İnşaat sektöründe 25 yılı geride bırakan Alpiş İnşaat’ın, dünü ve bugünün konuştuğumuz Alpiş Group Yönetim Kurulu Başkanı Sertaç Karaalp, “25 yıldır olduğu gibi gelecek yıllarda da bu memlekete, bu topraklara, bu vatana hizmet etmeye devam edeceğiz” dedi.
Alpiş Group Yönetim Kurulu Başkanı Sertaç Karaalp ile grup bünyesinde yer alan Alpiş İnşaat’ın, sektörde geride bıraktığı 25 yılın değerlendirildiği bir söyleşiye imza attık.
Söyleşide birbirinden önemli ve samimi açıklamalarda bulunan Sertaç Karaalp, 25 yıldır olduğu gibi gelecek yıllarda da bu memlekete, bu topraklara, bu vatana hizmet etmeye devam edeceklerini söyledi.
İşte Sertaç Karaalp ile gerçekleştirdiğimiz o söyleşi.
Söyleşimize, Alpiş İnşaat’ın bu işe ne zaman ve nerede başladığı öğrenerek başlamak isteriz.
“1993 yılında memleketimizde başladık bu işe. 10 yıl orada inşaat yaptıktan sonra, yaklaşık 2 bin daire bitirdikten sonra Bursa’ya geldik 2013’ te. Şirketimizin üç ortağı var; ben, Selim ve Kerim. Üç kardeş olarak bu işi yapmaya devam ediyoruz. Bursa’ya geldiğimiz ilk zamanlarda ufak projelerle başladık. İlk başladığımız bölge İhsaniye’ydi. Daha sonra buranın adı Cumhuriyet Mahallesi oldu. Daha sonra şirketin tanınmasıyla birlikte işleri de geliştirdik. Konutun dışına çıkarak plazalar inşa ettik. Lüks konutlar, villalar da yaptık. Daha sonra Tuana Evleri’ni Bursa’ya kazandırdık. Site mantığının sadece Nilüfer’de değil, Osmangazi’de de Yıldırım’da da yapılabileceğini, İstanbul Caddesi’ndeki bu projede gösterdik. Bu projeyle bölgedeki kalite ve standartları yüzde 50 yukarıya çıkardık. 356 dairelik bir projeyi bitirdikten sonra hemen yanında Alpiş Aden House’a başladık. Orada da 690 daire ve 12 dükkandan oluşuyor. Onu da alnımızın akıyla bitirdik. Şirketimizin üzerine kata kata gidiyor. Bugüne kadar 4 binin üzerinde konut ve bununla birlikte işyeri inşa ettik. Bu arada 7-8 yıldır kurumsallaşmaya ağırlık verdik. Tamamen kurumsal bir yapıya döndük. Grubun bünyesinde gıdayla ilgili bir şirketi kattık. 2014 yılında, ortaklığımız bulunan bu şirketin tamamını satın aldık. Yeni ve farklı sektörlerde yer almak adına çalışmalarımız sürüyor. “
Kısaca inşaat sektörünü değerlendirecek olursanız, neler söylersiniz?
“1,5 yıldır malum bir durağanlık var. Ben buna kriz demiyorum, bir daralma diyorum. Kriz olması için vatandaşın da elinde para olmaması gerekiyor. Ama BDDK verilerine bakıldığında yaklaşık 2,5 Triyon Lira mevduatta görülüyor. Bu geçici bir dönem. Normal şartlarda aslında bu sene yeni bir projeye başlayacaktık. Fakat bu durumdan ötürü projemizi 2020’ye erteledik. Bu yılın Nisan ya da Mayıs ayında yeni projenin startını vereceğiz. 25’nci senemizi bitirdik, 26’ncı senenin içerisindeyiz. Bursa halkına da teşekkür ediyorum; bizleri kendi şirketleri gibi benimsediler. Kurumsallaşmış, ismi olan firmalar biraz ağır çalışır ama durma olmaz. Projelerimizle Bursa’ya hizmet etmeye devam edeceğiz. 2020’de kaldığımız yerden devam edeceğiz. Bu sene de imalata ara vermiş değiliz. Güzel bir okul yapıyoruz. Onun inşaatı devam ediyor. Yeni proje anlamında 2020’yi bekliyoruz. Bursa’nın en büyük özel okulunu yapıyoruz. 20 bin metrekarelik bir alanda olacak. Bunun detaylarını önümüzdeki günlerde kamuoyuyla paylaşacağız. “
2020’de hayata geçecek projeden bahsedebilir misiniz?
