Deprem gerçeği ve kentsel dönüşüm
Ülkemizde çok ciddi bir deprem gerçeği var. Ve karşılaşmayan insan neredeyse yok. Olması kesin gözüyle bakılan yeni depremler var. Yeni deprem olursa, çarpık ve düzensiz yapılaşma ve eski yapıların fazlalığı nedeniyle ülkemizin ve kentimizin çok ciddi sıkıntılarla karşılaşacağına kesin gözüyle bakılıyor. 1999 yılında yaşanan Marmara Depremi'nin üzerine yapılan çalışmalar neticesinde 6306 Sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun TBMM’nce kabul edilmiş ve Türkiye’de Kentsel Dönüşüm başlamıştır. Bu kanunun kabul edilmesiyle birlikte özellikle rantın merkezi olan İstanbul’da oldukça hareketlilik yaşanmış ve yaşanmaya da devam etmektedir.
İstanbul, Bursa, Ankara, İzmir de yepyeni yapılanma süreçleri başladı, En başta apartmanda sadece tek bir kişinin bildirimi geçerli olduğu için iş biraz rantsal dönüşüme dönüştü. Ve Bursa’nın en beğenilen mahallelerinde kentsel dönüşüm başladı. Aslında FSM üzerinde yapılan kentsel dönüşüm bir nebze doğruydu. Çünkü burada pek çok bina ciddi hasar görmüştü. Bizler emlak danışmanı olduğumuz için Bursa’nın tüm mahallelerini tanıyoruz. Altıparmak, Heykel, Yeşil, Muradiye için acele edilmeli. Bu bölgelerdeki binaların değil kendileri, merdivenleri dahi büyük tehlike taşıyor. Bir büyük tehlike de yazlık bölgelerdeki binalar için. Gemlik, Kumla, Kurşunlu, Burgaz, Mudanyadaki 40 yıldan eski binaların tamamının beton eksikliği olduğunu düşünüyorum. Artık bakanlık ve belediye işbirliği ile ilan edilen riskli alanlardaki uygulamalarla, bireysel uygulamaların birbirinden farklılık göstermemesi gerekmekte.
Bireysel uygulamalarda mülk sahipleri binalarını kat karşılığı müteahhitlere vermekte ve binalarını yeniletmektedir. Mevcut bir binanın yıkılıp yerine daha fazla bağımsız bölümün bulunduğu bir binanın inşa edilmesine ise “Kentsel Dönüşüm”den ziyade ancak “Kentsel Yenileme” diyebiliriz. Şu andaki uygulama maalesef ağırlıklı olarak bu şekildedir. Kentsel Dönüşüm’ün asıl amacı insanlarımızın yeşil alanlarıyla ve donatı alanlarıyla daha yaşanabilir bir çevrede sağlam binalarda oturmalarını sağlayabilmekti.
Sonuç olarak kentsel dönüşüm büyük bir motivasyonla başlasada istenen başarıyı birçok nedenden ötürü sağlayamadı. Dönüşümler bina bazlı olurken , başarılı olan alan bazlı dönüşüm projesi sayısı sınırlı kaldı. Dönüşüm süreçlerinde yaşanan olumsuzluklar ve anlaşmazlıklar, dönüşüm sürelerinin çok fazla uzamasına sebep olurken, ayrıca çok fazla maddi zarara da sebep oldu. Hem yatırımcı hem de hak sahiplerinin mağduriyetinin giderilmesi ve sürecin sağlıklı ilerleyebilmesi için süreç boyunca sistemde nelerin eksik olduğu değerlendirilip, yönetmelik 2016 aralık ayında yeniden düzenlendi. Sektörün bir miktar önü açıldı. Bu düzenlemeyle neredeyse Türkiye’nin tamamı riskli alan uygulamasına geçildi. Riskli alanlarda ve riskli yapılarda 18 ay olan kira yardımı süresi değiştir. Riskli alanlarda inşaat faaliyetinin 24 ay ile 48 ay arasında sürmesi göz önünde bulundurularak yeni yönetmelikle 36 ay şeklinde uzatıldı. Riskli yapılarda eskisi gibi kira yardımı 18 ay süreyle yapılmaya devam edilecek. Riskli yapıların dönüşümü söz konusu olduğunda 3’te 2 ya da 3’te 1’lerle ilgili sıkıntılar vardı. Eski düzenlemede binanın 3’te 2 kararı aldıktan sonra, 3’te 2’den geri kalanların payının satışı noktasında açık artırmaya bina yıkılmadan gidilemiyordu.
Yeni Kentsel Dönüşüm Yönetmeliği ile birlikte bina yıkılmadan açık arttırma yapılabilecek. 3’te 1’in açık arttırma ile satışına sadece 3’te 2 girebilecek. 3’te 2 ‘den alıcı çıkmazsa sadece müteahhit veya bakanlık satın alabilecek. Bu madde ile apartmanlarda karar almalar kolaylaşacak diye ümit edebiliriz. Kentsel Dönüşüm’ün asıl amacı insanlarımızın yeşil alanlarıyla ve donatı alanlarıyla daha yaşanabilir bir çevrede sağlam binalarda oturmalarını sağlayabilmekti. Şu an TÜRKİYE ölçeğinde konuşacak olursak bunun ne kadar sağlanabildiği konusu da tam bir muamma Halk kentsel dönüşümü ilk etapta “piyango“ olarak gördü. Bu dönüşüm işin başında yaşam alanlarının iyileştirilmesi, depremde can kaybının önlenmesi için doğru binalar yapılması gibi kabul edilmedi.
Bugün geldiği yanlış noktada aslında yanlış oluşturtulan kamuoyu algısının çok büyük payı vardır. BURSA Türkiye’nin cennet bir ili. Onun kıymetini bilelim. İnanın site hayatı her zaman daha memnuniyet verici, artık parsel bazlı değil. Ada bazlı dönüşümler yapalım, Gerçi geçen süreçte dilleri yanan müteahhit ve mal Sahipleri tekrar bu sürece girerler mi bilmem. Ataevler bölgesinde pek çok yıkılan binanın hala inşaatına başlanamadı. HERKESİN DEPREM GÜNÜNÜ HATIRLAMASINI DİLİYORUM VE CANDAN KIYMETLİ HİÇBİRŞEYİN OLMADIĞINI KUVVETLE HATIRLATMAK İSTİYORUM. Tüm okuyucularıma iyi günler.
- - - -