Kentsel Dönüşüm Serüveni 11
Ülkemizde 6306 sayılı kanun kapsamında yapılan kentsel dönüşüm çalışmaları tüm hızıyla devam ediyor. (Maşallah). Devam eden bu kentsel dönüşüm çalışmalarını üç başlıkta değerlendirebiliriz. Bunlardan birincisi, mülk sahiplerinin mevcut riskli yapılarını kendi çabaları ile dönüştürmesidir. Diğeri, müteahhit firmaların kâr amacıyla, rantın olduğu bölgelerdeki yapıların fizibilite çalışmasını yaptıktan sonra mülk sahipleri ile uzlaşıp yapmaya çalıştığı kentsel dönüşüm çalışmasıdır. Üçüncü olarak da, ilgili belediyeler veya Çevre Şehircilik Bakanlığı (TOKİ) gibi kamu kuruluşları tarafından yapılan kentsel dönüşüm faaliyetleri olarak sınıflandırabiliriz. Her biri kendi içinde ciddi öneme sahip bu üç başlığı ayrı ayrı değerlendirmek gerekir.
2012 yılından beri var olan 6306 sayılı Kentsel Dönüşüm Kanunu vatandaşlar tarafından tam olarak anlaşılamadan günümüze kadar geldik maalesef. Bizler bu kanun ile riskli yapılardan kurtulup sağlıklı yapılara kavuşacağımızı unutmamalıyız. Ülkemizdeki deprem gerçeği bu konuda bizleri yeterince rahatsız ediyor olmalı. 2012’den 2018’e kadar neredeyse 6 yıl boyunca 6306 sayılı riskli yapıların dönüştürülmesi kanunu vatandaşlar tarafından rantsal dönüşüm gibi algılandı. Bu sebeple tam anlamıyla yol kat edilmedi. Fakat bu süreçte kamu eliyle yapılan kentsel dönüşüm çalışmaları ile neredeyse riskli olan tüm kamu binalarının kentsel dönüşümü yapılmış oldu. Müteahhit firmalar tarafından da ada bazlı olarak kentsel dönüşüm çalışmaları yapılmaya çalışıldı.
Fakat, ilk 4 yıl boyunca kanunun uygulaması konusunda çok ciddi problemler olduğu için, kentsel dönüşüm uygulamalarında prosedür anlamında müteahhit firmalar çok zorlandı. Çoğu firma pes etme noktasına geldi. Bugünlere gelindiğinde birçok yeni düzenleme ile karmaşık olan bu prosedür sadeleştirildi. Böylece süreç hızlanmış oldu. Şimdi ise, vatandaşların bilincini arttırmaya yönelik kamu spotu gibi bir takım teşvik edici çalışmalar yapılması gerekiyor. Bu konuda gerek kamu, gerek özel müteahhitler var gücümüzle çalışmalıyız.
Son 10 yıldır yaklaşık bir buçuk milyon riskli yapının 6306 sayılı kanun kapsamında yıkımı yapıldı. Önümüzde daha beş milyondan fazla riskli yapı stoku mevcut. Şimdiye kadar yapılanların büyük başarı olduğunu söyleyebiliriz. Ama bundan sonra daha çok yolumuz var. Özel mülkiyetli riskli binaların daha hızlı bir şekilde kentsel dönüşüme alınması için, kamunun kâr amacı gütmeden gerekirse zararına mahalle bazlı dönüşüm projeleri gerçekleştirmesi gerekiyor. Son yıllarda gittikçe artan kentsel dönüşüm bütçeleri buralarda harcanarak riskli yapı stokunun hızla azalması sağlanabilir.
Gerek kamu gerek özel sektör tarafından yapılacak bilumum kentsel dönüşüm çalışmaları ile inşallah ülkemizi deprem tehlikesinden kurtaracağız.