‘Doğanbey’ gibi olmasın!
Kentsel dönüşümdeki hatalar şehri tahrip ediyor.
(Konut ve Yapı – ÖZEL) Yüzlerce can alan, binlerce binayı yerle bir eden Van depremi Türkiye'yi acıya boğdu.
Ancak, diğer depremlerin aksine bu kez milat oldu. Kentsel dönüşüm için düğmeye basılırken, ilgili meslek örgütleri ve sektör temsilcileri Doğanbey benzeri bir dönüşüm istemiyor.
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından hazırlanan ve Meclis’te kabul edilmesi beklenen Afet Riski Altındaki Alanların Dönüşümü Yasası ile ilgili görüşlerini açıklayan meslek odaları ve sektör temsilcileri, yerel yöneticilere uyarı ve önerilerde bulundu.
Özellikle Doğanbey Kentsel Dönüşüm Projesi’ni örnek göstererek yerel yönetimlerin yaptığı kentsel dönüşümlerin, kentin silüetini, imar planlarını, imar yönetmeliklerini, imar yasalarını ve kentin ulaşım sistemlerini ciddi şekilde zorlayan bir zoraki uygulama haline geldiğini söyleyen İnşaat Mühendisleri Odası (İMO) Bursa Şube Başkanı Necati Şahin, yakında çıkması beklenen Kentsel Dönüşüm Yasası’nın aceleye getirildiğini savunurken, yerel yönetimlerin de dersine iyi çalışmadığını öne sürdü.
Kentsel Dönüşüm Yasası’nın çok aceleye getirildiğini söyleyen İMO Bursa Şube Başkanı Necati Şahin, şunları kaydetti:
“Çevre ve Şehircilik Bakanımızı TOKİ uygulamalarından da tanıyoruz. Çok hızlı hareket ediyor. Bu hızlı hareket ile de özellikle ciddi yanlışlıklar söz konusu oluyor. Bugün TOKİ uygulamaları, maalesef bir barınma ihtiyacı gibi algılanıyor. Özellikle ulaşım konusu hiç gündeme getirilmeden, sadece dört duvar yapan anlayışıyla, TOKİ yapılaşması anlayışının bırakılması gerekiyor. Kentsel dönüşümler, kentlerin kimliğini ve 100 yıllarını ilgilendireceğinden çok iyi şekilde irdelenmesi gereken ve yanlış yapma lüksü olmayan yapılar olmalıdır.”
Bursa ağır hasta
16 büyükşehir belediyesi içerisinde en hırpalanmış kentin Bursa olduğuna dikkat çekerek Bursa’yı ‘Ağır hasta’ olarak niteleyen Şahin, ‘Buna rağmen Bursa dersine iyi çalışmamıştır. Bursa’da yerel yöneticilerimizin çoğunun kent yapıları ile yüzleşmekten çekindiklerini ve sorumluluk almadıklarını gözlemliyoruz” diye konuştu.
Ağır hasta olan Bursa’nın öncelikle tahlillerinin yapılıp, envanterinin çıkarılarak teşhisinin konmasını, ardından da tedavi yönteminin belirlenmesi gerektiğini söyleyen Şahin, şöyle devam etti:
“Yasanın çıkması yeterli değil. Bunun altyapısı hazırlanmalı. Bugün Bursa’da hala binaların kimliği yok. Kaç tane binamız var? Ne kadarı kaçak? Ne kadarı ruhsatlı? Hiçbiri belli değil. Şu anda büyükşehir veya ilçe belediyelerimizin yaptığı gibi sadece ‘şu yolun altını, bu yolun üstünü’ Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na kentsel dönüşüm yapılacak yerler olarak lanse ederseniz, demek ki o zaman dersinize çalışmamışsınız demektir. Önce dersinize çalışacaksınız, önce ne olduğunu bileceksiniz. Şu anda biz kentsel dönüşüm yasasına bakarken aynı zamanda Bursa’da kaçak yapılaşma devam ediyor, bu durumu da anlamakta zorlanıyoruz.”
