İnşaat sektörü paydaşları ve sorunlar
Sektörlerin genelini dikkate aldığımızda inşaat sektörü birçok anlamda üretim yapması en sıkıntılı olan sektördür. Müşteri beklentisi yüksek olan böyle bir sektörün sıkıntılarının bazılarını ana başlıklar halinde kısaca yer vermeye çalıştık.
Öncelikle kendimizden müteahhitlerin genelinden başlayalım. Mimari olarak Bursa’mızda son zamanlarda sıkça görmekten sıkıldığımız, birbirini tekrar eden, çirkin, insanlara estetik açıdan bir tat vermeyen binaların artık sürdürülebilir bir tarafı kalmadığını anlamamız gerekiyor. İnsanların yaşam alanı olarak yapılan bu yapıları, bundan sonraki süreçte insan ölçeğini dikkate alarak dizayn etmeliyiz. Şehirlerimizi beton yığını olmaktan çıkartıp, insanların daha fazla mutlu olabilecekleri yaşam alanlarına hep beraber döndürmeliyiz. Bursa’mızın geleceğine yapısal olarak en büyük zararı, değer yaratmaktan uzak sadece ticari yaklaşımı sergileyen inşaat firmalarımız ve bu yaklaşımdan nemalanmaya çalışan yatırımcılar vermiştir. Üreticiler olarak daha az ticari yaklaşım ile ‘eser yaratma’ peşinde koşmalıyız. Ticari kaygılarla hareket ederek Bursa’mızın geleceğinde sorun yumağı oluşturacak düşük profildeki Ortadoğu ve Arap pazarından ziyade, Avrupa pazarının beklentilerine cevap verecek yaklaşımları sergilemeye çalışmalıyız.
Bursa Büyükşehir Belediyesi olarak geçmiş yıllarda İnşaat firmalarını Kentsel Dönüşüme yönlendirebilmek için uygulanmış olan yeni bölgelerin imara açılmaması anlayışının, hızlı bir şekilde terk edilmesi gerekiyor. Bu yaklaşım, bugüne kadar imarlı arsaların m2 birim fiyatlarının ve kat karşılığı oranlarının olması gerekenin üzerinde seyretmesine ve vatandaşın daha yüksek bedellerle konut sahibi olmasına sebep olmuştur. Diğer taraftan sürecin en başından itibaren sürekli dile getirdiğimiz, geçmiş yıllarda nüfus yoğunluğunun artırılması suretiyle yapılan kentsel dönüşümün ne kadar yanlış olduğu ve kentsel dönüşümün şehri yatayda genişleterek yapılması gerekliliğinin önemi, Pandemi sürecinde çok daha net bir şekilde anlaşılmıştır. Bursa Büyükşehir Belediyesi olarak bir yandan yeni bölgelerde imar çalışmaları yapmalı, diğer taraftan da yeni gelişen bölgelerdeki altyapı desteğini artırarak devam etmeliyiz.
Kat karşılığı arsasını veren mal sahiplerinin proje tamamlandığında eline geçecek toplam satış rakamından ziyade, kendisine verilen kat karşılığı orana odaklanmaları, kendilerinin en küçük bir ekonomik krizde ciddi anlamda maddi zarara uğramalarına sebep olmaktadır. Bu yaklaşım maalesef yüksek kat karşılığı oran vermek zorunda kalan belirli seviye altındaki inşaat firmalarının sorunlar yumağı ile boğuşmasına, inşaat kalitesi olarak beklenen detaylardan uzaklaşarak işin ucuzuna kaçmak zorunda kalmasına ve değer taşımayan çirkin yapılara on yıllar boyunca bölge yaşayanlarının katlanması zorunluluğunu da beraberinde getiriyor. Arsa sahipleri unutmamalıdırlar ki, inşaat kazalarından tutun, yeni yapı denetim sistemi ile projeye aykırı imalata durumlarına kadar; yarım kalan inşaatın nasıl tamamlanacağından tutun, alt taşeronlara yapılan eksik ödeme ve iş davalarına kadar birçok konu başlıklarındaki maddi ceza ve hukuki sonuçlar arsa sahiplerini bağlamaktadır. Kat karşılığı inşaat sözleşmelerinde altın kural vardır; “Kat karşılığı oran yükseldikçe inşaatın ve müteahhitin kalitesi düşer, yapıların sorunları artar.”
