Tutkunun dokularla birleştiği mekânlar
Son yıllarda sıklıkla duyduğumuz “Minimalizm” kavramının karşısında yer alan “Maksimalizm”i daha iyi anlamak için Kelly Wearstler’ın dramatik ve renkli dünyasına giriş yapacağız.
İç mimar adı: Kelly Wearstler
İç mekân tasarım: Kelly Wearstler
Görseller: Kelly Wearstler
Yazı: Mimar Hatice Rumeysa Erdoğan / ROS architects / MOTİF YAPI
Maksimalizm 1960’larda Dorothy Draper ile en parlak dönemini yaşadıktan sonra, minimalizmin onlarca yıl süren hakimiyetinin ardından tekrar yükselişe geçti. Belki de Martin Brudnizki’nin Londra'daki Annabel's Gece Kulübü çalışmasından ilham alan tasarımcılar; şatafatlı 60’lı yılların renkli ve cesur esintilerinden çini baskılı duvar kağıtlarına kadar her detayı en ince ayrıntısına kadar hesaplayıp belirli bir dengeyle tasarımı meydana getiriyorlar. Maksimalizm, sıradan bir görünümü olmayan ve yalnızca en cesur dokunuşların yer alabildiği bir tasarım yaklaşımıdır. Bu çerçevede hiçbir öge sadece orada olmak için orada değildir, her öğenin bir amacı vardır ve kendi içinde etkileyicidir. Bazı tasarımcılar bu yaklaşımı tutkunun, gücün ve sevincin özü olarak tanımlıyorlar.
Maksimalizm kavramını en iyi sentezleyen tasarımcılardan olan Kelly Wearstler “İç mekânı bir heykel olarak görüyorum. Bir hikâye anlatan sanatsal parçalarla bir macera duygusu yaratmak istiyorum” diyor. Bahsi geçen bu macera, Wearstler’ın iç mekânlarını deneyimlediğinizde size ilham veren duyusal bir maceradır. Wearstler, güvenli bölgede dolaşan minimalistlerin aksine sınırlarda dolaşıp renkler ve dokularla cesur bir şekilde dans ediyor. Bu cesur renkleri sanat parçalarıyla ve aksesuarlarla birleştiriyor. Mekânlar, heykelsi objeler ve sanat eserleriyle daha gösterişli hale geliyor. Wearstler, projelerinde odak noktası görevi gören ve heyecan yaratan büyük ölçekli objeler kullanmasıyla tanınır. Konsollar ve masalar narin biblolarla dolu değil, bunun yerine kendi başlarına bir anlamı olan parçalarla donatılmıştır. Devasa ahşap kafalar, metal çivili küreler ve gerçek boyutlu anatomik kalıplar tam olarak Wearstler’ın maksimalist tasarım anlayışını yansıtır. Zıtlıkların birbiri içinde bir uyum yakaladığı bu tasarım anlayışı bize minimalizmin veremediği heyecan uyandıran bir deneyim yaşatıyor.