‘Depremi önleyemeyiz ama gereken önlemleri alabiliriz’
Kahramanmaraş merkezli depremlerin yaraları sarılmaya çalışılırken öte yandan da bu acıların bir daha yaşanmaması adına nelerin yapılabileceği ele alınıyor. İnşaat sektörünün paydaşlarıyla depremi ve alınabilecek önlemleri değerlendirdik.
Haber: Eşref Aydemir
Kahramanmaraş merkezli 6 Şubat'ta peş peşe meydana gelen şiddetli depremlerde binlerce kişinin hayatını kaybetmesine ve 11 kentte büyük yıkımlara yol açtı. Bir yandan depremin yaraları sarılmaya çalışılırken öte yandan da bu acıların bir daha yaşanmaması adına nelerin yapılabileceği ele alıyor. Yapılan incelemelerde 2000 yılı öncesi inşa edilen konutların depremde büyük oranda yıkıldığı ortaya çıkarken akıllara olası Marmara depreminin Bursa’da sebep olacağı kayıpları getirdi. Bu kapsamda Bursa’nın lokomotif sektörlerinden biri olarak gösterilen inşaatın paydaşlarıyla depremi ve alınabilecek önlemleri değerlendirdik.
Prof. Dr. Beyhan Bayhan
BTÜ Rektör Yardımcısı ve Deprem Mühendisliği Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü
Ülkemizin 11 şehrinde yaşanan deprem felaketinden dolayı çok üzgünüz. Ülkemizi yasa boğan depremlerde hayatını kaybedenlere Allah’tan rahmet, yaralılara da acil şifalar dilerim. Bursa Teknik Üniversitesi Deprem Mühendisliği Uygulama ve Araştırma Merkezi bünyesinde iki teknik araştırma grubu oluşturduk ve yapı-deprem mühendisi olan rektör hocamızla birlikte deprem bölgesine intikal ettik. Bu depremde de yakın zaman içinde gerçekleşen Elazığ ve Sisam Adası depremlerinde olduğu gibi şartnameye uygun olmayan tasarımlardan ve saha uygulamalarından dolayı binaların ağır hasar aldığını veya tamamen yıkıldığını gördük. Deprem bölgesinde yıkılan binaların yaklaşık yüzde 95’i ne yazık ki 2000 yılı öncesi binalardır. Peki, yıkılan yüzde 5’lik yeni binalar neden yıkıldı? 2000 sonrası binaların can güvenliğini sağlaması gerekiyordu. Yapı denetim yasasının yürürlüğe girdikten sonra bu yasa kapsamında denetlenen binaların ayrıca sorgulanması gerektiğini düşünüyorum. Sağlık yapılarını, itfaiye binalarını, haberleşme tesislerini, ulaşım istasyonlarını, enerji nakil hatlarını okul-yurt binalarını vb. kullanılacak kamu binalarını depreme dayanıklı yapmamız gerekiyor. Bu tür yapılarda can güvenliğinin sağlanması yeterli değildir; bu binalar depremden hemen sonra işlevini korumaya devam etmelidir. Can güvenliğini sağlayan ancak depremden sonra kullanılamayan yapılarımız da büyük bir ekonomik kayıp oluşturuyor. Hâlbuki bu binaları depremden hemen sonra kullanılabilecek şekilde inşa etsek pek çok olumlu etkisini yaşayacağız.
Şirin Rodoplu Şimşek
Mimarlar Odası Bursa Şube Başkanı
Bu kadar yeterli ve yetkin mimar ile mühendisin olduğu bir ülkede, bu kadar büyük bir yıkımın olması hakikaten bizi çok üzüyor. Sistemin içinde mimar ile mühendislerimiz yeteri kadar yer almadı, dâhil edilmedi. Kanun ve yasa koyucunun mevzuatları çok iyi, çok güzel şeyler de yapıldı.1999 Depreminden sonra hakikaten Türkiye bir silkelenme yaşadı. Yapı denetim geldi, depreme karşı yeni bir düzenlenmiş deprem yönetmeliğimiz oldu. Çok fazla kriter ve mevzuat getirildi ama bunun denetim ayagi eksik kaldı. Daha önce odalar zemin etüdünden başlamak üzere denetimin içerisinde yer alıyordu. Denetlemeler, şu an yalnızca devletin özelinde. Fakat ikinci bir göze de ihtiyacımız var. Yeni mezun kişiler nükleer projelere dahi imza atabiliyor. Bunun bir profesyonel staj süreci olmalı. Mimar ve mühendislerin çok kapsamlı nitelikli projeleri çizemiyor olması lazım. Uzmanlaşma bu ülkede çok değersizleştirildi. Mimar ve mühendislik mesleği çok değersizleştirildi. 2019 yılı öncesi sahada tam tarafsız bağımsız bir denetim yapılamıyordu. Ancak 2019 sonrasındaki yapı denetim uygulaması ile tarafsız ve bağımsız bir saha denetiminden söz edilebiliriz. Burada şantiye şefliğine ayrı bir parantez açılması önem taşıyor. Şantiye şefliğine mutlaka eğilmeliyiz, şantiye şefliği eğitiminin odalar tarafından verilmesi lazım. Daha birçok şeyi sayabiliriz ama temel olarak projelerdeki tüm süreçlerinin kamuyla eş zamanlı olarak ve odalarla birlikte yürütülmesinin gerektililiğine inanıyoruz.
Ülkü Mercan Küçükkayalar
İMO Bursa Şube Başkanı
Depreme dayanıklı, güvenli binaları üretebilmemiz için gereken unsurlar bellidir; doğru projelendirme, projeye uygun doğru bir üretim ve üretim esnasında gerçekleşecek iyi bir denetim. Oysa ki iskân ruhsatı olmayan kaçak yapılarda, bu unsurların hepsi göz ardı edilmekte, can ve mal güvenliği riske edilmektedir. Depremde yıkılacak, hasar görecek yapıların envanterini hala çıkartamadık. Vatandaşlarımızın can ve mal güvenliğini tehlikeye atan imar affı uygulamalarına son verilmeli, imar affından yararlanan yapılar denetlenmelidir. Kentsel Dönüşüm yasası akılcı bir şekilde deprem odaklı olarak revize edilmeli. Deprem ülkesi olduğumuz gerçeğini kabullenerek yapı üretim şekillerimiz buna uygun olarak revize edilmelidir. Yapıların inşa aşamasında yeni uygulamalar ve zorunluluklar getirilerek yapı kütlesini azaltacak yapı elemanları kullanılabilir. Sadece konut dışı yapılarda uygulanabilir. Kat yüksekliği farklı olan, zemin kat iş yeri taşıyıcı sisteminin özellik arz ettiği gözden kaçırılmamalıdır. 2011 yılında Bakanlar Kurulu kararıyla yürürlüğe konan ve 2012-2023 yıllarını kapsayan ‘Ulusal Deprem Stratejisi ve Eylem Planı’nda (UDSEP) alınan kararların uygulamaya geçirilmesi depreme hazırlık konusunda en önemli çaba olacaktır. Güvenli yapı üretimi ve yapı üretim sürecinin sağlıklı bir şekilde yürütülebilmesi için şantiye şeflerinin sürekli bir eğitim içinde olması ve ‘Her Şantiyeye 1 Şef’ görevlendirmesi sağlanmalıdır. Yapı Denetim Yasası ülke ve deprem, afet gerçeklerine uygun yeniden ele alınmalıdır. Proje denetimi ile yapı denetimi birbirinden ayrılmalıdır.
