Babasının izinde Zuhal Aslı Saka

RÖPORTAJ

Bursa’nın genç ve başarılı mimarlarından Zuhal Aslı Saka… Babası Bursa eski Milli Eğitim Müdürü Engin Özbek. Babasının kendi evlerini yenileyerek adım attığı inşaat sektöründe şimdi babasının adını taşıyan ve ondan kalan şirkette meslektaşı olan eşiyle birlikte birçok projeye imza atıyorlar.


Zuhal Aslı Saka, babasını “İlk öğretmenim, devamlı eğitmenim” olarak nitelendirirken, kendisinden aldığı hayat ve mesleki derslerin yanı sıra babasının sektörde bıraktığı güven duyulan isminin de omuzlarına yüklediği sorumluluğun farkında…

Hayat felsefesini Budha’nın ‘İyilik iyilikten, kötülük kötülükten doğar’ düşüncesi üzerine kuran Zuhal Aslı Saka, insan yaşamında en önemli şeyin iyi insan olmak olduğunu söylüyor.

Röportaj: Nagihan GÖRKEN

Zuhal hanım, sizi tanıyabilir miyiz?

Yüksek mimarım, Engin Özbek İnşaat & Mimarlık firmasının sahibiyim. Eşim Mimar Murat Emrah Saka ve takım arkadaşlarımız ile beraber kamu ve özel sektörde farklı ölçekte birçok proje gerçekleştiriyoruz. Aynı zamanda F sınıfı müteahhidiz ve uygulama da yapıyoruz. Mezun olduğum 2010 yılından itibaren şirketimizde yapı müteahhitliği, şantiye şefliği, proje müellifliği görevlerini yürütüyorum. Mesleki gelişim için eğitimlerin ve farklı uzmanlıkların bizi beslediğini düşünmekteyim. İlk olarak Enerji Kimlik Belgesi Uzmanlığını almıştım, ardından kamulaştırma bilirkişisi, B Sınıfı İş Güvenliği Uzmanı, 2020 yılında da Bina Akustiği Uzmanı oldum. Mimari projeler ile birlikte akustik projeler de çiziyorum. Bunun yanında kendimi farklı alanda geliştirmeyi de seviyorum. Geçen sene Anadolu Üniversitesi’nde İşletme Yönetimi bölümünden mezun oldum. Bu sene de öğrenmek istediğim bir alan olan Dış Ticaret bölümüne başladım. 2 oğlum bir de köpeğimiz Cookie var.

Babanızın kurduğu ve onun ismini taşıyan firmanın başındasınız. Mimar olma kararınızda bu durum ne kadar etkili oldu?

Rahmetli babam Engin Özbek, Bursa eski Milli Eğitim Müdürüydü. Kastamonulu öğretmen bir babanın oğlu, son tayin oldukları yer Bursa ve 1960 yılından beri Elmasbahçeler’de oturuyor. Babam çok çalışkan, sosyal ve becerikli bir insandı. Emekli olduktan sonra da 2 katlı evimizi yıkıp 5 katlı 11 daireli yeni apartmanımızı yaptı. Sonra, “Hocam bizimkini de yap” derken babam müteahhit oldu. Müteahhitlik aslında hem iyi bir hesap yapılması gereken hem de güven duyulması gereken bir meslek. Babam zaten matematik öğretmeniydi. Hesabı çok kuvvetli ve aynı zamanda girişimci, neşeli yapısıyla da sevilen güven duyulan bir insandı böylece yeni inşaatlar sürekli arttı. 2005 yılında kendi evimizi yaparken üniversite sınavına girmiştim. Zaten istediğim bir meslek olan mimarlığı tercih ettim. Tabii ki bu tercihim tutunca hayallerimiz de aynı zamanda gerçekleşti. 2010 yılında mezun olduğumda şirket ortağı, şantiye şefi, yapı müteahhidi ve proje müellifliği görevlerinin hepsini üstlendim. Benim en büyük şansım babamdı. Çünkü babam çok iyi bir eğitimciydi. Bana işi, inşaatı, insanları, piyasayı uygulamalı öğretti. Babamı her zaman anarım, şükrederim. İlk öğretmenim, devamlı eğitmenimdi. Başarıyı çok sever, yapılan işlerle gurur duyardı. Babamın kendi ismini vererek 2005 yılında kurduğu bu şirketi yaşatmaya devam edeceğiz. Babam her zaman “Kız çocuğuna bırakılacak en büyük miras isimdir” derdi. Bulunduğum ortamda babamı tanıyan varsa herkes güzel anılarını, babamın onlara kattıklarını, yaşadıklarını anlattıkça çok mutlu olurum, gurur duyarım. Büyük oğlumun ismi de Engin, her zaman yaşatmayı çalışıyoruz ismini, değerlerini…

  

Eşiniz de mimar ve şirketi birlikte yönetiyorsunuz. Bir nevi aile şirketi olma durumunuz devam ediyor. Bunun avantajlarını kısaca nasıl değerlendirirsiniz?

