UDE Mimarlık’ın mottosu: “İyi mimarlık kazandırır”

RÖPORTAJ

“Mimar ne kadar iyi olursa olsun iş büyük oranda işverende bitiyor. Mimarın vizyonunu karşılayacak vizyonda bir işverenin olması şart. Mimar ne tasarlarsa tasarlasın, sonuçta binayı işveren yapıyor”

“İyi mimarlık kazandırır” sloganıyla hizmet verdiklerini belirten Can Şimşek, “Doğru mimarlık hizmeti almadığınızda doğru bir inşaat süreci de yaşanmıyor. Çoğu zaman şantiyede tekrar tekrar ele alınan imalatların maliyeti, proje maliyetlerinin çok çok üzerinde oluyor. Bu da yapı maliyetleri arttırıyor” diyor ve ekliyor:

“Bursa’da vizyon sahibi iyi bir işveren bulmak iyi bir mimar bulmaktan çok daha zor. Biz hâlâ o iyi işvereni arıyoruz.”

Geçmiş yıllarda iki dönem Mimarlar Odası Bursa Şubesi Başkanlığı da yapan Can Şimşek, inşaat mühendisi ikiz kardeşi Cem Şimşek ile birlikte daha iyi kentler ve yapılar için projeler üretiyor.

Çocuklarının isimlerinin ilk hecelerinden yola çıkarak firmasına “UDE” adını veren Şimşek ile mimarlık, kent dokusu ve firmasının projelerini konuştuk.

Röportaj: Nagihan GÖRKEN

Sayın Can Şimşek, sizi kısaca tanıyabilir miyiz? Firmanızdan biraz bahsedebilir misiniz?

Gazi Üniversitesi Mimarlık Bölümünden 2007 yılında mezun oldum. Babamın inşaat mühendisi olmasının da etkisiyle yapı sektörünün içinde büyüdüm denebilir. 2007’den 2020’ye kadar aile şirketi çatısı altında projeler ürettim. 2007 yılından bu yana ise kurucusu olduğum Ude Mimarlık Hizmetleri firması ile Bursa ve İstanbul çevresinde serbest mimarlık hizmetleri veriyorum.

UDE Mimarlık’ta inşaat mühendisi ikiz kardeşim Cem Şimşek ile birlikteyiz. Bir aile şirketiyiz. Firmamızın adı çocuklarım Umut ve Deniz’in adlarının ilk hecelerinden oluşuyor. Mimari ve statik proje hizmetlerini ofisimiz bünyesinde vermekle beraber, diğer disiplinlerden birlikte çalıştığımız yetkin çözüm ortaklarımızla tüm yapı projeleri konusunda eksiksiz bir hizmet sunuyoruz. Bizim firma olarak sloganımız; “İyi mimarlık kazandırır” şeklinde.

Ancak çoğu müteahhit bu fikre yanaşmıyor. Müteahhitler genelde en ucuza ve en hızlı elde edilmesi gereken kalemin mimarlık hizmeti olduğunu düşünüyorlar. Halbuki inşaat sürecindeki en kritik hizmet, mimarlık hizmeti. Doğru mimarlık hizmeti almadığınız çoğu inşaatta sürekli bir yap-boz durumu söz konusu. Bu da ciddi bir maliyet artışına neden oluyor. Bursa’da bu anlamda iyi bir işveren bulmak iyi bir mimar bulmaktan çok daha zor. Biz de o hâlâ işvereni arıyoruz.

Daha çok hangi yapılarla ön plana çıkıyorsunuz?

Daha çok konut ve ticari yapılar üzerine çalışıyoruz. Ancak katıldığımız yarışmaların da bize sağladığı vizyonla bugüne kadar belediye binaları, hükümet konakları, okullar, alışveriş merkezleri, ticaret odaları, otobüs terminalleri ve müzeler gibi birçok konuda proje ürettik.

İyi bir mimarın özellikleri nelerdir?