Esra İnhanlı
Yapı Denetim Kuruluşları Birliği Genel Merkez Genel Sekreteri ve Bursa Şube Başkanı
Bu yaşadığımız deprem sonrasında yeni bir deprem yönetmeliğinin bizleri beklediğini, deprem yönetmeliği ile kalmayıp imar yönetmeliklerinde de pek çok güncellemeler yapılacağını düşünüyoruz. Örneğin, imar planlarında fay hatları muhakkak gösterilmeli, bu bölgelerin imara açılması önlenmelidir. Zemin kaynaklı yıkımların çok olduğunu gözlemledik, zemin iyileştirme uygulamalarının muhakkak ruhsata tabi olması ve denetim süreçlerinin çok daha dikkatli yapılması sağlanmalı. Akademik odaların denetim hizmeti vermesi yeniden zorunlu hale getirilmeli. Şantiye şefliği uygulaması da UYDS’ne dâhil edilerek şantiye şeflerinin kâğıt üzerinde şeflik yapmalarının önüne geçilecek yaptırımların bir an önce yürürlüğe girmesi sağlanmalıdır. Şantiye şefi olmayan binalarda imalata, beton dökümüne izin verilmemelidir. Yine denetim hizmeti veren firmaların şartları yetkin mühendisleri hakkıyla çalıştırabilecek ve denetimin sorumluluğunu karşılayacak şekilde iyileştirilmelidir. Mühendislik eğitimi almış kişilerin mezun olduktan sonra bir denetim firması açabilmesi veya yapı denetim firmasında çalışabilmesi için belirli bir prosedüre tabi tutulması gerekmektedir. Denetçi olabilme şartı gibi meslekte minimum bir süre tecrübesi aranmalıdır. Şunu da ifade etmek isterim ki bu yaşadığımız felaketten ders çıkarılmalı eksikliklerimizin giderilmesi adına deprem riski taşıyan iller öncelikli olmak kaydı ile acil eylem planları oluşturulup, illerdeki yapı stok durumu belirlenmeli ve çıkan sonuçlara göre gerekli önlemlerin alınması için çalışmalara başlanmalıdır.
Murat İlkme
Şehir Plancıları Odası Bursa Şubesi Başkanı
Bugün kentlerimizin hangi olasılık ve şiddette tehlikelerle karşı karşıya olduğuna ilişkin bilgilerimiz yetersizdir. Ülkemizde ve kentlerimizde çeşitli projeler yürütülmekte ise de kentsel risklerin akılcı yöntemlerle azaltılması için kapsamlı bir “sakınım planı” ve tümüyle azaltılamayan risklerin afet sonrası yönetimi için de kapsamlı “acil durum planları” uygulamaya sokulamamıştır. Yerleşme alanlarında karşılaştığımız riskler, yalnızca yapıların yıkılma riskinden ibaret değildir. Riskin yapı temelli görülmesi ve “dayanıksız” yapıların yıkılarak konunun bina yenilenmesi olarak algılanması, kat sayısını arttırılarak ya da yerinde bina yoğunluğunun arttırılarak çözüm sağlanamayacağı Kahramanmaraş depreminde fiziksel olarak bizlere göstermiştir. Riskler gözetilerek kullanımların coğrafi konumlandırma işlemleri, açık alanların düzenlenmesi, özel tehlikelere maruz alanlarda farklı imar kısıtlamalarının uygulanması, tehlikeli kullanımlara ilişkin tasarruflar, sanayi tesislerinin çok yönlü risklerinin azaltılması, konut bölgelerinde yapı yoğunlukları ve yapılaşma dokularının konumlarına göre farklılaştırılması önemlidir. Ayrıca kritik tesislerin yer seçimleri, kullanımları ve komşuluklarının risk azaltmak üzere düzenlenmesi, yapısal ve yapısal olmayan risk azaltma önlemlerinin planlanması, toplumun bilgilendirilmesi ve örgütlenmesi, mahalle yönetimlerinin oluşturulması, katılımlı kentsel dönüşüm süreçlerinin geliştirilmesi, risk azaltma çalışmalarında insan kaynaklarının kullanımı, ulaşım ve altyapı sistemlerinde güzergâh ve şebeke düzenlemeleri, çok disiplinli ve katılımcı karar süreçlerini gerektirmektedir. Afet mevzuat ve kurumlaşmasının, riskleri ön plana çıkarmak ve risklerin önlenmesi ve olası zararlarının azaltılması faaliyetlerine öncelik vermek üzere yeniden ele alınması gerekmektedir.
Engin Er
Jeoloji Mühendisleri Odası Güney Marmara Şube Bşk.
Depremle ilgili yapılacak çalışmalar üçe ayrılır; deprem öncesi, deprem sırası ve deprem sonrası. Deprem sonrası ile ilgili ulaşımda ve gıda tedarikinde problemler yaşadık. Deprem sırasında da yapamadığımız birçok şey var. Deprem öncesinde ve sırasında ne yapmamız gerektiğini çok net konuşmamız gerekli. Bursa'nın doğal afetlerle ilgili net bir planı yok. Ülkemizde 24 tane içinde aktif fay hattı geçen ilimiz var. Bursa’mız bu 24 ilden bir tanesi. Kuzey Anadolu fay hattının 3 kolu bulunuyor. Bunun orta ve güney kolu tam yerleşim yerlerinin içinden geçiyor. Bir defa bu fay hatlarının 1/1000'lik plana işlenmesi lazım. Bu fay hatları üzerinde yapı yasağı getirilmeli, mevcut planlarının kısa ve uzun vadede kentsel dönüşüme tabi tutularak mevcut tehlikeli alanların değiştirilmesi gereklidir. Bursa’da sıvılaşma olan alanlarımız var. Bu alanlardaki yapıların sıkı bir şekilde denetlenmesi gerekli. Bakanlık yönetmeliği revize edilmesi gibi daha pek çok ayrıntıların masaya yatırılması gerekiyor. Bu işlerin tamamı sağlıklı bir şehirleşme içindir. Eğer sağlıklı bir şehirleşme istiyorsak planlama, denetim çok iyi yapılmalı. Zemin etüdü bu noktada hayati önemde doğru yapılmazsa bundan sonra yapılan tüm mühendislik işlemleri doğru olamaz. Yapı denetim içerisinde zemin denetimi ciddiyetle yapılmalı. Sadece formatına bakılıyor. Bursa doğal afetler açısından masaya yatırılmalı. Yeni aksiyon planları yapılmalıdır. Bursa doğal afetler bakımından riskli bir şehir. Yeni acıların yaşanmaması için herkese sorumluluklar düşüyor.
Fulya Akfidan
Peyzaj Mimarları Odası Bursa Şube Başkanı
Deprem öncesinde ekolojik riskleri oluşturmada peyzaj değerlendirmelerinin yapılması için peyzaj mimarlarına ihtiyaç var. Kent planlaması içerisinde peyzaj planlama mutlaka yer almalıdır. Normalde olması gereken peyzaj mimarlarına toplu ilin alanı verilir, tampon bölgeler belirlenir ve yeşil ağ sistemi oluşturulduktan sonra ancak konutlara yer verilir. Ne yazık ki biz bu noktada yokuz. Sistem içinde değiliz. Bunu acı bir şekilde öğreniyoruz.
