Röportaj: Cüneyt ALKIŞ
Firmanın üçüncü kuşak temsilcisi Zafer Arslan, yıllar içerisinde artan yapı stokuna paralel Arslanlar Grup’un da büyüdüğüne işaret ederek, 2023 hedeflerinin ise daha fazla genç mimar ve mühendise sorumluluk vererek gelişmek olduğunu kaydetti.
Mimar Mehmet Ziya Arslan tarafından 1983 yılında kurulan Arslanlar Grup, yolculuğuna üçüncü kuşak yöneticilerle devam ediyor. İlk zamanlar karo-çini imalatı ve altyapı işleriyle ilgilenen firma, süreç içerisinde Bursa’da büyüyen konut ve ticari ofis ihtiyacıyla birlikte bu alanda etkinliğini artırdı. 40 yıla yaklaşan ticari hayatı boyunca onlarca projeyi başarıyla tamamlayan firma, yüzlerce kişiyi istihdam eden köklü bir grup konumuna geldi.
Arslanlar Grup Yönetim Kurulu Üyesi Zafer Arslan, firmanın geçmişten bugüne gelen sürecini, pandemi dönemini ve deprem tehlikesinin Bursa’ya olası etkilerini Konut ve Yapı Gazetesi’ne anlattı.
1974 Bursa doğumluyum. Lise eğitimimi, Hürriyet Teknik Lisesi Yapı Ressamlığı bölümünü okuyarak tamamladım. Daha sonra üniversite eğitimime Ankara Gazi Üniversitesi Yapı Öğretmenliği bölümünü okuyarak başladım. Bu bölümü bitirdikten sonra Maltepe Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Bölümü’ne 1 sene devam ettim ancak işler nedeniyle yarım bırakmak zorunda kaldım. 15 yaşımdan beri 3. kuşak inşaat işleriyle uğraşmaktayım. Evli ve 2 çocuk babasıyım.
Arslanlar Grup’tan bahseder misiniz? Nasıl kuruldu? İlk kurulduğunuz günden bugüne hangi aşamalardan geçti?
Arslanlar Grup, 1983 yılında Mimar Mehmet Ziya Arslan tarafından kurulmuştur. Şirketimiz, karo-çini imalatı ve altyapı işleriyle başladığı bu yolculuğa konut ve ticari ofis-dükkan yapım işleriyle devam etmektedir. Süreç içerisinde yapı stoğu büyüyerek devam etmektedir. Aynı zamanda şirketimiz yeni şirketleri bünyesine katarak büyümüş, personel ve teknik eleman sayısı yüzlerle ifade eder hale gelmiştir.
Bugüne kadar gerçekleştirdiğiniz konut projeler hangileri? Toplamda kaç proje bitirdiniz, kaç konut inşa ettiniz? Nasıl bir müşteri kitleniz var?
Yolculuğumuza, Yıldırım ilçesi Mesken Mahallesi’nde başladığımız Yuvacık Konut Yapı Kooperatifi ile başladık. Daha sonra Ataevler, İhsaniye, Beşevler, Mudanya, Burgaz, 23 Nisan, Ertuğrulkent, Özlüce, Görükle, Arkur-Bathan, Biçenler Plaza, Cengizhan Plaza, Panayır, Kızılay Plaza, Endülüspark, Bodrum/Muğla otel ve villa projeleri dahil olmak üzere yaklaşık 12.000 adet konut üretimi gerçekleştirdik ve gerçekleştirmeye devam etmekteyiz. Müşteri kitlemiz orta ve orta üstü olmaktadır. Konut sektörüne kooperatif yaparak başladığımızdan orta fiyat aralığında ve 36 ay vadeli satışlar yapmaktayız.
Halen devam eden projeleriniz var mı?
Ataevler’de toplamda 550 daire olan Belde ve Yarenkent Siteleri ile İhsaniye’de 200 dairelik Doğapark-Ersoy Sitesi olmak üzere toplamda 3 projemiz şu an devam etmektedir.
Geleceğe dönük hedefleriniz nelerdir? Mesela 2023’te hangi konumda olmayı hedefliyorsunuz?
Proje üretimimiz ticari ve konut alanları olmak üzere yine Nilüfer Bölgesi’nde devam edecektir. 2023 hedefimiz, ailemize katılan mimar ve inşaat mühendisi gençlere daha aktif roller vererek büyümek ve genç kardeşlerimizle devam etmektir.
Firma olarak karşılaştığınız sorunlar nelerdir? Mesela nitelikli işgücüne erişim konusunda sıkıntı çekiyor musunuz? Ya da sektörünüzde haksız rekabet gibi bir durum var mı? Artan maliyetleri fiyatlarınıza yansıtabiliyor musunuz?
Karşılaştığımız en büyük sorunlar bürokrasi ve değişen yönetmeliklerden kaynaklanmaktadır. Nitelikli imalat ve işçilikte sorunlar yaşansa da genel sorunlar maliyet esaslı olmaktadır. Maliyetlerin yüksek oluşu ve kaliteli ürün kullanımı beraberinde ister istemez haksız rekabeti doğurmaktadır. Bizler gibi kurumsal firmalarda maliyet yüzde 25-30 daha yüksek çıkmakta ve maliyeti doğru orantılı olarak fiyatlarımıza yansıtmak mümkün olmamaktadır.
Bursa deprem kuşağında olan bir şehir, binlerce kaçak ve riskli yapı stoğumuz var. Bursa bu tehlikeyi nasıl bertaraf eder? Kamu kurumlarına, sektörel derneklere ve sizin gibi özel şirketlere ne gibi görevler düşüyor?
Bursa ve deprem kuşağındaki şehirler hiç zaman kaybetmeden güvenli ve yaşam kalitesinin yüksek olduğu projeleri hayata geçirmeye altını çizerek söylemek isterim ki mecburdur. Aksi halde doğa bizlere bunu maddi ve manevi açıdan çok daha pahalıya ödetecektir. Kentsel dönüşümde müteahhit firmaların elini taşın altına koyduğunu düşünüyorum. Burada site sakinlerine ve kamu kuruluşlarına çözüm noktasında iş düşmektedir. Yüklenici firmanın site sakinlerine aynı metrekarede konut üretmesi mümkün değildir.
Malum pandemi dönemindeyiz. En çok etkilenen sektörlerin başında da inşaat geliyor. Pandemi, sizi nasıl etkiledi?
Tabi ki pandeminin ekonomiye etkisinin büyük oluşu ve en çok etkilenen birkaç sektörden birisinin inşaat sektörü oluşu maddi açıdan bizleri çok zora soktu. Maliyet artışının yanı sıra vadeler kısalmış firmalar nakit satışlara başlamışlardır. Satışlarımızın banka kredili olduğu düşünüldüğünde artan konut kredi oranları bizleri çok daha zor durumla karşı karşıya bırakmıştır.
2018 yılında durağanlaşan ve inişli çıkışlı bir grafik sergileyen inşaat sektörü, pandeminin de etkisiyle bir türlü eski canlılığını yakalayamadı. Siz sektörü nasıl değerlendiriyorsunuz?
Sektörümüz, COVID-19 salgın oranı düşmedikçe ekonomiye yansıması pozitif anlamda mümkün değildir. İstikrar anlamında söylüyorum, 2022’nin ikinci çeyreğine kadar canlanmanın yaşanamayacağını düşünüyorum.
Eklemek istedikleriniz?
Eklemek istediğim deprem gerçeğinden uzaklaşmadan süratle tüm 2000 yılı öncesi yapıların güçlendirilmesi ve yenilenmesidir.