Doğum doğal olmalı
“Kentsel dönüşümde doğal bir doğum olmalıdır” diye konuşan Necati Şahin, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Yapılacak şeylerin en başında mevcut durumumuzun tespiti çok önemli. Nilüfer’de bölge bazında değil bina bazında risk söz konusu. Öncelikle bu riskli binaların acilen çürük diş gibi çekilmesi gerekiyor. Yıldırım’da ise kaçak yapılar zaten imar yasası gereği bina olarak kabul edilemeyeceği için kentsel dönüşüm yapmak suretiyle tasfiyeye gidilmelidir. Yıldırım’da ruhsatlı olup da yıkılması gereken bina oranı yüzde 14. Osmangazi’de ise henüz bir envanter çalışması yapılmamakla birlikte envanter çalışması yapılması için girişimler başlatılmıştır. Bursa’da kentsel dönüşüme en çöküntü alanlardan, özellikle Yıldırım ve Osmangazi gibi kaçak yapılaşmanın yoğun olduğu bölgelerden başlanmalı.”
Özellikle kentsel dönüşümde mutlaka kooperatifleşmenin de kullanılması gerektiğini kaydeden Başkan Şahin, “Çünkü kooperatifleşmede sosyal bir doku vardır. Kooperatifleşmede insanların komşularını seçme hakkı vardır. Özellikle TOKİ uygulamalarında sizin komşu seçme hakkınız yok. En önemli olaylardan birisi de özellikle sosyal dokunun ele alınıp aynı zamanda bu sosyal dokuda da insanların hür iradeleriyle beraber yaşayacağı insanları seçme hakkı verilmesidir” dedi.
‘Uludağ’ın eteğinde mükemmel yerleşkeler yaratılabilir’
“Bursa Türkiye’deki birçok kentten daha şanslı durumda. Çünkü tarihi dokusunu tümüyle yitirmiş değil. Bu dokuyu korumak, yapılaşmayı o dokuya uyumlu olarak planlamak, Uludağ eteklerindeki peyzaj silüetini koruyan bir planlama ile çalışmaları yürütmek lazım. Ovanın mutlaka korunması lazım. Öncelikle kaçak yapıların yoğun olduğu bölgelerde başlayacak olan dönüşüm ile yüksek apartmanlar dikilmemeli. Tek katlı iki katlı yapılaşmayla ile Uludağ’ın eteğinde çok mükemmel yerleşkeler yaratılabilir. Böylece kentle Uludağ arasındaki ilişki bozulmadan bir kentsel dönüşüm sağlanabilir. Onun dışında Bursa’nın başka bölgelerinde kentsel dönüşüm olabileceği kanısında değilim. Eğer olursa TOKİ’nin yaratmış olduğu ve herkesin eleştirdiği duruma düşülür ki Doğanbey Konutları gibi Bursa’ya çok büyük bir kötülük anlamına gelir.”
“Önce plan bütünlüğü şart”
“Yaklaşık 10 yıldır Türkiye’nin gündeminde olan ‘Kentsel Dönüşüm’ alanında yapılan projeler ne yazık ki Mimarlar Odası’nın istediği düzeyde olmadı. Şu anda geçerli olan ‘Hemen yıkalım, yeni yapılar yapalım’ mantığı kabul edilemez bir mantık. Öncelikle şu anda yapılması gereken ön önemli şey; yapıların depreme karşı güvenirliliğinin tespiti. Bu tespiti yapmadan dönüşümün nerede yapılacağını tespit etmek doğru değil. Riskin en fazla olduğu, ama dönüşümün en kolay yapılabileceği alanlar seçilmelidir. Bu da ancak bilimsel verilerle yapılabilir. Mimarlar Odası, Şehir Plancıları Odası, İnşaat Mühendisleri Odası, Jeoloji Mühendisleri Odası gibi meslek odaları aktif olarak süreçte yer almalıdır. Dönüşüme Yıldırım’dan başlanması doğru ve yerinde olur. İş uygulama aşamasına geldiğinde ise Bursalı müteahhitler ihtiyacı karşılayamayabilir. Bu nedenle eleştiriyoruz ama kentsel dönüşümde TOKİ olmalı. Ama mantığını değiştirmeli. ‘İnsanlara bu kadar daire çıkaracağım’ kaygısından uzak, mimarlık ve şehircilik kurallarına uygun, yaşanılır, o kente katkı sağlayan bir mimari düzen içerisinde hareket etmesi lazım. Proje konusuna ise kesinlikle karışmamalı.”
