banner94

banner77

banner69

banner88

01.05.2020, 11:56 539

Dünyanın değişim zamanı geldi- II

Geçen sayıdaki yazımızı “önümüzdeki sayı veya sayılarda da bu konudaki öngörülerimi sizlerle paylaşmaya devam edeceğim, kalın sağlıcakla” diye bitirmiştik.

İşte bu yazıda kaldığımız yerden devam edelim istiyorum.

Dünyanın değişim zamanı geldi diyoruz.

Peki, bu değişim, ilk olarak ne şekilde göreceğiz ya da yaşayacağız?

İlk öngörüm yapıların yoğunluğu ve boyutları ile ilgili.

Mimari olarak son zamanlarda özellikle ülkemizde görmekten sıkıldığımız çirkin, altın oranlara uymayan ve estetik olarak hiçbir tat vermeyen binaların artık sürdürülebilir bir tarafı kalmadığı.

Kesinlikle insanların yaşam alanı olarak yapılan bu yapılar, insan ölçeğine uygun olacak şekilde artık dizayn edilmeli. Mutlaka.

Göz en önemli duyu organlarından biri ve doğanın içinden yaratılan insanoğlunun bu durumdan mutlu olması ya da keyif alması zaten mümkün değil, bunun fark edilmesi için bu kadar beton yığınına dönüşmüş şehirler oluşmasını beklemeye gerek yoktu.

Çok yakın ve üst üste yaşamak konfordan öte başka sıkıntılar da yaratmaya başlayacak.

Salgınlar sonucunda ilk söylenen şey sosyal mesafeyi korumamız oluyor. Ama bu kadar yoğunluğun olduğu şehirlerde bunun sağlanmasının çok zor olduğunu görüyoruz.

Doğru yaşam tarzı olarak benimsediğimiz son çağ yaşamı, bu gibi durumlarda bize dezavantaj olarak dönüyor. Eski dönemlerdeki gibi konutlarımızdan doğayı soyutlamadan, alt üst yığılmadan yaşayabileceğimiz bir mimari anlayışa geçmek zorunluluğu ve de geçmiş yapıların da eninde sonunda dönüşmek zorunda olduğunu artık fark etmemek imkânsız. Bu hem doğamıza hem de yaşam kalitemize büyük katkı sağlayacak.

Sosyalleşme alanlarımız kesinlikle yaşam alanları içerisinde değişmek zorunda olan ikinci konu.

Artık alışveriş merkezi denen kavramın, on-line alışverişin tüm ticareti sardığı durumun haricinde bir de yakın temas sıkıntıları sonucunda tamamen geçerliliğini kaybedeceğine inanıyorum. Bazı ülkelerde gelecek felsefe ve tasarım düşünürlerinin de tartıştığı konulardan birisi de bu yapıların ne şekilde ve neye dönüştürüleceği. Tamamen karşı olduğum bu yapı şeklinin böyle bir dönemde hele şükür ki tartışılmaya başlanması kendi adıma sevindirici bir durum.

Her konuda ne kadar gelişirsek gelişelim, konunun; dönemsel olarak dönüp dolaşıp insanların insan ölçeğinde yaşama ihtiyacı ile belirli ölçü ve beraber yaşama şartlarına geldiğini görüyoruz.

Yapay bahçeler yaratarak değil, gerçekten kopmadan, birbirinin içine geçmiş bir doğa-insan yaşamı sağlamak artık şart insanoğlunun geleceği için.

Her keskin ve büyük gelişme dönemlerinin bazı safhalarında yine dönüp dolaşıp temel yaşam içgüdülerimize uygun noktaları doğru olarak tartışıyorsak, aslında bazen yaradılışımıza uygun olmayan durumları zorlama kısmından vazgeçmemiz gerekmiyor mu artık?

- - -

Yorumlar (0)
Yorum yapabilmek için lütfen üye girişi yapınız!
banner100
16°
açık
banner61
banner62
banner89