UAT Grup Genel Müdürü Utku Akçay, komple endüstriyel tesis olarak 20’den fazla projeye imza attıklarını, mevcut yapılara yönelik ise yüzlerce proje bazlı çalışma gerçekleştirdiklerini söyledi.
Sizi biraz tanıyabilir miyiz?
Endüstriyel inşaat alanında faaliyet gösteren firmamızın genel müdürlüğünü yapıyorum. Baba mesleği olarak tabir edebileceğim bir mesleği icra etmeye çalışıyorum. Babam Mimarlar Odası eski Genel Başkanıdır. İlk yola çıkışımız proje üzerinedir. Sonrasında inşaat yapı alanına geçiş yaptık. İş hayatıma ilk olarak Bursa’da özel bir firmadaki görevimle başladım. İnşaat sektörü ile çok alakalı olmayan bir iş yapıyorduk. Sonrasında gelişen şartlar bizi yavaş yavaş inşaat malzemeciliğine, oradan konut imalatına daha sonra da endüstriyel imalata sürükledi. Endüstriyel inşaatlar konusunda uzmanlaştık ve ağırlıklı olarak bu alanda hizmet veriyoruz.
UAT Grup nasıl kuruldu?
UAT Grup, babamın kurmuş olduğu bir firma. İlk başta mimarlık firması olarak kuruldu. Bursa çapında birçok projeye imza attık. Babam yıllarca sektöre hizmet veren iyi bir mimardı. Mimarlık firması olarak kurulduk oradan da yapı sektörüne geçiş yaptık.
Ne tür hizmetler veriyorsunuz?
UAT Grup bugün iki seksiyonda hizmet veriyor. Endüstriyel tesislerde revizyon, renovasyon, yenileme, makine otomasyonlarından iklimlendirmeye, makine taşımalarından makine teminlelerine kadar A’dan Z’ye bir fabrikanın ya da endüstriyel tesisin içerisinde ne yapılması gerekiyorsa yapıyoruz diyebilirim. Aynı zamanda endüstriyel tesislerin imalatlarını yapıyoruz. Sıfırdan inşaat yapımı gerçekleştiriyoruz. Bursa’nın çeşitli bölgelerinde fabrikadan, okuldan, hastaneden tutun da parklara kadar aklınıza gelebilecek her türlü endüstriyel inşaatı imal ediyoruz.
Projeleriniz nasıl ortaya çıkıyor ve daha çok hangi tür projelere imza atıyorsunuz?
İnşaat işleri biraz çevre işidir. Çevremizdeki sanayiciler bizden bir tesisin revizyonunu ya da diğer işlerini istedikleri zaman o müşterimizin mutlaka bir endüstriyel inşaata da ihtiyacı oluyor. Çoğu işimizi bu şekilde alıyoruz. Şu anda bir bağışçımızın babasının adına Uludağ Üniversitesi kampüsümüzde bir okul yapıyoruz. Sona yaklaşan bir projemiz bu.
Bugüne kadar kaç proje bitirdiniz?
Endüstriyel tesis olarak bakarsak 20’den fazla projeye imza attık. Proje olarak ise yüzlerce işi tamamladığımızı söyleyebilirim. Mevcut yapıların tadilat işlerinde ise ağırlıklı olarak otomotiv sektörüne çalışırız, otomotivde de müşterilerimizin Bursa’nın ilk 200’ünde olduğunu düşünüyoruz. Müşteri portföyü olarak çok iyi bir kademeden olduğumuzu söyleyebilirim. Bu alanda çok fazla imalat yaptık ve devam ediyoruz.
Projelerinizin öne çıkan özellikleri nelerdir?