İmar yönetmeliğinde, otopark yönetmeliğinde muhakkak bu afet yönetimine ilişkin tekrardan değerlendirilmesi gerek çok konu var. 2040 Çevre Düzeni Planı’nda afet yönetmeliğine dair hiçbir veri yok. Kaldı ki kişi başına düşen yeşil alan miktarını 3 metre kare olarak önerenler vardı. Şuan bile Bursa nüfusu barınamıyorken ve tarım alanlarını bile istila etmişken 2040 Çevre Düzeni Planı’nda ise 4 milyon 250 bin nüfus planlaması var.
Bunun dışında iklim değişikliği ve afetlerin etkilerine karşı acil aksiyon planları oluşturulmalıdır. Sadece depremden bahsetmiyorum yaşadığımız coğrafyanın tüm risklerinden bahsediyorum. Tüm risklerin haritası çıkarılmalıdır. Depremdeki 10 ilin yüzde 20 tarımsal verimi ve yüzde 15 ise hayvansal verimi vardı. Bursa’ya dönersek suya erişimin azalması riski mevcut. Buna ek olarak yüzde 90 oranında su kaynağımız Uludağ olarak gösteriliyor. Biz ise orada da alan başkanlığıyla yapılaşmanın önünü açtık. Yangın, terör saldırıları, sosyal eşitsizlik ve suç durumları bunların hepsi şehrimizin riskleri. Bunların hepsinin planlanması ve bu sürece bizim de dâhil edilmemiz gerekiyor. Tüm afet alanları haritalara ve planlara işlenmelidir.
Ahmet İhsan TAŞKINSEL
Makina Mühendisleri Odası Bursa Şubesi Başkanı
Yüreğimizde derinden hissettiğimiz depremlerin yaraları bizlere; Türkiye'nin bir deprem ülkesi olduğu gerçeğini akıllarımızdan çıkarmadan, şehirleşmede yapı sağlamlığının tüm yönlerinden irdelenmesi gerektiğini hatırlatmıştır. Öncelikle deprem öncesinde tasarım ve uygulama aşamalarında, yapının statiğinde olduğu gibi ısıtma, soğutma, havalandırma, sıhhi ve yangın tesisatları gibi mekanik tesisatlarında da birtakım önlemler alınması gereklidir. Tesisatların tümü için bina dilatasyon geçişlerinde kompansatör kullanılmasına özen gösterilmelidir. Ayrıca yüksek katlı binalarda tesisat ana hatlarında da kompansatör kullanılmalıdır. Özellikle endüstriyel ve ticari binalardaki asma tavanlar içerisinde bulunan klima ve havalandırma cihazları ile bunların kanal ve borulamalarında sismik önlemler ve askı çubukları veya çelik profiller ile doğrudan tavana montajda oluşacak sismik yüklerin de dikkate alınmalıdır. Endüstriyel ve ticari binalardaki tesisat eleman ve donanımlarının bu bakış açısıyla tekrar kontrol edilmesi, deprem sırası veya sonrasında can güvenliği açısından önem arz etmektedir. Yine çatı veya bodrum katlarda bulunan su depoları, soğutma kuleleri, paket klima cihazları, soğutma grupları, klima santralleri, kazanlar ve fanlar gibi mekanik tesisat elemanlarının kaidelerine sismik önlemler alınarak uygun bağlanmış olmalıdır. Asansör, makine dairesi gibi binaya statik yük yükleyen bileşenlerin bina statik hesaplarında dikkate alınmış olması önemlidir.
Ali GÖZÜTOK
İç mimarlar Odası Bşk.
Yaşam alanlarımızın yalnızca yapısal olarak depreme dayanıklı olmaları yeterli değildir. Kamusal ya da kişisel yaşam alanlarımızda mekân içi organizasyonu ile iç mekânlarda oluşabilecek olası riskler belirlenmiştir. İç mekânlarda yer alacak düzenlemeler ve alınacak önlemler, olası afetler öncesinde önlem ve zarar azaltma evresi olarak önemli ve hayati önem taşımaktadır. Bu tedbirleri sıralamak gerekirse binanın deprem standartlarına uygun olup olmadığını kontrol edilmeli, devrilebilecek ve kayabilecek eşyalar belirlenerek önceden sabitlenmeli geçiş yolunu kapatabilecek olanlar ise kaldırılarak tahliye için gerekli imkânlar sağlanmalıdır. Gaz ve su sistemi bağlantıları için esnek borular kullanılmalı. Başucu lambaları duvara monte edilen modellerden seçilmeli. Yataklar, pencerelerden uzakta konumlandırılmalı. Her oda için pencerelerden uzak konumda hayat üçgeni oluşturabilecek sığınma alanları belirlenmeli. Güvenli ve en kısa yoldan kaçılabilecek bir yer belirlenmelidir. Yasal zorunluluklar ve yönetmelikler doğrultusunda oluşturulan ‘güvenli mimari’, iç mekândan ve içmimarlık disiplininden soyutlanamaz. Bu konudaki mevcut yasal düzenlemelerin yetersizliği ve dağınıklığı ile mesleği güvence altına alacak düzenlemelerin yokluğu hukuksal sosyal ve ekonomik yönden pek çok soruna yol açmaktadır. Gerek Tip İmar Yönetmeliği gerekse Deprem Yönetmeliği göz önünde bulundurularak ivedi bir şekilde iç mimari proje zorunluluğu getirilmeli ve İç mimari Proje Kontrolörlüğünün iç mimarlar tarafından yürütülmesi ile ilgili kanun düzenlemelerinin hayata geçirilmesi gerekmektedir.
Sevim YÜRÜTEN
ÇMO Bursa Şube Başkanı
Ülkemizde yaşanan deprem felaketi sonrası depremin çevresel etkilerini de değerlendirmek zorunluluktur. Çevresel riskler acilen azaltılmalıdır. Deprem, ülkemizde birçok ilde ağır yıkım yaratmış, aynı zamanda toprak, hava ve su kaynakları üzerinde kirliliğe sebebiyet vermiştir. Yaşanan büyük deprem sonucu büyük bir enkaz ve moloz yığınları ortaya çıkmıştır. Yaklaşık 200 milyon ton üzeri bir yıkıntı atığından bahsediliyor. Bu atıklar, doğru yönetilmezse doğaya ve insan sağlığına ciddi zararlar vermektedir. Sağlıklı şehirler oluşturabilmek için atıkları doğru yönetmemiz şart. Enkaz atıkları nihai bertaraf öncesinde uygun alanlarda asbest uzmanları kontrolünde ayrıştırılarak asbestli ve tehlikeli atıklar Atık Yönetimi Yönetmeliği ilgili hükümlerine uygun olarak bertaraf edilmelidir. Olası bir doğal afet öncesinde, oluşabilecek atıkların yönetimiyle ilgili planlamalar yapılmalı, oluşabilecek atık miktarı ile bunların kaldırılması ve taşınması için gerekli araç-gereç ve ekipmanı belirlenmeli ve kullanımıyla ilgili koordinasyonu sağlanmalıdır. Oluşacak atıkların depolanacağı uygun alanlar, önceden belirlenmeli ve mevcut depolama ve geri kazanım tesisleri ile koordinasyonu sağlanmalıdır. Bir diğer önemli altyapı sistemi olan atık su toplama (kanalizasyon) sisteminin zarar görmesi durumunda kirli sular çevreye rastgele yayılmakta ve salgın hastalıklar meydana çıkmaktadır.