İnşaat firmaları olarak yaşadığımız en büyük sıkıntılardan biri İmar Yönetmeliklerinin çok sık değişmesi ve her değişikliklerde birçok anlamda iyileştirmeler beklerken bir öncekini arar durumda bırakılmamızdır. Mimar arkadaşlarımızın bir yandan mevcut yönetmeliklerle ellerini kollarını bağlarken, diğer taraftan eser yaratmalarını beklememiz ciddi tutarsızlar içinde kalmamıza neden olmaktadır. Aynı yönetmeliklerde ve plan notlarında birbiriyle çelişen çok sayıda maddelerden dolayı yorum farklılıkları oluşmaktadır. Şehircilik Bakanlığı nezdinde bir çalıştay yapılarak konunun aksayan yönleri ivedilikle çözüme kavuşturulmalıdır. Kolay anlaşılır, kısa maddelerden oluşan, net, köşeleri iyi belirlenmiş bir yönetmeliği, ağır cezalar ve yaptırımları da işin içine dâhil ederek en kısa sürede oluşturmalıyız. Amacımız yeni neslin temsilcileri olan mimar arkadaşlarımızın belirli kurallar çerçevesinde eser üretebilmesine imkân sağlamak olmalıdır.
İnşaat sektörü vergi daireleri ile iyi bir mesai geçirmek zorunda olan ve vergi kanunumuzdaki eksikliklerin ciddi anlamda sıkıntısını yaşayan bir sektördür. Özellikle KDV iadelerinde çok fazla sıkıntı yaşanmaktadır. Vatandaşın belirli bir büyüklükteki dairelere daha uygun bedellerle erişebilmeleri için, bu konutlarda KDV oranı %1 olarak uygulanmaktadır. Fakat müteahhit inşaatı yaparken alımlarını %18 KDV üzerinden yapmaktadır. %17 KDV iadesinin kendisine yapılacağını umarak maliyetlendirme yapar ve satış bedeli belirler. İade tabloları verildiğinde Vergi dairesi peyzaj, çevre düzenleme, havuz, ortak alan harcamaları, mobilya imalatlarının bir kısmı, ankastre ürünler, klima, şömine gibi birçok fatura başlığına isabet eden KDV iadesini yapmamaktadır. Nakden iade alınması durumunda vergi dairesine verilmesi zorunlu banka teminat mektubu için, ekonomik kriz zamanlarında istenen rakamın 3 misli kadar ipotek verildiği durumlar oluşmuştur. İade inceleme süreleri çok uzun sürdüğünden firmalar yeri geldiğinde mağdur olabilmektedir. Bu durumlara, ya KDV oranını 18’e çekmek suretiyle veya Bakanlığın belirlemiş olduğu inşaat birim m2 maliyet fiyatlarına göre bir KDV iade şekli belirlenerek, uygun bir yol bulunmalıdır. Başka bir örnek daha vermek gerekirse, kat karşılığı İnşaat sözleşmelerinde Şehircilik Bakanlığı kanunlarına göre Ruhsat arsa sahibi adına çıkmaktadır. Yapı denetim ücretleri Maliye Bakanlığı kanunları çerçevesinde Ruhsat sahibine kesilmektedir. Ödemeyi sözleşmeye göre yapan müteahhittir, faturanın kesildiği adres mal sahibidir. Bu sebepten dolayı yapı denetim faturaları, her türlü ruhsat ve yapı kullanma izni harçları maalesef müteahhit tarafından gider olarak yazılamamaktadır. Bursa Vergi dairesi denetmenlerimiz özverili çalışmalarına rağmen, bazı noktalarda doğru ile mevzuatlardaki yanlışlar arasında sıkışıp kalabiliyorlar. Maliye Bakanlığı nezdinde yapılacak yeni düzenlemelerde kolay anlaşılır, net ve sürekliliği olan hükümlere yer vermeliyiz. İMSİAD ve RUMELİSİAD ile bu konularında dâhil olduğu birçok sektörel konuda Ankara’da ilgili Bakanlıklarda sorumluluk almaya devam ediyoruz.
- - - -