Eşimle 2006 yılında öğrencilik zamanında başlayan yol arkadaşlığımıza, 2012 yılında evlilik, 2017 yılında da Engin Özbek İnşaat ve Mimarlık firmamız çatısı altında iş ortaklığı da eklendi. Ben meslektaş olmanın güzelliğini her zaman hissettim. 2015 yılında babamı kaybettim, 5 ay sonra 2016 yılında oğlum Engin Cem dünyaya geldi. Ben hiç ara vermedim, sağ olsun. Her zaman her konuda desteğini hissederim eşimin. Hayat zaten çok zor, yorucu. Sizi tanıyan anlayan her koşulda size destek olacak bir insanın varlığı çok kıymetli. Bu konuda çok şanslıyım. Babamla başladığım iş hayatıma eşimle devam ediyorum. Heyecan, azim, hırs ve stres konusunda zaten birbirlerine çok benziyorlar. Geçiş dönemimizde tabii ki tartıştığımız, farklı düşündüğümüz noktalar vardı hâlâ var. Çünkü mimarlık tasarım içeren bir meslek, fikir ayrılıkları olabiliyor. Tartışmayı, uzlaşmayı öğrendik diyelim. Birbirimizi tamamlıyoruz, şirkette görev dağılımı yaptık, sorumluluklarımızı paylaştık. Çoğu zaman oturup konuşamadığımız oluyor ofiste, değerlendirmelerimiz akşama kalıyor.

Birçok projede imzanız var. Peki, sizin en çok çizmeyi sevdiğiniz yapı hangisi?

Beni en çok mutlu eden şey birçok farklı konuda projeler gerçekleştiriyor olmamız. Özel sektörde villa, iş merkezi, ofis; kurumsalda fabrika, atölye, sosyal tesis, akaryakıt istasyonu projeleri çizerken kamuda da çok farklı işler yapıyoruz. Sağlık Bakanlığına acil lojistik merkezi, 5 tane göçmen sağlığı merkezi; Kırklareli Üniversitesi’ne tıp fakültesi ve Teknokent binası; Uludağ Üniversitesi yemekhanesi; Bursa Büyükşehir Belediyesi, Gemlik, Gürsu, Yıldırım ve Nilüfer belediyeleriyle de çalışıyoruz. Kent meydanı tasarımı, engelsiz yaşam merkezi, sahil düzenleme, katlı otopark, bisikletli yaya köprüsü, mahalle konakları, hanımlar ve tenis lokali, tenis kortları, belediye hizmet binaları, bakanlık binaları, okul yapıları, orta refüj ve park düzenleme vb. uygulama projelerini çiziyoruz. Bursa Valiliğine Kestel ve Orhaneli Hükümet Konaklarını, memleketim Kastamonu Daday’a belediye binası, sosyal yaşam merkezi ve Taşçılar göleti ve doğal yaşam parkını çizdik. Aynı zamanda yapı üreten bir firmayız. Çizdiğimiz projeleri uygularken çok mutlu oluyoruz, çünkü tasarımınızın vücut bulması ayrı bir keyif veriyor insana… F sınıfı müteahhidiz ve DOSAB’da projelerini çizdiğimiz fabrikanın aynı zamanda müteahhidiyiz. Ruhsatımız çıktı inşallah ilerleyen süreçte uygulamasını da yapacağız.

Hayalinizde gerçekleştirmek istediğiniz bir mimari proje var mı?

Farklı projeler yaparak öğrenmeye ve araştırmaya devam ediyoruz aslında. Çünkü her projede olması gereken kriterler farklı dolayısıyla her zaman araştırmak, yeni şeyler öğrenmek ve kendini geliştirmek gerekiyor. Bu da bizi mesleki olarak çok besliyor ve mutlu ediyor. Yakın zamanda hastane projesi çizmeyi çok istiyoruz.

Firma olarak Bursa ve yurt dışında da projeleriniz var mı?

Bursa’da ve Türkiye’deki projelerimizin yanı sıra yurt dışına da projeler çiziyoruz. Bulgaristan Cebel’de Cebel Şeyh Cuma Camii rölöve, restorasyon ve restitüsyon projelerini çizdik. Filipinler Cagayan de Oro’ya otel ve convention center avan projesi çizdik.

Ülkemiz mimari açıdan hangi noktada? Sizi mimari açıdan rahatsız eden nedir?