Serkan Işık
Yapı Denetim ve Deprem Mühendisleri Bursa Temsilcisi
Deprem ülkesinde yaşadığımız gerçeğini göz ardı etmemeliyiz. Bu nedenle de yarınlarımızın daha güvenli olması adına alışılagelmişten daha gerçekçi ve radikal kararlar almalıyız. Öncelikle depreme dayanıklı binaların inşa edilmesi için ilgili idarelerin mevcut yeni yapılaşmalarla ilgili daha katı kurallar uygulanması gerekmektedir. Bir başka husus ise deprem bölgesinde gördüğümüz binalar, her ne kadar mimarlık, mühendislik hizmeti alsa da zemin etütlerinin gerçeği yansıtmadığı ortaya çıktı. Zemin etüdü yapan mühendislerin bütün riskleri hesaplayarak raporlaması lazım. Yapılacak iyileştirmelerin müteahhit ve kalifiye ustalarla yapılması, artık alaylı sistemin bitmesi, yaptıkları işlerin mevzuat ile hükümlere uygun şekilde olması gerekiyor. Artık depreme yenik düşmeyen binalar elde etmemiz şart. Diğer taraftan; yapı denetim uzmanları olarak en büyük şikâyetlerimizden biri, pek çok müteahhidin fazla kar amacı gütmesiyle kalitenin düşmesidir. Müteahhitler mutlaka her inşaatta aktif şantiye şefi bulundurmalıdır. Yapılar çok fazla gözle denetim altında tutulmalıdır. Hata payını minimize edilerek projedeki standartlara uygun bir şekilde binalar inşa edilmeli. Tüm şartlar oluşturulduğunda ve imalatın kusursuz olduğu binalarda ancak güvenli yaşamı sağlarız.
Adnan TEPEUĞUR
Maden Mühendisleri Odası Bursa İl Temsilcisi
Ülkemizin çok büyük bir kısmı, bilindiği üzere fayların üzerindedir. Üstelik bu faylar kırıldıkları zaman ciddi büyüklükte depremlere neden olan faylardır. Bunun örneğini maalesef 6 Şubat ve sonrasında yaşadık. Zamanını bilemezsek de bu depremleri tekrar yaşayacağımız kesin. Depremi önleyemeyiz ancak can kayıplarının önüne geçebiliriz. Akılla, bilimle, günümüz teknolojisiyle can kayıplarını önleyebiliriz. Öncelikle sağlam zeminler üzerinde, yönetmeliklere uygun yapılmış sağlam binalarla ve denetimlerle bu kesinlikle mümkündür. Diğer bir önemli konu da afetlerin arkasından gerçekleştirilen acil müdahale ve arama kurtarma çalışmalarıdır. Biz, yer bilimci olan maden mühendisleri, maden çalışanlarımız aldığımız eğitimlerle, çalıştığımız koşullarla özellikle yeraltı madenciliğinde şartlar gereği göçüklerle, yangınlarla, zehirleyici ölümcül gazlarla, yangınlarla sürekli mücadele etmekteyiz. Bu yüzden acil durum eylem planları, tahkimat, arama kurtarma gibi konularda eğitimli ve tecrübeliyiz. Bunun örneğini tüm toplum olarak son yaşadığımız depremlerde gördük. En zor yerlere bizim madencilerimiz, tahlisiye ekiplerimiz girdiler ve çok sayıda vatandaşımızı o enkazlardan canlı çıkarmayı başardılar ancak tekrar üzerine basa basa söylüyorum arama kurtarma eğitimlerinden önce bir sonraki depreme bir an önce hiç vakit kaybetmeden hazırlanmaya ve yıkılmayacak, çökmeyecek, bizi öldürmeyecek binalar yapmaya ihtiyacımız var. Gerçekten deprem öldürmüyor, bizi binalar öldürüyor.
Burak Özgen
EMO Başkanı
Deprem anında ve depremin ardından özellikle enerji ve iletişim sürekliliğinin sağlanması arama kurtarma çalışmaları açısından önem arz etmektedir. Şehir merkezindeki orta gerilim hatlarının büyük bölümü yer altındadır. Yer altı kablolarındaki arızaların tespiti için kullanılacak mobil araçlar da belirlenmeli, acil durumda hazır halde olmalıdır. Yine haberleşme devamlılığı için uydu telefonu ile telsiz haberleşmesi için tekrarlayıcı röle ve el/araç telsizleri hazır halde tutulmalı, operatörleri belirlenmelidir. Kent ihtiyacına göre yedek trafo, köşk, pano vb. malzemelere stoklu tutulmalıdır. Gece yürütülen arama kurtarma çalışmalarının ve kurulacak hastane, barınma alanları gibi tesislerin enerjisiz kalmaması için Elektrik Piyasası Dağıtım Yönetmeliği’nin acil durum başlıklı bölümünde dağıtım şirketlerine acil durumlar için mobil jeneratör bulundurma zorunluluğu getirilmiştir. 31 Ağustos 2021 tarihinde taslak olarak kamuoyunun görüşüne açılan yönetmelikte ‘Her ilde her 100 bin kişi için en az bir adet 100kVA gücünde jeneratör bulundurmalı’ maddesi, nüfusu 100 bini geçen yerlerde an az bir adet 50kVA’lık mobil jeneratör olarak resmileşmiştir. Şirketlerin vatandaşın faturalarına yansıtılan bedeller ile satın alınmış olması gereken bu mobil jeneratörlerin afet durumunda aktif hale getirilmesi sağlanmalıdır. Elektrik tesisatlarında kullanılan cihazların da montajları da monte edildikleri yere göre döşeme, duvar ve tavan tipi sismik korumalı olarak yapılmalıdır. Sismik koruma sistemleri ile ilgili standart ve yönetmelikler geliştirilmelidir.
Erkan Mutlu
Kimya Mühendisleri Odası Bursa Şube Başkanı
Deprem öncesi ve sonrası kimyasal maddelerin insan sağlığına verdiği zararlar göz önünde bulundurulmalıdır. Deprem öncesi hazırlık için şunlar ifade edebilir; Özellikle sanayi şehirlerinde mevcut olan OSB’lerde çok fazla sayıda kimyasal kullanımı, üretimi ve depolanması mevcut. Bu kimyasalların bir envanterinin çıkartılıp, kimyasal risk haritasının şehrin karar vericileri ile birlikte hazırlamak gerekiyor. Kimya mühendisleri odası bu konuda yetkin ve tecrübeli kişileri bünyesinde barındırıyor. Bu risk haritası ile deprem anı ve sonrasında kimyasal sızıntı, patlama yangın gibi olaylara müdahalenin daha doğru ve etkin yapılması sağlanıp, zararlar minimize edilebilir. Depremlerde asbest ve tehlike madde içeren malzemenin hasar görmesi, havaya karışan ve kolaylıkla solunabilen küçük asbest liflerinin ve zehirli kimyasalların salınmasına neden olabilir. Deprem sonrası hasar gören ve yıkılan binaların moloz temizliği sırasında, asbest içeren yapı ve yalıtım malzemelerinin ayrı olarak toplanması, paketlenmesi ve bertaraf edilmesi ihtiyacı mutlaka göz önünde bulundurulmalıdır. Bu işlerin çoğu, geçici işçiler, gönüllüler ve asbestin tehlikelerinin farkında olmayan ve asbest içeren materyali tanımlayamayan yerel sakinler tarafından üstlenilir. Ancak asbest tehlikesini en aza indirmek kesin çözüm için mutlaka bu malzemelere, uygun şekilde eğitilmiş asbest söküm çalışanları tarafından ve asbest söküm uzmanları nezaretinde müdahale edilmeli. Asbestli atıkların uygun yöntemlerle güvenli bir şekilde bertaraf edilmeleri sağlanmalıdır.
