkün değil.
ÇOCUKLARI SOKAĞA DÖKECEK PROJELER YAPMAK LAZIM
KONUT VE YAPI: İnşaat sektöründe teknolojinin yerine gelecek olursak...
-Öm-El Mühendislik Şirket Müdürü Elektronik Mühendisi Zerrin Özgüle
-Ev otomasyonları yapan bir firma olarak teknolojiyle inşaatı buluşturmanın güzelliklerinden biraz bahsedeceğim. Bunları yaparken aynı zamanda doğayı da hiçbir zaman unutmayıp, artık çocukları da sokağa dökmenin yollarını arayan projeler yapılması gerektiğini düşünüyorum.
Her ne kadar çok yoğun bir inşaat sektörünün içinde olmasam da böyle hayallerim var. Yani bir salıncak, bir kaydırak gibi basit çaplı küçücük bir bölgede ayarlanmış yerler değil de her türlü eğlenceyi yapabilecekleri ve onları cazip duruma sokabilecek çocuk alanları. Bayanların hem organizasyon yetenekleri, hem o zarif düşünceleri bence inşaat sektörü için erkeklere göre çok daha büyük avantajlar kapsıyor. Dolayısıyla bu konuda çalışılması güzel olur.
İNŞAAT SEKTÖRÜNDE YÜKSEK ÖKÇELERE YÜZDE YÜZ İHTİYAÇ VAR
KONUT VE YAPI: Son söz olarak Elif Doğru Kumaru;
-Arkadaşlar dernek kuruyor muyuz? (Kahkahalar) Ben açıkçası sosyal hayatımı çok iyi destekleyemediğimin farkındayım. Mesela Bursa’da İMSİAD ve BUMİAD gibi iki tane Bursalı inşaat müteahhit, mühendis ve mimar derneği var. Onların içerisinde ya mutlaka kadın kolunu oluşturalım ya da kendi özel derneğimizi kuralım. Ben bu toplantıda çok olumlu ve net kararlar çıktığını düşünüyorum.
Bir tanesi inşaat sektöründe hem yüksek ökçelere, hem eğitime yüzde yüz ihtiyaç olduğu ve bunun da en azından bireysel anlamda çözülmeye çalışıldığı çok net bir sonuç. İkinci bir sonuç çok çarpıcıdır TOKİ belirli bir noktaya kadar en azından hukuksal süreçleri kolaylaştırsın ama gerisini yerel müteahhide bıraksın ya da özel sektöre bıraksın. Bu da çok net bir sonuç.
Bizim toplantımızın başarısı da bu arkadaşlarım. 3. bir sonuç anladığım kadarıyla her bir dernekte şu an kadın kolları diye özel bir girişimci kol oluşturulacak, ben bu konuda desteğe ve de yönlendirmeye ihtiyaç olduğunu düşünüyorum. Eğer ki ahlaki bir çocuk yetiştirirsek ilerde aldığı eğitimle projelere bunu otomatikman yansıtıyor. O yüzden hem işveren hem anne olarak biz iki kere daha sorumluyuz. Bu da bence önemli bir sonuç. Ben toplantıdan kendi payıma çok şey çıkardım. Tekrar teşekkür ederiz.
Yorum yapabilmek için lütfen üye girişi yapınız!