Cephe Tasarımı
İç ve dış mekanı birbirinden ayıran bölmeler bütününü cephe olarak adlandırıyoruz. Buna koruyucu kabuk da diyebiliriz. Kabukta bırakılan boşluklar öncelikle iç mekanı havalandırma ve gün ışığından yararlanma gibi temel ihtiyaçlara hizmet eder. Günümüzde temel ihtiyaçların yanı sıra estetik kaygılar ve fizibilite sonucu, yapılar ve cephe tasarımları da çeşitlendi.
Konut ve ticari merkez yapılarında sıkça uygulanan saydam cephe tasarımları, cam ve diğer yarı opak yapı malzemelerinin yoğun olarak kullanılmasını içeren modern bir mimari konsepttir. Bu uygulama, tasarımda bir açıklık ve hafiflik duygusu hissettirip estetik açıdan doyurucu gözükür. İç ve dış mekanlar arasında geçirgen görsel bir bağlantı sunar. Bu bağlantı çevredeki şehir ve doğa manzarasından bizi haberdar eder. Sıklıkla zaman geçirdiğimiz mekanlar ve doğa arasında dingin bir mola vermemizi sağlar.
İç mekanda hissedilen ışık-gölge oyunu, güneş ışınlarının açıları ve zamanın geçişi ile birlikte sürekli değişen dinamik bir atmosfer oluşturur. Doğal ışık gün boyunca yapay aydınlatmaya olan ihtiyacı azaltarak canlı bir ortam oluşturup iç mekanı aydınlatır.
Ancak tasarlanan cam giydirme cepheler, enerji ve ısı verimliliği açısından zorluklar da sunabilir. Güneş ışınlarını ve buna bağlı olarak sıcaklığı; direkt ve indirekt olarak içeri alması sebebi ile yaşam alanlarının konforunu zedeleyip, enerji kaybına sebep olur.
Geçmişe oranla günümüzde, küresel ısınmanın da etkisi ile mevsim normallerinin üzerinde sıcaklık değerleriyle mücadele ediyoruz. Giydirme cam cepheli yapıların ofis bölmelerinde çalışırken, imkanımız varsa güneşin hareketine göre gün boyu yerimizi değiştiriyoruz. Yüksek oda sıcaklığını düşürebilmek için mekanik soğutma sistemlerine bağımlılığımızı arttırıyoruz.
Bu gibi olumsuzluklarla karşılaşma ihtimalimizi düşürmek ve enerji kaynaklarımızın tüketimindeki rolümüzü azaltabilmek için; şeffaf yüzeylerde çift kat, üç kat ve low-e (düşük yayım kabiliyeti) kaplama özelliğine sahip camlar tercih edebiliriz. Ek olarak hareketli güneş kırıcıları, gölgelikleri ve panjurları doluluk-boşluk oranlarını dikkate alarak cepheye entegre etmek, iç mekana giren ışık ve ısıyı kontrol edebilmemizi sağlar.
Cephe ve entegre elemanlar arasındaki mesafeyi açıp boşluk oluşturarak çift cidarlı sistem de tasarlayabiliriz., kontrol etmekte zorlandığımız sıcaklık ve gün ışığı değişimlerine, diğer yandan rüzgara ve sese karşı yalıtım sağlayan bu boşluk, sıcak havalarda binanın dış yüzeyini havalandırarak ısınan havanın yükselmesi ile hava sirkülasyonu sağlayarak baca etkisi yarattığı gibi soğuk havalarda da ısı kaybına karşı tampon bölge görevi görerek iç mekan ısıtma sistemlerine olan ihtiyacı azaltacaktır.
Çift cidarlı sistemin uygulamada maliyet artışına sebep olması, uygulanabilirlik açısından zorluğu ve baca etkisiyle bir yangın koridoru oluşturabilme ihtimalini de göz ardı etmemeliyiz. Çift katman uygulama yapılacağı için alan kaybı da söz konusudur. Katmanlı tasarımı benimseyip geliştirebilmek ve doğru uygulama yapabilmek bu sebeple çok önemli.