“Bu yılda iki proje hayata geçirmek arzusundayız. Birisi yine İstanbul Caddesi üzerinde inşa edilecek. Diğeri de 23 Nisan Mahallesi’nde olacak. İstanbul Caddesi’ndeki projemiz çok büyük ve fonksiyonlu bir projesi. İçerisinde otel, hastane ve AVM’nin olacağı büyük ve konsept bir proje olacak. Orasıyla ilgili de çalışmalarımız son noktada. Dediğim gibi 2020’nin ilk aylarında start vereceğiz.”
Alpiş Group bünyesindeki istihdam rakamları nedir?
“Bizde Alpiş Group olarak kemikleşmiş bir çalışan profiline sahibiz; yaklaşık 250 kişilik. Bunun dışında da inşaatlar devam ettiğinde de taşeron firmalarla birlikte yaklaşık 750 kişiye çıkıyoruz. Şuanda işlerin biraz hafif olmasından dolayı şuanda çalışan sayısı 400 civarında bir çalışanımız var.”
Müteahhitlerin Sınıflandırılması’yla ilgili çıkarılan yasayla ilgili görüşleriniz nedir?
“Bu yasa iyi niyetle yapıldı ve hatta olması gereken ve gecikmiş bir adım. Muhakkak sektöre çok çok fazlası olacak. Hani bir slogan var ya ‘yetmez ama evet’ diye. Bu da yetmiyor. Birçok düzenlenmenin yapılması lazım. Biz bunların takipçisi olduk ve hep söyledik. Bunların evrak üzerinde bir sınıflandırılmasından ziyade ekonomik olarak da bir sınıflandırılmaya gidilmesi lazım. Benim yıllardır savunduğum, bu sektörün düzelmesi adına önerim budur. Kesinlikle teminat sistemine geçilmesi lazım. Nasıl ki resmi işlerde yüzde 6 gibi bir teminat varsa, özel sektörde de yeni bir işe başlanacaksa minimum yüzde 20-25 gibi bir teminatın oluşturulması gerekiyor. Bu da dışarıdan ekonomik imkanı olmayan kurumsallaşmamış işi bilmeyen kişilerin bu sektöre girmesinin önüne geçecek diye düşünüyorum. Bu bile bizim için çok büyük bir adım. Yapanlara teşekkür ediyorum.”
Kentsel Dönüşüm Eylem Planı’nı değerlendirecek olursak, sizce eksileri ve artıları nelerdir?
“Öncelikle biz hiç kentsel dönüşüm yapmadık. Kentsel dönüşüm maalesef biraz yanlış başladı. Vatandaşta da yanlış bir beklenti ve algı oluştu. Neydi yanlışlık? Daireme daire ve üzerine de biraz para alayım idi. Ya da dairem 90 metrekare ise onu 120 metrekareye çıkarayım gibiydi. Bunun çok sürdürülebilir olmadığını gördük uygulamalarda. İşte ne oldu? Müteahhit arkadaşlarımız daha çok rantabl olan yerlere girdiler dönüşümde. O yüzden şuanda bakanın açıkladığı sistem, biraz daha ayağı yere sağlam basan bir şey gibi duruyor. Yalnız üzücü bir olay var. Açıklanan 60-65 bin konutun yenilenmesinde maalesef Bursa yok. Bu da üzücü bir durum. Bursa’da başlanıp yarı bırakılan bir kentsel dönüşüm trajedisi var. Bunun da biran önce çözüme kavuşması lazım. Çözülsün ki bundan sonraki projelerde hem müteahhit hem de konut sahipleri dönüşüme daha sıcak bakabilsin. Bu konuyla ilgili çalışmalar yapılıyor. Bunları biran evvel sonuçlandırmak gerekiyor. kentsel dönüşüm doğru mantıkla yapıldığı zaman elzem bir olay, keyfi değil. İnsanların canını korumaya çalışıyoruz. İnşallah Bursa’da bu sorunu çözeriz. Bakanlığın açıkladığı perspektif en doğru olanı. İnşallah ileriki süreçte Bursa da buna katılır.”