Biz müteahhit olarak adlandırılmak istemiyoruz. Teknik tarafta daha iyi olduğumuzu düşünüyoruz. Projelendirme aşamalarında iyiyiz ve teknik personel kapasitemiz yüksek. İnşaatlardaki teknik çözümlerimizin fark oluşturduğunu düşünüyorum. Bunun dışında deprem yönetmeliklerine uygun projeler oluşturuyoruz. Projelerimize ciddi analizler sonrasında başlarız. Bu konuda çok güçlü bir know how sahibiyiz. Bu dönemde sahadaki en büyük problem kalifiye eleman bulma sıkıntısı. Bizim oturmuş bir kadromuz var. Ekiplerimiz yıllardır çalıştığımız, tecrübeli arkadaşlarımızdan oluşuyor. Bir de işlerimizde çok titiz davranıyoruz. Bu da müşterilerimizin firmamızı tercih etmelerindeki en büyük etkenlerden biri.
Sahada yaşadığınız ya da gözlemlediğiniz sorunlar nelerdir?
Türkiye genelinde arsa fiyatlarının çok fazla yükseldiğini ve bu nedenle de inşaatçıların çok zorlandığını duyuyoruz. Bizim sektörümüzden bakarsak en büyük problem kalifiye eleman bulma sorunu. Devlet bu anlamda çok iyi bir adım atarak mesleki yeterlilik belgesi hususunda zorunluluğu getirdi. Ancak bunlarda da suistimaller yaşanmamasını diliyoruz. Bu anlamda sektör temsilcilerimiz çok zorlanmaya başladı. Gerçekten iş yapacak elemanı bulmak zor ve bulduğunuzda da elinizde tutmak çok zor.
Yapı sektörüne giriş çok kolay. Türkiye’de herkesin bir şekilde eli çekiç tutuyor, bir şekilde inşaatla alakalı bir şeyler yapıyor. İnsanların eğitilmesi gerekiyor. Bu konularda insanların yeterli derecede bilgi sahibi olması lazım. Bir de ülkemizde teknik personele duyulan saygı çok az. Mimarın, mühendisin şantiyede biraz daha sözünün geçmesi, müteahhitlerin değil teknik kadroların görüşleriyle inşaatların yapılması lazım. Bu işi yapan işçi kesimi çıraklık, kalfalık aşamalarından sonra usta olurdu ama artık alttan kimse gelmiyor ve bu aşamaları görmeden imalata başlanıyor. Bu şekilde ciddi boyutta imalat, iş güvenliği sorunları ortaya çıkmaya başlıyor.
İş hayatı size neler öğretti?
İş hayatım boyunca samimiyetin önemini gördüm. Karşınızdaki insana samimi olmak gerekiyor. İkinci olarak ülkemiz şartlarında çok fazla mücadeleci olmanız gerekiyor. Bence bıkmadan biraz mücadele etmek lazım. Başarmaya çalışmak ve bu süreçten keyif almaya çalışmak gerekiyor. Yaptığınız işten keyif almıyorsanız bir süre sonra size zor gelmeye başlıyor ve başarılı olamıyorsunuz. Bana hayatın öğrettiği şey: Yaptığın işi sev ve çalış. Bir şekilde sonucunu alırsın.
İş yaşamı dışında neler yapıyorsunuz?
Koyu bir Fenerbahçe taraftarıyım. Aynı zamanda kongre üyesiyim. Genelde maçlara gitmeye çalışıyorum. Uludağ, Bursamızın çok özel bir doğal zenginliği, fırsat buldukça çıkıp kayak ve board yapıyorum. Sivil toplum kuruluşlarında çalışmayı seviyorum. Sektörümüze ne katabiliriz, ne öğrenebiliriz, ne verebiliriz konularına kafa yormayı seviyorum.
Konut ve Yapı Gazetesi’nin çalışmaları hakkındaki görüşleriniz nelerdir?
Konut ve Yapı, geçmişten bu yana severek takip ettiğim bir gazete. Bursa için bu tarz çalışmaların sayısının artması gerektiğini düşünüyorum, hatta bu çalışmaların Bursa çapında kalmaması gerekiyor. Konut ve Yapı’nın Türkiye çapında sektörün sesi haline gelmesi çok önemli ve faydalı bir adım olur.