Erdal Çelebi
BEMO Başkanı
Bölgede gördüklerimiz ve yapılan açıklamalar 2007 öncesinde yapılan binaların depreme karşı daha dayanıksız olduğu doğrultusunda. Tabii bunların incelenmesi gerekiyor. Depremlerin ardından talepler daha az katlı bina müstakil ev ve villa tipi konutlara doğru yönelmeye başladı. Ovalardaki bina ve evlerden insanları korkutuyor. İnsanların yönlerini daha çok güvenli olduklarını düşündükleri dağlık alanlardaki konutlara ve az katlı konutlara çevirdiklerini görüyoruz. Oda olarak bizler, şu anda tüm dikkatimizi deprem felaketinin yaşandığı bölgeye çevirmiş durumdayız. Ne yapsak elbette az. Örnek vermek gerekirse Türkiye'de ilk olarak o bölgeye hijyen için tuvalet gönderen odayız. Sadece bizde değil, her sektörde yoğun bir seferberlik hali var. Birçok meslektaşımız gönüllü olarak çalışmalarını sürdürüyor. Bizim sektörümüzdeki pek çok insan depremzede kardeşlerimize kiralık veya barınacakları yer bulmaya çalışıyorlar. Daha çok yardım malzemesine ihtiyaç var. Dayanışmaktan başka çaremiz yok. Bundan sonra ne yapılabilir; ev alırken estetiğinden yapılarda bilimsel verilere bakacağız. Statiğine, beton kalitesine ve projesine bakacağız. Daha az katlı binaların inşa edilmesi lazım. Yüksek katlıların da baştan sona çok iyi bir şekilde denetlenmesi gerekiyor.
Göksel Birsen
TÜGEM Bursa Başkanı
Bölgeden şu ana kadar şehrimize 55 bin göç gerçekleşmiştir. İnsanların bin bir zahmetle biriktirip borç, kredi alıp, güvenip aldıkları evler kendilerine mezar oldu. Bir daha bunu yaşamamak adına kentsel dönüşüm acilen uygulanmalıdır. Bursa'da 966 bin 765 hane halkının oturduğu konutların inşa yılı incelendiğinde; hane halklarının oturduğu binaların, 1980 ve öncesi dönemde inşa edilen binalar (%14) 133.980 hane yani 430 bin kişi yaşıyor. 1981 yılı ile 2000 yılları arasında inşa edilen binalar (%33) 317.559 hane yani 1 milyon kişi, 2001 ve sonraki yıllarda inşa edilen binalar (%45) 436.507 hane yani 1.400.000 kişi 98.719'unun ise inşa tarihi bilinmiyor. Riskli yapıların tespit edilip satış ve kiralanmasına engeller getirilmelidir. Araçların fenni muayenesi gibi binalarında belli aralıklarla denetlenip raporlanması gerekmektedir. Yık-yap anlayışı yerine zorunlu ve ada, mahalle bazlı dönüşümler yapılmalı. Çok katlı riskli yapılar öncelikli hızlı aksiyon alınmalıdır. Kentsel dönüşüm sadece konuttan ibaret değildir. Anadolu fay hattı üzerindeki kentimizde 168 yıl önce yaşanmış deprem felaketinin bir daha olmamasını dilemekle gerçeklerden kaçamayız.
Erkan Öncel
BURSED YK Başkanı
Artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. 6 Şubat'ta yaşadığımız Doğu depremi ile birlikte ateş sadece düştüğü yeri değil, bütün ülkeyi yaktı geçti. Muhteşem bir coğrafyada yaşarken artık deprem gerçeğini hayatımızın her anında yaşayarak yaşamı yeniden dizayn edeceğiz çünkü başka çaremiz yok. Bu yaşanan, küçük kıyamet gibi olan deprem, konut piyasasını da allak bullak etti. Bundan sonra konut alırken sadece lokasyona ve binanın güzelliğine değil, nasıl yapıldığına, kimler tarafından yapıldığına, deprem yönetmeliğine uygun mu, değil mi, altından fay hattı geçiyor mu diye de bakacağız. Biz bu konuda, ülke olarak sadece Japonları takip etsek her halde en doğru yolu bulmuş oluruz. Bu konuda o kadar çok tecrübe etmişler ki artık manyetik olarak duran, toprakla bağlantısı olmayan depreme dayanıklı evler bile yapmışlar. Onlar yaptıysa biz niye yapmayalım, biz de yapabiliriz ve artık yapmalıyız. Bizler de şehirleri planlarken ona göre güvenli bölgeler tespit edip zeminle uyumlu binalar yapabiliriz. Örneğin, imar planları ile birlikte yapılabilecek kat sayıları 3 kat üzeri yapılar özel temel çözümleri gerekmektedir. Bunun gibi bilimsel veriler ışığında işin ehlileriyle tüm süreçleri yürütmeliyiz. Statik tasarımından betonuna kadar her aşamayı iyi takip etmeliyiz. Bununla ilgili olarak Türkiye'de bilimsel verileri kullanarak imar planı hazırlatan ve 99 depreminde Kuzey Anadolu fayı üzerinde bulunmasına rağmen hiç zarar görmeyen Tavşancıl örneği bulunmaktadır.
M. Zeki Yıldız
BUTEM-DER YK Başkanı
Bursa’da çok sayıda eski binalarımız var. Altıparmak gibi ilk akla gelenlerden buradaki binalarımızın çoğu eskidir. İhsaniye ve Ataevler gibi yerlerde ise kentsel dönüşüm altındaki binaların çoğundan insanlar emin olamıyor. Devletin bir an önce kentsel dönüşüme hız vermesi lazım. Müteahhitleri ve bina sakinlerinin buluşturulması eski binaların yıkılması gereklidir. Konut bulma sorunu daha derinleşecek çünkü büyük bir göç dalgası geliyor, deprem bölgesinden. Bölgede inşaatların bitmesi bir yıldan az sürme ihtimali yok. Bu insanlar bir yılın altında evlerine gidemeyecekler. Arsalarımız kısıtlı, inşaat yapılacak arsalarımız kısıtlı. Bir de bunlara ek olarak fırsatçılık yapanlar var; 5 TL’lik daire bugün 8 bin - 10 bin TL oldu. 10 bin TL’lik kiralık daire 20 bin TL’ye kadar çıktı. Bir yandan da bu vicdansızlarla mücadele ediyoruz. Bursa'daki belediyelerin bir an önce kentsel dönüşüme ağırlık vermesi ve bu konut açığını tamamlayacak projelere imza atması gerekiyor. Dönüşümün önü açılması lazım. Marmara'da büyük bir deprem bekleniyor, bunu bilmeyen kaldı mı? Altyapısından aşevine kadar tüm ihtiyaçları karşılayacak bir konteyner kent planlaması olması lazım. Deprem bölgesine gittiğimizde bu planlamanın eksikliğine çokça şahit olduk. Her şeyin baştan planlanması ve afetlere hazırlıklı halde olmamız lazım. Yoksa daha fazla can yanacak ve yuva yıkılacak.
