Yaşadığımız yıkıcı depremlerden sonra üzerinde durulması gereken hususlardan birisi de deprem sonrası orta ya da ağır hasarlı konutlarımızın kullanılamaz hale gelmeleri nedeniyle yaşadığımız olumsuzluklardır.
İster psikolojik ister ekonomik nedenlerle olsun, kendimizi en çok güvende hissettiğimiz evlerimizin böylesi felaketlerde de birer sığınak olarak bizleri korumasını beklemek hepimizin beklentisidir. Gelişen teknoloji ve inşaat teknikleriyle bu beklentileri karşılamak mümkündür.
6 Şubat depremlerinde, hastane binalarının başarılı performansından sonra sismik izolasyon uygulamasının bilinirliği artmıştır. Sismik izolasyon uygulamasını öne çıkaran en önemli özelliği, yapının depremden önceki işlevlerine depremden sonra da herhangi bir kesinti olmadan devam edebilmesini sağlayabilmesidir.
Yapının taşıyıcı sistem elemanlarında (kolon, kiriş, perde duvar) oluşacak hasarın önüne geçilmesinin yanı sıra bina performansını doğrudan etkileyecek bölme duvar, dış cephe kaplaması, elektrik ve mekanik tesisat gibi bileşenleri de korumak sismik izolasyonlu yapılarda tasarım sırasında dikkate alınmaktadır. Bu açıdan da geleneksel depreme dayanıklı yapı tasarımı yaklaşımından farklılaşmaktadır.