Mimarlık sadece okulda aldığınız eğitimle tamamlayabileceğiniz bir süreç değil. Meslek hayatınızda da kendinizi geliştirmeniz gerekiyor. Bunun da önemli yollarından biri mimarlık yarışmaları. Bu yarışmalara Bursa’da en fazla katılan mimarlardan biriyim. Biri mansiyon ikisi satın alma olmak üzere ulusal çapta 3 yarışmada ödülüm var. Uluslararası yarışmalara da katılım sağlıyorum. Gerek mimarlıkla ilgili mecralarla, internet yayınlarıyla yeni malzemeler ve yeni mimari yaklaşımlar konusunda sürekli bilgilerimi taze tutmaya çalışıyorum. Ne yazık ki bunu yapan mimar sayısı oldukça az ve çoğu bildiği yoldan gitme derdinde. Öte yandan mimar ne kadar iyi olursa olsun iş büyük oranda işverende bitiyor. Mimarın vizyonunu karşılayacak vizyonda bir işverenin olması şart. Mimar ne tasarlarsa tasarlasın, sonuçta binayı işveren yapıyor. Dolayısıyla iyi bir işveren olmak, iyi bir mimar olmaktan daha önemli sektörde.

Bursa’nın mimari yapısına baktığınızda artı ve eksileri olarak neleri görüyorsunuz?

Bursa’nın bir mimari kimliği olduğunu söylemek zor. Çünkü özellikle son 20-25 yılda çok ciddi şekilde geriye giden bir kent dokusu var. Geçmişte başkentlik yapmış, hem doğal hem kültürel anlamda çok fazla potansiyeli olan bir şehir için içler acısı bir halde diyebiliriz. Kenti yönetenlerin bunda payı büyük. Vatandaşın daha iyisini talep etmiyor olması da bir diğer unsur. Bursa’nın her mahallesi ayrı telden çalıyor.

Bu konuda meslektaşlarınıza yönelik bir eleştiriniz var mı?

Her mimar, okuldan iyi mimar olarak mezun olmuyor. 20 yıl önce Türkiye’de sadece 20 mimarlık okulu vardı. Bugün 150’ye yakın mimarlık okulu var. Dolayısıyla nitelikli bir mimarlık hizmeti beklemek çok doğru değil. Bu ülkede fırsat verildiğinde çok iyi işler çıkaracak mimarlar var ve bunlar genelde en az işi yapan mimarlar oluyor. Çünkü mimari işler, siyasi ilişkiler sonucunda elde edilen hizmetler olmaya başladı. Müteahhitlerin de kalite talebi olmuyor çoğu zaman. Ama yaşadığımız ekonomik süreçte bunun değişeceğine inanıyorum. Çünkü inşaat maliyetleri inanılmaz oranda arttı. Ama satış rakamları o oranda yükselemedi. İyi bir mimarla çalışmak, maliyetleri önemli ölçüde azalttığı gibi satılan mimarlık ürününün değerini de hatırı sayılır şekilde arttırıyor. Müteahhitler de bunu er geç fark edeceklerdir.

Bursa’da mimari kimlik anlamında dönüşüm zor gibi görünse de bundan sonraki süreçte neler yapılabilir?

Aslında Bursa’da mevcut imar planlarına bire bir uyulmuş olunsa bile bozulmanın ciddi oranda önüne geçilebilirdi. Yıkıp yerine yeni ve daha çok binalar yapmak yerine belki de sadece yıkmak lazım. Bir dönüşüm gerçekleşecekse de yerinde dönüşüm sağlanmalı ve bu dönüşüm kentin bütününde homojen olarak sağlanmalı. Yanlış ve sözde dönüşüm politikalarıyla özellikle Bursa’da yaşayan insanlara, ceplerinden para çıkmadan binalarını yenileyebilecekleri fikri aşılandı ve sırf bu nedenle artık Bursa’yı dönüştürmek, ülkenin herhangi bir kentini dönüştürmekten çok daha zor. Dedesinden, babasından miras kalan bir arsayla insanlar istiyorlar ki 5 nesli zengin olsun. Bu mantıkla bir kentsel dönüşüm Bursa için hayalden bile öte!

Pandemi süreci tasarımlarınızı etkiledi mi?

Bireysel taleplerde müstakil yapı talebi biraz arttı. Ama müteahhitlerin böyle bir talebi yok.

Pandemi, her sektörü olduğu gibi inşaat sektörünü çok fazla etkiledi. Siz bu süreci firma olarak nasıl geçirdiniz? Bu yıla ilişkin ne gibi planlarınız var?

2021 yılı çok zorlu bir süreçti ama 2020 daha kötü bir yıldı. 2020 yılını, kayıp bir yıl olarak nitelendirebiliriz. 2021’de biraz hareketlenme yaşadık. 2022 yılında ise daha çok İstanbul’a açılma planımız var. Çünkü İstanbul’da ciddi bir potansiyel var ve nitelikli mimarlık talebi çok daha fazla.

Yorum yapabilmek için lütfen sitemizden üye girişi yapınız!
Sıradaki Haber
Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.