Konut kredilerindeki faiz indirimleri sürüyor. Firmaların da özel kampanyaları oluyor. Sizin firmanızın yaptığı çalışmalar var mı, varsa nelerdir?
“Merkez Bankası son 5 ayda 7,5 baz puan faiz indirimi yaptı. Bu çok ciddi bir oran. Burada kamu bankaları özellikle inisiyatif aldı. Kendilerine teşekkür ederiz. Bizlerle birlikte altında onlarca sektörü ilgilendiren bir çalışma bu. Kamu bankaları hamle yaparak 0,99’a indirdi faizleri. Tabi özel bankalar gerekli desteği vermediler. Sektörden bu parayı kazandılar. Bankaların son yıllardaki karlılığına baktığımızda inşaat sektörünün payı çok büyüktür. Bu indirimden sonra piyasada olumlu bir hava oluştu ve bu havanın daha da devam edeceğini tahmin ediyoruz. Ekim ayında bir daha indirim bekliyoruz. 0,99’lar belki 0,80’leri görecek. En azından özel bankalar da 0,99’a gelir diye bekliyorum. Şirketler burada inanın son 2 yıldır sınıf karla çalışıyor. Biran evvel vatandaşa sattığım konutu teslim edeyim diye çalışıyor firmalar. Tüm şirketler kimseye mahcup olmayayım diye elinden gelen tüm fedakarlıklarla çalışıyor. 2 yıldır gelen maliyet artışlarını kimse fiyatlara yansıtmadı. Bunun üzerine bir de fiyat indirimine gidildi ve ödeme kolaylığı sağlandı. Sektörü canlı tutmak adına elimizden geleni yapıyoruz. Devletin de ciddi katkılar var. Enflasyonla Mücadele de bunlardan birisidir. Faiz indirimleri de diğeridir. Kurumsal firmalar kendi bünyelerinde kampanyalar oluşturdu. Mesela biz Enflasyonla Mücadele’de 2 sene önce başlayan yüzde 15’lik indirimi biz bitirmedik, devam ettiriyoruz. Peşin alımlarda yüzde 15 indirim yapıyoruz, vadede de bankayla ilgili kısımda da fedakarlıklarda bulunuyoruz. Çünkü biz bu paraları 10-15 senede nasıl ki bu sektörden kazandıysak, bu sektör sıkıntılıysa bir kısmını da harcamayı bilen bir firmayız. Çünkü sektörün güçlü bir Restbet şekilde ve fazla yara almadan ayakta kalması gerekiyor. Müteahhitlere olan güven zedelenmemeli. Bu noktada bu şekilde davranan firmalara da şahsım adına teşekkür ederim.”
Sektörün gelecek perspektifi hakkındaki görüşleriniz nelerdir?