Murat Kaya
GESİAD YK Başkanı
Depremle birlikte ülkemizin deprem kuşağında yer aldığı gerçeğini acı bir şekilde hatırlamış olduk. Bu süreçte işinin ehli kişilerin başını çektiği bir ekiple yapılarımızı güçlendirmek zorundayız. Bölgede deprem gerçeğine uygun yapıların inşasına da başlamalıyız. Bu acıları ülkece yaşamak 50 bine yakın insanın hayatını kaybeden bir afetle karşılaşmak çok zor. Yaralarımızı sarabileceğimiz kadar hep birlikte sarmaya çalışıyoruz. Bundan sonraki süreçte ise inşaatçı arkadaşlarımızın tekniklerini, yapı kalitelerini gözden geçirmeleri gereklidir. Bu yapılarda, işlerini yürüten, üreten, ticaret yapan ve konutlarda hayatını sürdüren vatandaşlar olarak bu yapılar hakkında daha fazla bilgi edinmeliyiz. Bilimselliğin ışığında hareket edildiği takdirde depreme karşı çaresiz değiliz. Konutlarımızı deprem gerçeğine uygun olarak inşa etmek durumundayız. Depremde hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet yaralılara şifa diliyorum.
Erkan Kalafat
AHŞAPDER YK Başkanı.
Betonun ülkemize girmesi üzerinden yaklaşık 80 yıl geçti ve son depremle birlikte toplam büyük depremlerde 120 bin vatandaşımızı kaybettik. Yani yıla bölersek, her yıl ortalama 1.500 kişi kaybediyoruz. Son Maraş depremi ile artık özellikle konutlarda sadece betonun malzeme olarak kullanılması anlayışından vazgeçeriz diye umuyoruz. Tüm dünyanın depreme dayanıklı, hafifliği sebebiyle fay hattı üzerinde yapılmadığı müddetçe yıkılmayan ve ölüme sebebiyet verme oranı sıfıra yakın olan ahşap konut sistemi, bundan sonra en azından biraz daha fazla konuşulacaktır. AHSAPDER olarak umuyoruz ki vatandaşlarımızı bir sonraki depremde öldürmeyecek sisteme bir an önce geçmek için, bilgi birikimimizden faydalanılır. Artık halkımızın dünyanın neredeyse %100 oranında kullandığı teknolojik ahşap evlerle tanışması ve yuva kavramına kavuşacağı günler yakında. Biz dernek olarak bilinçlendirme faaliyetlerimize devam edeceğiz. Halkımız her tür konuda bizlerle irtibata geçebilirler. Halkımızı bir daha enkaz altında, o çok kötü görüntüler ile görmek ve yaşamak istemiyoruz. Ülke olarak bu konuda seferberlik ilan edilmeli ve tek kat veya iki kat olarak araziye yayılmalıyız. Tüm dünya böyle yapıyor ve depremde ölmüyor. Şehirlerin sadece % 1’ini planlayabilirsek, herkesin müstakil ahşap evinin olması mümkündür.
Şeref Demir
Akyükselen İnşaat YK Başkan Vekili
Deprem sonrası herkeste bir panik söz konusu haklı olarak. Tedirgin olmaması mümkün değil. Eski konutlarda oturan hatta yeni yapılarda oturanlar da bizleri arıyor. Önümüzde Marmara depremi diye bir gerçek var. Riskli yapıda oturanlar yapılarının riskli olup olmadığına baktırmaları gerekiyor. Kamunun bu konuda öncülük yapması lazım. Müteahhitler olarak bize de görev ve sorumluluklar düşüyor. Riskli yapı stokumuzu minimize etmek adına üstünüze düşen görevi yapmalıyız. Firma olarak kanunun hükmettiği şekilde her şantiyemizde bir inşaat şefi bulunuyor. Bunun yanında her şantiyemizde minimum olarak 5-6 kişiden oluşan yetkin inşaat mühendisleri ve mimarlarımız devamlı bulunuyor. Deprem gibi bir afet var ortada. Firma bünyesinde toplantı yaparak her şeyi gözden geçirdik. Herkesin bu depremden bir sonuç çıkarması gerekli, iyi yapıyorsak, mükemmeli yakalamanın yollarını aramalıyız. Batı bölgelerinde mevcut halde dahi konut ihtiyacını karşılayamıyoruz. Buna ek olarak yeni bir göçün gelmesi yeni sorunlar çıkaracaktır. Bunun yanında artan maliyetler, arsa fiyatları yapı üretimine de yansıyor ruhsat alımında düşüşleri görüyoruz, üretim azalıyor. Kamunun acilen arsa sorununa çözüm üretmesi lazım. Göçün de dengeli bir şekilde yani Anadolu şehirlerimize de yönlendirilmesi gerekiyor. Deprem bölgesinde ise konut seferberliği ilan edilerek insanların yuvalarına kavuşmaları için seferber olmalıyız. Firma olarak deprem bölgesine yönelik yardımda bulunduk ve aynı zamanda da İMSİAD olarak depremin ilk gününde bölgede enkaz kaldırma çalışmaları için makine ve gerekli ekipmanları bölgeye sevk ettik. İnsani yardımlarımız da devam ediyor.
Zerrin Özgüle
Zerrin Özgüle İnşaat YK Başkanı
Bursa’nın deprem bölgesi olması ve bazı bölgelerinde zeminlerin inşaat için hiç uygun yapıda olmaması sebebiyle bir an önce acil alarma geçilmesi gerekmektedir. Eski binaların hızla tespiti yapılıp kentsel dönüşüm süreci tamamlanmalıdır. İnsanlar korku ve panik halde her gün deprem geliyor hazırlanın söylemleri halkımıza psikolojik sorunların olduğu süreçleri yaşatıyor. Özellikle fay hattının geçtiği ya da yumuşak zeminin olduğu bölgelerdeki konut stoğunun hafifletilerek başka alanlara taşınması gerektiğini düşünüyorum. Yedinin üzerinde bir deprem olduğunda pek çok binanın yıkılma riski var. O yüzden inanıyorum ki tüm belediyeler bu hassasiyeti fazlasıyla göstereceklerdir. Firmamız 2005 yılında inşaat faaliyetlerine başlamış ve o gün de, bugün de yönetmeliklerini inşaat kalitesine teknik ekiplere çok önem veren bir firma olmuştur. Yapmış olduğumuz binaların hiç birisinde en ufak bir risk görmüyoruz. Sanayi şehri olmamız sebebiyle yüksek göç alıyoruz, her daim konut ihtiyacı Bursa’da artıyor. Bursa’ya göç eden depremzedelerin sayısı yaklaşık 35 bin kişi oldu. Deprem bölgesine yoğun destekler göndermeye çalıştık hem şirketlerimiz olarak, hem de federasyon başkanı olarak. BUSADER Federasyonu adına Uluslararası Sağlık ve Eğitim Gönüllüleri Derneği olarak 5 derneğimizin ortak çalışmalarıyla 30 konteyner, beş TIR dolusu gıda ve giyim, bir kamyon ilaç ve ekipman, bir araç dolusu eğitim malzemeleri Hatay’a gönderdik.