Ülkemizde bu işi hakkıyla yapan birçok meslektaşım olduğu gibi yeterli özeni göstermeyen kişiler de olabiliyor. Bu sadece proje için değil uygulama için de geçerli. Beni en çok rahatsız eden kentsel planlamadaki eksikler ve yanlışlar sadece Bursa ölçeğinde de değil. Çünkü Türkiye’de birçok il tarihi anlamda çok farklı kültürlere ev sahipliği yapmış. Her yörenin farklı mimari dokusu olan çoğu tescilli alanları var. Bunlar korunması gereken kıymetler. Yurt dışına gittiğimizde en çok yüzyıllardır yaşayan bu kültüre nasıl sahip çıktıklarına ve koruduklarına hayran kalıyorum. Kentlerdeki eski ve yeni kültürlerin nasıl güzel bir çizgide planlı bir şekilde ilerlediğini görmek beni çok mutlu ediyor. Türkiye’de bu dokuların korunması konusunda yeterli planlamanın yapıldığını ve önlemlerin alındığını düşünmüyorum.

Kadın bakış açısı, sektöre ve yapılan binalara nasıl yansıyor?

Genelleme yapmak gerekirse kadınlar erkeklere göre daha detaycı ve empati yapma yeteneği daha fazla oluyor. Kadın erkek birlikte çalışmak her zaman çeşitlilik ve güzellik sağlıyor bence. Birlikten kuvvet doğar diye düşünüyorum.

İnşaat sektörüne girmek isteyen girişimcilere, özellikle de kadınlara yönelik tavsiyeleriniz nelerdir?

İnşaat sektörü öncelikle bilgi gerektiriyor, araştırma ve çok fazla adaptasyon yeteneği gerekiyor bence bu dönemde. Çünkü şu an sektörde inanılmaz fiyat artışlarının olduğu, hesapların sürekli değiştiği bir dönem yaşıyoruz. Bir alım yaparken çok araştırıyor, sıkı pazarlık yapıyoruz. İşimiz insanla olduğu için aslında çok zor ve sevilmeden yapılması mümkün değil bence.

BUİKAD üyesisiniz. STK’ları ve STK’lar içinde yer alan kadınları ve çalışmaları nasıl değerlendiriyorsunuz?

STK’lar tüm dünyada olduğu gibi Türkiye için de çok önemlidir. STK’ların varlığı güçlü bir sivil toplum kültürünün oluşmasını sağlar. Aynı zamanda demokrasi, çoğulculuk, hoşgörü, sivil katılım ve vatandaşlık bilincinin güçlü olması gibi temel değerlerimiz gelişir. Benim de oda, dernek ve kooperatif üyeliklerim var. Mezun olduğumdan beri Mimarlar Odası Bursa Şubesi’nde birçok eğitime, etkinliğe ve seminere katıldım. 2016 yılında 16. Dönem oda yönetim kurulu üyesi olup, genel sekreterlik görevini yerine getirdim. Her zaman meslek odama sahip çıkar, elimden geldiğince etkinliklere katılmaya da özen gösteririm. Bursa İş Kadınları ve Yöneticileri Derneği’nin (BUİKAD) 2014 yılından beri üyesiyim. 2019 yılında genel sekreterlik ile başladığım yönetim kurulu üyeliğime 2. Dönem de sayman üyelik ile devam etmekteyim. ‘Kadın güçlenirse, Türkiye güçlenir’ mottosuyla yola çıkan kadınların rekabetçi iş hayatında yetkinliklerini arttırarak varoluşunu güçlendirme amacında olan derneğimde farklı projeler gerçekleştirmekten çok keyif alıyorum. Çağdaş Eğitim Kooperatifi (ÇEK) ortağıyım. 2021 yılı yönetiminde ve Emanet Komisyonunda görev yapmaktayım. Her şeyin temelinde eğitimin yattığına inanan, topluma karşı duyduğu sorumluluk duygusu yüksek insanlardan oluşan, amacı sadece fayda sağlamak olan Atatürk ilke ve inkılâplarına bağlı çok güzel bir örgütlenme modeli ÇEK. İçinde bulunmaktan çok keyif aldığım bir STK.

Hobileriniz var mı? Biraz onlardan bahsedebilir misiniz?

Şu an eşimle tenise gidiyoruz. Haftada 2 gün stres atmak için çok iyi geliyor. Daha sonra da birlikte yemek kursuna gitmek istiyoruz.

Hayattaki mottonuz nedir?

Budha’nın dediği gibi: ‘İyilik iyilikten, kötülük kötülükten doğar.’ İnsan yaşamında bence en önemli şey iyi insan olmaktır. İyi mimar, iyi anne, iyi baba olmanın yanında iyi insan olup kendi ve yakınları dışında topluma da fayda sağlamak, ihtiyacı olana destek olabilmek çok önemli diye düşünüyorum.

Eklemek istedikleriniz…

Öncelikle bu fırsatı bana verdiğiniz için Konut Yapı Gazetesi olarak sizlere teşekkür ediyorum. Sektörel anlamda farkındalık yaratmak, tecrübe paylaşımı yapmak çok güzel oldu. Her şey için teşekkür ederim.

Yorum yapabilmek için lütfen sitemizden üye girişi yapınız!
Sıradaki Haber
Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.