Kentsel Dönüşüm Serüveni 8
Kentsel dönüşüm gerçekleştirilen çok hisseli parsellerde, dönüşüm alanında kalan mülk sahipleri ile yüklenici firma arasındaki uzlaşma sorunundan daha önemlisi, bazı aile grubu hissedarlar arasında anlaşmazlıklar yaşanmaktadır. Yüklenici firma olarak bu gibi durumlarda arabulucu durumunda olmamız gerekiyor. Aileler arasında yaşanan miras kavgaları maalesef çok ciddi boyuta ulaşmış durumda.
Genel olarak yaşanan sıkıntıların sebeplerine baktığımızda bir hiç olduğunu görmekteyiz. “Neden anlaşamıyorsunuz Mehmet amca!” dediğimizde, “Onun yüzünü görmek istemiyorum. Bizi bir araya getirme. Benim ihtiyacım yok. Onun da bu durumdan istifade etmesini asla istemiyorum” demesi miras kavgasının çıkış noktası oluyor. Buradaki asıl problem kendisinin istifadesinden çok, diğer mirasçının istifade etmesini istemiyor olmaktır.
Mülk sahipleri için Kentsel Dönüşüm çalışması neticesinde kendine düşen haktan ziyade başkalarının ne aldığının daha önemli olduğunu gözlemlemekteyiz. Kentsel dönüşüm çalışması yaptığımız bir adada mülk sahipleri ile uzlaşmalar esnasında bir teyzemizin kendi hissedarları için, “Oğlum, verme bize iki daire; bizimkilerden hayır gelmez” dediğine şahit oldum.
Mülk sahiplerinin birbirleri arasında yaşanan bu sıkıntılar yüklenici firmanın uzlaşma çalışmalarını zorlaştırmaktadır. 50 metrekarelik hisse için 47 adet hissedarın olduğu durumlarda yüklenici firmanın çok ciddi maliyet ödemesi gerekiyor. Bu kişilerin ayrı ayrı hareket etmesi ile arsa bedelinden çok noter ücreti ödemek zorunda kalıyoruz. Tabii, aklınıza şu gelebilir:
Neden uğraşıyorsunuz, üçte iki çoğunluğu sağlayınca 6306 sayılı kanun kapsamında riskli yapı tespiti yaptırıp hisselerinin satışını neden istemiyorsunuz? diye.
Fakat, üçte ikiyi sağlamak için bu hissedarlar ile uğraşmak gerektiğini bilmek gerekiyor. O zaman izale-i şuyu davası açın diyebilirsiniz. İntikalleri yapılmamış çok hisseli ve yurt dışında muhatapları olan parsellerde izale-i şuyu ile sonuç alabilmek çok uzun yıllar gerektiriyor. Yüklenici firma olarak bizlerin uzlaşma yoluyla hareket etmesinden başka alternatifimiz bulunmuyor. Çok hisseli parsellerde mülk sahipleri ile uzlaşma çalışmalarında yüklenici firma olarak bize düşen doğruluktan asla taviz vermeden net ve tek liste ile hareket etmemizdir. Mülk sahiplerinden bazıları aralarında yaşadıkları miras kavgasını fırsata çevirip, yüklenici firmayı taksimatta hata yapmaya zorlayabilir. Yüklenici firma olarak biz taksimattan taviz verirsek uzlaşma çalışmaları karma karışık bir hal alır ve işin içinden çıkılmayacak bir durum ile karşı karşıya kalırız. Böylece bir dönüşüm hikayesi daha sonuçsuz kalmış olur.