“Türkiye’de ekonomik daralmada ilk günah keçisi müteahhit algısı oluştu, parayı betona gömdük diyerek. Aslında hiç alakası yok. Baktığınız zaman Türkiye’de konut fazlası var deniyor. Aslında öyle bir fazla yok. Dikkaldırım’a gittiğinizde bulduğunuz kiralık ev fiyatı belli, aynı şekilde 23 Nisan mahallesinde de öyle. Konut fazlası denilen şey aslında Türkiye’yi İstanbul’un gücü ve büyüklüğünden dolayı İstanbul’a bakarak değerlendirince, doğru çıkıyor. Ama hangi konut dersek de lüks konutta fazla var, evet. Diğer türlü Bursa gibi bir şehirde konut fazlası yok. Bursa’nın toplamında baktığında 20 bin konut yapılıyor. Bu rakam İstanbul’daki bir iki firmanın bir iki projesi kadar rakama denk düşüyor. Şimdi siz Bursa’yla Ağrı’yı bir tutamazsınız. Onun için İstanbul’la Bursa’yı da tutamazsınız. Antalya’da konut açığı var mesela. Çünkü Rusya Federasyonu’ndan müthiş bir talep var. Şimdi bakıldığında sahil kentlerine konut fazlası yok ama 10 milyonluk villaların fazlası var. O da ekonomik daralmadan kaynaklı. Adam önce kendi işine bakıyor. Bu anlamda Bursa’da ve Türkiye’de inşaat sektörü dinamik bir sektör. Çok çabuk toparlanabilir. Genç bir nüfusumuz var. Sanayi şehri olduğumuz için göç var. Körfez ülkelerinden Bursa’ya karşı müthiş bir sempati var. Ortalama yılda 2 bin daire Araplara satılıyor. Bu çok ciddi bir rakam. Sürekli büyüyen bir şehir. Sektörün iyi olacağını umuyorum. Demin de dediğim gibi sektörün sınıflandırılması olsun teminat olsun biraz daha disiplinli olmasından hem vatandaş hem de müteahhit keyif alır. En iyi iş bildiğin iştir. Kendi işimize yatırım yapmamız, kendi işimizde büyümemiz lazım. Bütün sektörlerde bir sıkıntı var. İnşaat biraz daha göz önünde bir sektör olduğu için biz de biraz daha göze batıyor. Yüksek rakamlar konuşuluyor. Gıda, giyim ve barınma. Bu üçü insanlar var oldukça var olacaktır. Dönem dönem barınma ertelenebilir; 1,5 senedir olduğu gibi. Sonuçta barınma önemli bir ihtiyaçtır.”
Yabancıya satışlar hakkında neler düşünüyorsunuz, firma olarak hangi noktadasınız yabancıya satışta?
“Yabancı satışlar yerliye satışları dengeledi. 1,5 yıllık süreçte bunun hem artısı hem de eksisi oldu. Kendi paralarının Türk Lirası karşısında değerlenmesinden dolayı, örneğin 120 Bin Dolar’a aldıkları bir daireyi şuanda 80 Bin Dolar’a alabiliyorlar. Bunun zararı ne oldu? Kardeşi geçen yıl hangi rakama aldı, şimdi kendisi hangi rakama alıyor. Bu alıcılar da bir sonraki sene benim de kardeşimin 40 Bin Dolar’a almayacağının ne garantisi var? Burada bizim elimiz bağlı. Bu yüzden istikrar, istikrar, istikrar. Bunun olması lazım. Maalesef bizde olduğu gibi bu süreç, yabancıda da bir korku yarattı. Şuanda beklemedeler. Alpiş olarak 5 yıldır yabancıya satışlarımız çok iyi. Bu sene de iyi gitti. Biz olaya yerli yabancı olarak değil de kümülatif bakıyoruz. Çok şükür bu piyasada ayakta kalabilmek önemli. Bu sene kar değil ar senesi. Bu süreçten hep birlikte çıkacağız.”
Uygun bütçeli, uygun rakamlı dairelere bir dönüş olacağına dair izlenimler duyuyoruz sektör paydaşlarından. Sizin görüşleriniz nedir?
“Alım gücünde bir değişim olduğu gerçek. Geçen yıllarda karı-koca çalışıp 10 bin TL maaş alıp, 5 bin TL taksit ödeyebiliyordu. Şimdiyse 8 Bin TL’ye geçinip 2 Bin TL’sini takside ayırabiliyor ancak insanlar. Türkiye’nin ve Bursa’nın bir gerçeği var. O da arazilerin pahalılığı. Aldığınız arsanın dönümünün 1,5 Milyon TL’den aşağıya fiyatı yok. O yüzden tamam, 300 Bin TL’lik daire satalım ama bunu nasıl mal edelim? Fiyat maliyet artışlarını hiçbir firma satış rakamlarına yansıtamadı. Aden projesinde ben demiri almışım bin 700 liraya, şuanda demir 3 bin lira. Hemen hemen yüzde 100. Gönül ister ucuz mal edelim ve peynir ekmek gibi daire satalım. Ama öyle şartlar yok. Gerçekle örtüşmüyor ne yazık ki.”