Ülkemizde güvenli zeminler konusu ne yazık ki göreceli olarak yeni bir kavram sayılır.13 Mart 1992 tarihli Erzincan depremi sonrasında ‘’Zemin ve Temel Etüdü Raporu’’ kamu binaları açısından zorunlu hale getirilmiş daha sonrasında 99 Marmara depremi ile uygulama çıkarılan yönetmelik ile tüm yeni yapılacak binalar için zorunlu olmuştur.
Bu uygulama esasları ve rapor formatının amacı bina ve bina türü yapıların tasarım , projelendirme, inşa ve denetimi için yapılması zorunlu olan zemin ve temel etütlerinin, planlanması arazi araştırmaları ve laboratuvar çalışmalarının yapılması, sahada karşılaşılan zemin birimlerinin mühendislik özellikleri ile yeraltı suyuna ilişkin verilerin toplanması, yerel deprem etkilerinin belirlenmesi ve elde edilen verilerin değerlendirilmesi sonucunda zemin ve temel etüt raporlarının hazırlanmasına ilişkindir.
Jeoloji Mühendisleri, Jeofizik Mühendisleri ve de Geoteknik mühendislerinin ortak bir formatta hazırladığı bu rapor ile zemin etüt çalışmaları; yapıların inşa edileceği alanda, zeminin tabakalarının, bunların kalınlıklarının, yeraltı su durumunun, oturma ve şişme potansiyelinin , zemin – temel etkileşiminin irdelenmesi ve bina temellerinin tasarımında gerekli olan statik ve dinamik parametrelerin belirlenmesi amacıyla yapılmaktadır. Oldukça önem arz eden zemin parametreleri arazide yapılan temel etüt sondajları ve sonrasında ki laboratuvar deneyleri ile belirlenmekte bunların yanısıra zeminlerin dinamik özelliklerinin belirlenmesinde fiziksel ölçümlerden yararlanan Jeofizik yöntemlerden de faydanılmaktadır. Jeofizik yöntemler ile zemine ait sismik dalga hızları, elektriksel geçirgenlik, yoğunluk, gibi fiziksel özelliklerin belirlenmesi mümkün olmaktadır.
Zemin ve temel etüdünde ki temel amaç hem ekonomik hem de güvenli bir yapı inşa edebilmek ve zemin yapısından kaynaklanacak herhangi bir potansiyel hasarı veya tehlikeyi öncede tespit edebilmek yeraltı tabakasının deprem karşısında göstereceği davranışı öğrenmek bununla birlikte, zeminin yapısı, fay hattına uzaklığı durumu, zemin cinsi ve depreme olan dayanıklılığı hakkında bilgi toplamaktır.
Zemin ve temel Etüt uygulama ve esasları Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Yapı İşleri Genel Müdürlüğü nce hazırlanmış olan rapor formatlarına göre yapılmaktadır. Sondajların planlanması sayısı ve derinlikleri bakanlığın belirlemiş olduğu parametrelerce baz alınıp uygulama esnasında yapı etki derinlikleri,bina oturum alanları, temel kotları,temel boyutları gibi zemin üzerinde etkisi olan maddeler göz önüne alınarak yapılmakta ancak çoğu zaman ilgili belediyelerin kendi iç yönetmelik ve uygulamalarına esas olarak değişimler gösterebilmektedir.
Zemin ve Temel etütlerinde uygulama esnasında ki en önemli kriter uygulayıcı firmaların özellikleri ile ortaya çıkmaktadır. Özellikle inşaat firması sahiplerinin yeni inşa edilecek binaya ait parsel bazında yapılacak zemin ve temel etütlerinde en temel kriterleri uygulamayı yapan firma sahiplerinin muhakkak yetkin bir Jeoloji Mühendisi olması, sondajlar esnasında çalışan sondörlerin sondör ehliyet belgesine sahip olmaları ,zemin etüt sondajı yapan makinelerin çalışma sartlarına uygun olması sahadan alınacak ilk ve en önemli verilerin doğruluk payını yükseltmektedir. Akabinde alınan numunelerin TSE standardında bir laboratuvar da ilgili deneylerinin yapılması, jeofizik veriler ve en son olarak bina tasarım bigilerine dayanılarak hazırlanacak olan Geoteknik raporu ile birlikte Zemin ve Temel Etüt raporlaması ilgili belediyelere incelenmek üzere teslim edilmektedir.