“Mülkiyet sorunlu bölgeler önceliğe alınmalı”
“Bursa’da kesinlikle ve acil olarak kentsel dönüşüme ihtiyaç var. Kentsel dönüşüme yakın uygulamalar çok oldu Bursa’da. Doğanbey bir kentsel dönüşümdür. Üzerine yapılan yapı yanlıştır, şehrin silüetini bozmuştur. Kentsel dönüşüm sadece teknik bir konu ve mülkiyetin çözümlenmesi değildir. Kentsel dönüşümde sosyal dengenin de sağlanması lazım. Kentsel dönüşüm özellikle hisseli kaçak yapılaşmanın olduğu, depremselliğin direkt etkileyeceği yerlerden başlamalı. ‘Bursa için nereleri?’ derseniz ‘Nereleri değil?’ demek lazım. Ankara Yolu’nun altının tamamı, ova kısmı sıkıntı içerisinde. Şirinevler Mahallesi’nden Karaman’a kadar kentsel dönüşüme ihtiyacı olan bölgeler. Sosyal dokuya uygun, kentin tamamı tahlil edilmeli. Mülkiyet yetkisi çok önemlidir. Mesleğimizi en ilgilendiren kısmı da budur. Mirastan, hisseli satıştan dolayı artık çözümsüz hale gelmiş bir sürü mülkiyet sorunları var. Örneğin Arabayatağı’nda hisseli kaçak yapılaşmanın olduğu yerlerde 18 uygulamaları ile imar parseli üretmeye kalkmışız. Üzerinde kaçak yapılar var bu insanları buradan kaldıramadıktan sonra üzerine parseli nasıl yaparsınız? Mülkiyet sorunlu bölgeler öncelikle alınmalı.
‘Dönüşüm insan odaklı olmalı’
“Doğanbey kentsel dönüşüm projesinde olduğu gibi kent merkezinde yapılan dönüşüm uygulamalarında fiziksel çevrenin değişmesi, sosyal dönüşümün göz ardı edilmesi bir yana kent dokusu ile uyumsuz yapılar yapıldığı görülmektedir. Tüm kentsel dönüşüm uygulamaları için; Kentsel Dönüşüm Kanunu’nun imar mevzuatı ile entegrasyonu sağlanmalıdır. Yapılacak olan projeler insan odaklı olmalı, mekansal dönüşüm yanında, sosyal – ekonomik – kültürel özellikleri de içeren projeler oluşturulmalı, mevcut sosyal dokunun, yeni oluşacak dokuya uyumu için oryantasyon süreci düşünülmelidir. Yapılacak olan projeler kent odaklı olmalı, oluşacak yeni dokunun kent çıkarları ve kent rantı için yüksek yoğunluklu yapılaşma öneren projeler yerine, sosyal alan kullanımlarını destekleyici projeler oluşturulmalıdır. Kentsel Dönüşüm Kavramı planlama bütünlüğü içerisinde, üst ölçekli planlardan başlayarak yer almalı, bütüncül planların stratejilerine uygun, onların işaret ettiği şekilde yönlendirilmelidir.”
İnşaat Yönetim Kurulu Başkanı Adil Gökçadır
“Bursa çok ciddi risk altında, kaybedecek zaman yok. Önce gecekondu dediğimiz kaçak yapılar için mutlak suretle bir organizasyon içine girilmesi lazım. Eğer bir imar uygulaması yapılmadan bu işe girişilirse ‘bir karmaşayı düzelteyim’ derken başka bir karmaşayı yaratırsınız bir daha da ikinci bir şansınız olmaz. Müteahhit başından itibaren işin içinde olmalı. Önce imar planı ve alt yapı, ardından hak sahipleriyle de resmi kurumlar aracılığıyla anlaşma sağlanmalı. Ve kentsel dönüşüm TOKİ ile değil kesinlikle Bursa sermayesi ile yapılmalı. Dışarıdan sermaye sokulmamalı. Bursalı firmalar kentsel dönüşüm işine girerse yaratılabilecek katma değerin hesabını siz yapın. Yeter ki organizasyon doğru yapılsın. Sistem doğru kurulsun.”
Mescioğlu Şirketler Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Namık Ziya Mescioğlu
“Kentsel dönüşümde yeni ve daha yaptırımı olan kanunların yürürlüğe girmesi bizim için çok önemli. Belediyenin dikkati kamulaştırma ve kentsel dönüşüme çevrilmeli. İmar çalışmalarının hızlandırılması hem de iç dinamiklerin bir şekilde hemen devreye girmesi gerekiyor. Dönüşüm kesinlikle halkımızın kültürüne de yansıyacak. Dönüşümle hayat standartları da yükseleceğinden önce insanı kazanmış olacaksınız. Dönüşüm için TOKİ yerine Bursa’daki firmaları kullanmamız gerekiyor. Yani biz kentsel dönüyüm yaparken bir taşla iki kuş vurabiliriz. Dünya ligine biz Bursa’dan 3-5 tane inşaat firması çıkarabiliriz.