Naci Şahin
Burçin İnşaat YK Başkanı
Olası depremden Bursa konut sektörü % 35 (eski binalar) etkilense de ivedilikle yıkılarak yeni deprem yönetmeliğine uygun yeniden inşa edilmelidir. Firmamız olarak yaptığımız değerlendirmelerde zemin etüdü ciddi anlamda yapılmalı, yapı denetim sistemi özel sektörde olmamalı, fenni mesul şantiye şefi statikte tecrübeli olmalı. Arsaya uygun proje yapılmalı, projeye (ranta) uygun değil. Zemini sağlayan yeni yeni bölgelere (rant aranmaksızın) imar üretip, vatandaşımızın ulaşabileceği rakam ve m2’lerde yeni konut üretimi yapılarak devletin çok çok uygun uzun vadeli konut kredileri vs. gibi yöntemlerle vatandaşın konut talebi karşılanabilir kanısındayım. 1999 deprem sonrası yönetmeliğe uygun yapılar olası depremden çok etkileneceğini sanmıyorum. 1999 öncesi binaların yenilenmesi ve son depremde görülen, yaşanan zemin etüdü yapı denetimler yöntemlerinde önemli ve ciddi değişiklikler olmalıdır. Kurucu başkanı olduğum, BALKANTÜRKSİAD ve Balkantürk Eğitim Vakfı başkanlarından aldığım bilgilere göre deprem bölgelerine önemli yardım çalışmalarında bulundular. Biz de Burçin İnşaat A.Ş. ve Berk yapı Grup Yön. Kur. Bşk. Naci Şahin (Genel Müd. Nermin Şahin-Burçin Dizdar-Berk Şahin) deprem bölgesine 3. gün konteyner, jeneratör, nakit ve gıda yardımlarında bulunduk.
Mustafa Altın
Makaza Altın İnşaat YKB
Bursa’yı psikolojik anlamda etkileyecek. İnsanlar deprem bölgesinde yaşamanın verdiği durumla bu durumun psikolojik etkileriyle barındığı yeri haklı olarak sorgulayacak. Barındığım yer güvenli mi yoksa riskli mi diye. Bu durum uzun bir süre devam edecektir. Şehirleşme anlamında da etkileyecektir. Yüksek katlı binalar yerine az katlı veya müstakil evler tercih edilmeye başlanacaktır. Konut stoğu anlamında yeni gelişmelerin olacağı inancındayım. Hem alınan göç, hem sektörden çekilen müteahhitler nedeniyle konut arzında azalma olacaktır. Firma bünyesinde değerlendirmemizi gerçekleştirdik. Bu kapsamda; daha önce tamamlayıp teslim ettiğimiz projeler için (inşaat mühendisleri, mimar, site yöneticisi) genel müdürümüz başkanlığında bir komisyon kurup tüm projelerimiz ziyaret ediyor, durum tespitini tutanakla teyit altına alıyoruz. Başlayan göç ile birlikte konut ihtiyacı kısa sürede karşılamamız mümkün gözükmüyor. Depremden sonra çalışma yöntemlerimizle çok bir değişiklik yok çünkü biz deprem bölgesinde imalat yapan bir firma bilinci ile zaten dikkatli davranıyorduk. Ancak bu süreçleri belgeleme ve fotoğraflamaya başladık. Deprem bölgesine yönelik hem şahsi, hem şirket anlamında bir çalışmamız oldu. Özellikle yurt dışı gurbetçi ve körfez ülkeleri bağlantılarımızı da işin içine çekerek bölgeye kuru gıda, battaniye ve özellikle konteyner gönderimlerinde bulunduk ve göndermeye devam ediyoruz. Kampanyamız halen devam ediyor.
Muhammet Adiloğlu
Adiloğlu Grup YKB.
Kahramanmaraş merkezli depremler ile ülkemizin tamamında vatandaşlarımız bazı soruları sormaya başladı. Deprem bulunduğumuz bölgede olsa ne yaparız? Oturduğumuz ev sağlam mı? Yeni aldığımız ev sağlam mı? Acaba müteahhit firma uygulamayı düzgün yapabildi mi? Mahallemizin zemini nasıl gibi bir çok soruyla karşılaşıyoruz. İlimizde ve tüm ülkede ilk etapta sektör olarak bir durağanlık olmasını çok normal görüyoruz. Fakat kısa bir süre sonra eskiye göre daha fazla hareketlilik olacağı kanaatindeyim. Bizler de firma olarak depremin hemen ertesi sabahı toplantılar yaparak, depremin etkileri başta olmak üzere, deprem sonrası yapılması gerekenleri istişare ettik. Deprem ile birlikte, ne kadar güvenli ve sağlam iş yaparsa yapsın, her firma ‘daha iyisini nasıl yaparım’ diyerek gerekli güncellemeleri yapmalı. Deprem ile başlayan göç ve ilimizin ihtiyacı olan kentsel dönüşüm faaliyetleri sebebiyle sektörün ciddi manada hızlanacağını düşünüyorum. Firma olarak kentsel dönüşüm ağırlıklı çalışmamız olmaktadır. Deprem sonrası bu çalışmalarımızı daha da hızlandırmayı düşünüyoruz. Çünkü vatandaşlardan gelen talep bu yöndedir. Deprem bölgesine yönelik ayni ve nakdi yardımlarımızın yanında, konteyner kent projelerine imkânlarımız doğrultusunda destek vermeye gayret ediyoruz.
İbrahim Cem Oflaz
Oflaz Grup YK Başkanı
Depremden, sonra Bursa konut sektörünün biraz daha dikkatli ve temkinli olmak kaydıyla yoluna devam edecektir. Eksi manada etkileneceğini zannetmiyorum. Depremde zemin yapısı çok önemlidir. Biz ovalarda değil daha çok sağlam kayaçların üzerine yapılarımızı inşa edersek, elimizdeki statik proje ve bilimsel verilere uygun olarak konutlarımızı inşa edersek hiçbir şey olmaz. Bundan sonra yapılan binaların statik yapılarının çok iyi değerlendirilerek uygun zemine uygun imalatların yapılması önemli. Bu deprem bize gösterdi ki bazı binaların almış olduğu hasarlar binanın yapım tekniğinden ziyade zemin kaynaklı olduğudur. Bizim ovalarda inşaat yapmamamız gerektiğini bu deprem bize acı bir şekilde göstermiştir. Atalarımız gibi biz de kayalık dağlık alanlarda ev yapmalıyız, ovada ise tarım yapmamız lazım. Benim anlayışım az katlı yani 4 veya 5 katı geçmeyecek yapıların dağlık yerlerde yapılmasıdır. Öte yandan depremden konut sektörünün ciddi manada etkileneceğini düşünmüyorum. Artan konut talebi de biz müteahhitler tarafından karşılanacaktır. Biz firma olarak depremin ilk haberinden sonra hareket geçip toplantı yaptık. Yaptığımız değerlendirmeden sonra her müteahhit firma gibi iş makinalarımızı ve şu an 8 operatörümüz ile 6 şoförümüzü görevlendirdik. Bölgeye gittiler. Bunun yanında AFAD ilişkili personellerimizi de gönderdik. Şu an için çalışmaları devam ediyor. Personelimiz AFAD’ın çatısı altında çalışıyorlar.