Özellikle 6 Şubat depreminden sonrada görmüş olduğumuz üzere Zemin ve Temel Etütlerinin sadece yapılmış olması değil aynı zamanda doğru ve güvenilir bir biçimde yapılmış olması oldukça önem arz etmektedir.Deprem sonrası yıkılan birçok binanın kağıt üzerinde uygulama esaslarına göre yapıldığı belirlenmiş ancak hem ülkemiz hem de özellikle yaşadığımız şehir Bursa özelinde oldukça önemli ve kesinlikle dikkate alınması gereken fay yakınlarında ki yerleşim ve de zemin sıvılaşması kriterleri gerek güvenli zeminler açısından gerekse bina tasarımlarında çokça dikkate alınmadığı gözlemlenmiştir. Çoğu zaman mali kaygılar nedeni ile sahada yapılması gereken deneylerin ve incelemelerin yeterli şekilde yapılmaması, konu üzerinde uzmanlığı henüz yetkin olmamış firmalar ile çalışılması elde edilmesi gereken bilgilerin doğru bir şekilde işlenmesine mani olmakta sonrasında çok daha büyük kayıplar ortaya çıkabilmektedir. Özellikle son 6 Şubat depreminde sıkça duyduğumuz zemin sıvılaşması ve zemin büyütmesi kriterleri Zemin ve Temel etütlerinde çok daha hassasiyet gösterilmesi gereken konuların başında gelmekte zemin sıvılaşma riski olan zeminlerin bina temellerinden önce muhakkak iyileştirilmesi, güçlendirilmesi gerekmektedir.
Güvenli bir yaşam hepimizin hakkı güvenli binalar ancak güvenli zeminler üzerine inşa edilebilir. Bunun için ilk ve en temel başlangıç olan Zemin ve Temel Etüt sondaj uygulamalarına çok daha hassasiyet ile yaklaşmalı ve önemsemeliyiz.
BİLİNMESİ GEREKENLER -SIKÇA SORULANLAR
1- Yeni bir inşaata başlamadan önce ilk yapılması gereken nedir?
Öncelikle inşaatınızın yer tapusu,kotlu krokisi, imar durum belgesi ve mimarisi ile bir Jeoloji mühendisine başvurarak saha için yapılması gereken ilgili sondaj ve zemin etüt çalışmalarının belirlenmesi gerekir.
2- Zemin ve temel etüt sondajları kriterleri neye göre değişmektedir?
Bakanlığın uygulama esaslarına göre yapılacak olan Etüt kategorileri belirlenmiştir. Buna göre binanın temel derinliği,oturma alanı,bodrum kat yüksekliği, bina yüksekliği ,bina kullanım amacı gibi kriterler ile etütlerin kategorileri belirlenir. Bazı zaman ilgili belediyeler bakanlık formatı dışında kendi uygulamalarını da talep edebilirler.
3- Aynı bölgede her bina için uygulama aynı şekilde mi yapılmaktadır?
Hayır, plana esas Jeolojik ve jeoteknik ve Mikrobölgeleme etüt çalışmaları sonucu düzenlenen raporlarda yerleşim ve yapılaşmaya uygun görülen alanlar belirlenmiş bunların zemin özellikleri tespit edilmiştir. Binanın yapılacağı zemine göre aynı bölgede yapılacak olan her yeni inşaat için uygulama kriterleri farklılık gösterebilmektedir.
4- Uygulama çalışmaları ortalama ne kadar sürmektedir?
Yapılacak olan inşaat alanının büyüklüğüne göre saha çalışmalarının adet ve metrajları değişmekte dolayısı ile her iş kendine özel bir süreci takip etmektedir. İlgili mühendisin raporları belediye sunması ile de ruhsat kısmı aşaması firmalardan bağımsız belediye kontrollüğünde devam etmektedir. Uzun ve titiz bir çalışma gerektiren raporlama süreçleri için firmaların gerekli süreyi göz önüne alarak Zemin ve temel etütlerine başlamaları gerekmektedir.
5- Yapılacak olan bina zemin değerlerine uygun değil ise taşıma,oturma veya sıvılaşma gibi zemin problemleri Geoteknik rapor sonucunda ortaya çıktı ise ne yapılmalı ?
Yapılacak olan bina tasarımına ve zemin özelliğine en uygun zemin güçlendirme yöntemi belirlenir çıkan zemin sorunlarına uygun bir şekilde bina inşa öncesi zemin iyileştirme uygulanır. Bunun içinde konusunda uzman bir firma ile çalışmakta fayda var, gerek proje bazında gerek makine parkuru çeşitliliği ile size yardımcı olacak bir firma ile uygulama aşaması ve sonrasın da güvende olursunuz.