Belediyecilik ve şehir planlaması
Belediyecilik ve şehir planlaması, modern kentsel yaşamın temel unsurlarını şekillendiren ve refah seviyesi yüksek topluluklar oluşturmayı hedefleyen önemli kavramlardır. Bu iki alan arasındaki ilişki, yerel yönetimlerin ve toplulukların birlikte çalışarak, kentsel mekanları daha adil, şeffaf, katılımcı ve yaşanabilir hale getirme çabasını yansıtmalıdır.
Belediyecilik, yerel yönetimlerin toplumsal ihtiyaçları anlama ve karşılama sorumluluğunu vurgular. Bu çerçevede, kent planlaması, sosyal belediyeciliğin bir parçasıdır, çünkü planlamada yer alan stratejik kararlar, kentte yaşayanların sosyal ihtiyaçlarını karşılamayı amaçlamalıdır.
Yerel Yönetimlerde katılım, sosyal belediyeciliğin temel prensiplerinden biridir. Katılım, kentsel mekanların ihtiyaçlara daha duyarlı ve sürdürülebilir bir şekilde gelişmesini sağlar. Topluluk temsilcileri, adil olmalıdır, belli kesimlere değil eşit dağılım temsiliyetlere açık olmalıdır.
Toplumsal eşitsizliklerin azaltılması adına, kamusal alanların planlanması ve tasarımı, erişilebilirlik, yeşil alanlar ve toplumsal hizmetler gibi unsurları içerecek şekilde düzenlenmelidir.
Yaşadığımız kentler bir yaşama dönüşür, iyi tasarlanmış mekanlar yaşamımızın her anında bizi etkilemektedir. O yüzdendir ki üst ölçekten başlayıp en ince detaylara kadar olan yaşamı biçimlendiren şehir planlarından, mimari tasarımlara kadar olan uzmanlık alanları bir bütün şekilde ele alınması şarttır.
O yüzdendir ki mekanların tasarlanmasında geniş açılardan bugünden geleceğe düşünülerek hareket edilmelidir.
Bursa, nüfus bakımından Türkiye’nin 4'üncü büyük ilidir, kilometrekareye düşen kişi sayısı yoğunluğu 293 kişi ile Türkiye’de 5. sıradadır.
21. yy sonuna doğru Bursa ve çevresinde %10 nispetinde yıllık toplam yağışta azalma olacağı uzmanlarca tespit edilmiştir.
Bize bu sonuçlar şunu net bir şekilde göstermektedir ki gelecek için üretilecek konut ve endüstri yapı seçimleri, gri su atık sistemlerini içeren, güneş panellerinden yararlanarak kendi enerjisini üreten yapıların bugünden düşünülmesi gerektiğidir.
Yapılan tüm belediyecilik uygulamalarının, mekânsal tasarım dinamiklerinin olumsuz iklim koşulları dikkate alınarak kamusal alanların geçirgen yüzeyler şeklinde tasarlanması çok önemlidir.
Kentsel sistemler bir bütündür, bir bütün içerisinde ele alınması gerekir.
Kentli konforu için, yaşanabilir tasarım sürecini geniş kitlelere yaymak temelli çalışmalar önemlidir.
İyi, kaliteli bir yapının, insan yaşamından daha uzun varlığını sürdürdüğü, kentin, yaşamın imgeleri olduğu, hatıraların bir olgusu olduğu düşünüldüğünde mekanların önemi kaçınılmazdır.
Yaşam tasarımları konusunda yerel yönetimler şehircilik ve mimari alanda özenli ve detaylı çalışmalıdır.
Bursa, geçmiş dönemlerden bu yana her zaman dış dünya ile ilişkilerin yoğun olarak yer aldığı ve ekonomik yapının diğer dünya bölgelerindeki değişimlerden yoğun olarak etkilendiği bir yer olmuştur.
Kentin kendi dinamikleri kısa, orta ve uzun vadeli planlama öngörüleri için etkin çözümler üretilmelidir. Bu çok kolay bir süreç değildir, kent yöneticileri, uzmanlar, bilimsel veriler ve kent paydaşları ile birlikte çalışılması gereken bir olgudur. Kullanıcıların uzman görüşlerinden faydalanılarak, bölgenin güçlü olduğu yanlara odaklanması yoluyla, bölgesel düzeyde yenilik kapasitesinin artırılması, büyüme ve refah artışlarının hızlandırılmasını amaçlayan bir politika çerçevesi gerekmektedir.
Bursa bir çok konuda öncü olduğu gibi ekolojik model kentin yapımında da öncü olmalıdır.
Kent yöneticileri, kentlerde doğayla uyumlu tasarımlarla gelecek yaşam alanlarını şimdiden tasarlamak için karar almalıdır.
Bursa vizyoner bir planlama ve yönetim anlayışı beklemektedir.
Planlama önceliklerine dayalı bütüncül aşamalı bir üretim süreci tasarlanmalı bu sürecin katılımcı bir zemin olması sağlanmalıdır, üniversiteler meslek kuruluşları, sivil toplum örgütleri ve meslek odalarını deneyimli olan çok sayıda kişi bu süreçleri gönüllü destek vermeye hazır olduklarını beyan ettiklerinden bu sürece katılmaları ile kurumların desteğiyle bütüncül planlar model oluşturabilecek öneriler geliştirilmelidir.
Sonuç olarak, sosyal belediyecilik ve kent planlaması, kentsel yaşamın kalitesini artırmak, toplulukları güçlendirmek ve sürdürülebilir kentler inşa etmek için birbirine bağlıdır. Bu alanlarda yapılan etkili işbirliği, yaşanabilir, adil ve katılımcı kentlerin oluşturulmasına önemli katkılarda bulunabilir.