Ulaş Kılıç
Derin Mühendislik YK Başkanı
Jeolojik anlamda formasyonlar vardır. Formasyonlar da yaşlıdan gence doğru sıralanır. Ovada yapılaşmaya gittiğin zaman güncel zeminin üzerine bina koyuyoruz. Deprem dalgaları, alüvyonda, güncel zeminde daha hızlı hareket edebiliyor. Zemin yoğunluğu artıkça deprem dalgalarından yapı daha az etkilenir. Gevşek zeminlerde ise zemin sıvılaşması gibi problemler çıkabiliyor. Bu demek değildir ki her yerde yapılaşmaya gidilemez. Doğru şekilde zemin etüdü yapıldıysa her yere her türlü bina yapılabilir. Ovada yapılaşma yerine, daha çok dağ yamaçlarına ve zemin yoğunluğu güçlü yerlerde bina yapmak daha doğru bir yöntem. Zemin etüt raporlarında her tarafla koordineli olarak ilerliyoruz. Önce yapının özelikleri kaç katlı, kaç metre kare ve hangi amaçla kullanılacak, bunların bilgisini alıyoruz. Bunun devamında zeminde sondaj yapıp numuneler alıyoruz. Bazı arazi deneyleri uyguluyoruz. Bunları rapor haline getirip sunuyoruz.
Timur Bozkurt
B-Birinci Sondaj ve Jeolojik Uygulamalar Ltd. Şti. Şirket Müdürü
Önemli olan zeminin bilinmesi. Fayın içerisinde olmayan her zeminde inşaat ve yapı olabilir. Burada gerekli önlemlerin alınması şartıyla tabii ki. Zemin etüdü yapıldıktan sonra gelen değerlere göre her şeyi yapabilirsiniz. Alüvyon zemine bina yapılmaz diye bir şey yok. Gerekli önlemler ve uygulamalar yapıldıktan sonra bina yapılabilir. Binanın büyüklüğüne ve özelliğine göre zemin etüdü yapılmalıdır. Zemin etüdü yapılırken bölgenin özelliklerine iyi bakılmalıdır. Taşkın ve sel gibi afetleri de gözden kaçırmamak gerekiyor. Hollanda’nın yarısı dolgu zemin. Maliyetlerine katlanıp yapabiliyorsanız, elbette her zeminde dayanıklı binalar inşa edilebilir.
Hasan Koyunlular
Hasan Koyunlular Mühendislik YK Başkanı
Her türlü zemine bina yapılabilir ilk önce bunu belirmek lazım. Her zemine yapılabilir tabii zemindeki maliyetlerine katlanmak şartıyla. Günümüz şartlarında bu maliyetlere katlanmak biraz zor olduğu için daha çok kaya zeminler gibi sağlam zeminler aranıyor. Her yerde bulamayız. Özelikle zemin sıvılaşmasının olmadığı yerleri güvenli olarak tanımlayabiliriz. Bu zeminin üzerinde yük çok önemlidir. Az katlılarda bu zeminlerde pek sorun çıkabileceğini sanmıyorum. Yüksek katlı yapılarda ise zemin iyileştirme yöntemleri tercih edilebilir. Zemin etüdünün de amacı daha güvenli bir yapı oluşturmak. Bu deprem bizim hesaplarımızda ön görmediğimiz kadar şiddetli ve büyük oldu. Zemin etütleri hazırlanırken deprem tasarım hesapları olarak 7 – 7.5 büyüklükteki depremlere göre hesaplanmalıdır. Özellikle bu deprem 7.8’i aştı bu bizim yaptığımız ivme hesaplarını da aştı. Tekrardan deprem yönetmeliğinin revize edilmesi gerekiyor. Zemin etüt raporunun verilerine göre diğer yapı biçimleniyor.
Bekir Onur Baş
CGDM Zemin Teknolojileri YK Başkanı
Deprem neticesinde binaların ayakta kalması ya da yıkılması bina-zemin değerlendirilme analizlerinin doğru bir şekilde yapılmasına bağlıdır. Gerekli önlemler alındığı ya da gerekli iyileştirmeler yapıldığı takdirde her zemin türünde bina yapmak mümkündür. Yerin altı kil, kum, çakıl, blok türü zeminlerden ya da kaya birimlerden oluşur. Bunlar jeoloji mühendislerince yapılan sondajlarla belirlenerek zemin etüt raporlarında ilgili yönetmeliğe uygun olarak düzenlenir. Bu zemin etüt raporlarında, projeye göre yapı tasarımında kullanılacak olan zemin parametreleri belirlenir ve varsa zeminle ilgili oturma, şişme, sıvılaşma, göçme gibi zemin problemleri tespit edilerek gerekli önlemlerin/iyileştirmelerin yapılması gerektiği belirtilir. Deprem bölgesinde yaptığım incelemelere göre bir binanın yıkılması çeşitli nedenlere bağlı olabilmektedir. Bu nedenlerin en başında depremin büyüklüğü gelir. Sonrasında yapı inşaatının projesine uygunsuz yapılması, rezonans, zemin problemlerine yönelik önlemlerin alınmaması şeklinde sıralanabilir. Binanızın zemini ile ilgili bilginiz yoksa yakın çevrede yapılmış zemin etüt raporlarından faydalanabilir ya da uygun alan varsa sondaj çalışması yaptırarak zemin dayanımı hakkında bilgi sahibi olabilirsiniz. Depremzedelerimize ve ülkeme geçmiş olsun dileklerimi sunar, bir sonraki depremde can kayıplarının yaşanmamasını temenni ederim.
Ziya Kahraman
Çetin Elektrik YK Üyesi
Bir deprem sonrasında yaşanacak öncelikle acil durum faaliyetlerinin, sonrasında da yaşamın ve ekonominin sağlıklı bir şekilde yürütülebilmesi için teknik altyapıyı oluşturan tesisatın işletme sürekliliğinin korunması gerekmektedir. Enerji iletim ve dağıtım alt yapı tesisatı acil durum faaliyetlerinin sürdürebilmesi açısından büyük öneme sahiptir. Trafo, A.G. ve Aydınlatma dağıtım alt yapısı sistemlerinin ve bu sistemlerin ana bileşeni içerisinde yer alan alçak gerilim panolarının depremden etkilenmemesi ve enerjiyi iletmeye devam etmesi oldukça önemlidir. Bu sebepten tüm elektrik cihazlarının deprem dayanımı, binaya sabitleme sistemleri sismik sabitleme standartlarına uygun olmalıdır. Bununla birlikte deprem sırasında meydana gelecek sarsıntılar sonucu kablolarda olabilecek kısa devrelerden kaynaklı meydana gelebilecek yangınlar için panolarda yangın koruma kaçak akım röleleri ve can güvenliği içinde panolarda hayat koruma kaçak akım koruma röleleri kullanılmalıdır. Ayrıca yine deprem sensörleri kullanılarak tehlike arz edecek yerlerdeki panoların elektrikleri kesilerek elektrik kaynaklı tehlikelerin önlenmesi mümkündür. 6 Mart 2006 tarihinde Deprem Bölgelerinde Yapılacak Binalar Hakkında Esaslar Konulu Yönetmelik yayınlanmış ve 1 yıl sonra devreye girmiştir. 3 Mayıs 2007 tarihinde de bu yönetmelikte değişiklikler yapılarak yürürlüğe sokulmuştur.