RÖPORTAJ: CÜNEYT ALKIŞ
Mesleğini şehrin kimliğini, geleceğini, kamu yararını gözeterek plan oluşturan kişi olarak tanımlayan Güvener, şehir planlamayı en çok etkileyen noktanın kanunlar olduğunun altını çizerek, “Ülkemizde imar planlarını onaylama, 20 kamu kurumunun yetkisindedir” dedi.
Üniversite ve yüksek lisans eğitiminin ardından uzun yıllardır Bursa Büyükşehir Belediyesi’nde şehir plancısı olarak görev alan Uluay Koçak Güvener, mesleğinin yanında köşe yazarlığı ve edebiyat tutkusuyla farklı bir profil çiziyor. 2018 yılında kendi firması olan Petra Planlama’yı kuran Güvener, Bursa’nın yanı sıra Türkiye’nin çeşitli illerinde konut, ticaret, turizm tesis alanları, kentsel tasarım projeleri olmak üzere birçok konuda imar planı çalışması gerçekleştiriyor. Röportajımızda hayalindeki Bursa’yı da anlatan Güvener, yeşilin bol, kültür sanat merkezlerinin arttığı, modern fuar alanına sahip, akıllı şehircilik uygulamalarının hâkim olduğu bir şehir tasvir ediyor.
Sizi biraz tanıyabilir miyiz? Uluay Koçak Güvener kimdir?
Yüksek Şehir Plancısıyım, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi, Mimarlık Fakültesi, Şehir ve Bölge Planlama Bölümü’nden mezun oldum, Yüksek Lisansımı 2010 yılında Uludağ Üniversitesi, Yöneylem Araştırması Bölümü’nde tamamladım. 27 senedir Şehir Planlama mesleğini yapıyorum. Evliyim, Belen ve Bener adlı 2 çocuğum var. Kızım Belen Mimarlık okuyor. Bursa Büyükşehir Belediyesi’nde 23 sene Şehir Plancısı olarak çalıştım, Şehir Planlama üzerine kurduğum Petra Planlama Mimarlık Ltd. Şti.’nde 3,5 yıldır şirketimi yönetiyorum. Mesleki yetki olarak 2010 tarihinden itibaren A Grubu karne sahibiyim.
Bursa Hakimiyet Gazetesinde, 2003-2007 tarihleri arasında mesleki alanımda köşe yazdım. 1,5 yıldır da Konut ve Yapı Gazetesi’nde mesleki amaçlı yazılar yazıyorum. Uludağ Üniversitesi’nde, 4 yıldır davetli olarak mimarlık öğrencilerine Kentsel Tasarım dersleri veriyorum. Yayımlanmış makalelerim ve 3 şiir kitabım var. Şiirlerim, 2017 yılından itibaren Eliz Edebiyat, Akatalpa Mühür, Yıldız Tozu ve Distopya Edebiyat Dergilerinde yayımlandı.
Petra Planlama’dan bahseder misiniz? Ne zaman, kim tarafından kuruldu? Nasıl bir ekiple hangi alanlarda faaliyet gösteriyor?
Petra Planlama LTD ŞTİ’ni 2018 yılı Mart ayında kurdum, bünyesinde 2018 yılından itibaren imar planı hazırlanması ve danışmanlık hizmetleri sunmaktadır. Her ölçekte (1/25000, 1/5000 ve 1/1000 ölçekli imar planları) başta Bursa olmak üzere Türkiye’nin çeşitli illerinde farklı alan büyüklüklerinde konut alanları, ticaret alanları, gelişme alanı, turizm tesis alanları, kentsel tasarım projeleri olmak üzere birçok konuda imar planı çalışmaları yürütülmektedir. İstanbul Teknik Üniversitesi, Yüksek Lisansını İstanbul Teknik Üniversitesi Kentsel Tasarım Anabilim Dalı Kentsel Tasarım Bölümü’nde tamamlamış Şehir Plancısı Gökçe Araç ekibimizde yer almakta. Projelerimize göre birçok şehir plancısı, mimar, uzman arkadaşlarımızla proje geliştirme yapmaktayız.
Mesleğinize gelirsek; şehir planlaması ve şehir plancısı kimdir/nedir? Bir kent nasıl planlanır? Düzenli, planlı bir kent ile tam tersi bir kent arasında nasıl farklar vardır?
Yerleşimlerin, planlı ve düzenli gelişmesinin sağlanması için önerileri uygulamaya geçiren uzman kişidir. Üniversitelerin lisans düzeyinde 4 yıl süreli şehir ve bölge planlama bölümlerinden mezun olanlara resmi olarak şehir plancısı unvanı verilmektedir. Şehrin mekânsal alanlarda nasıl gelişeceğini, doğal yapı, tarihsel gelişim, ekonomik, sanayi, ticaret ve konut alanları ile ilgili kararlar vererek imar planlarını, onaylayacak kurumlara mercilere sunmak üzere hazırlar. Şehir Plancısı çeşitli bilimsel analizlerle, araştırmayla doğru veriye ulaşıp, bu verileri harman yapıp gelecek önerileri için şehrin kimliğini, gelecekte ne olacağı konusunda, kamu yararını gözeterek bir plan oluşturan kişidir.
Şehir planlarken dikkat ettiğiniz noktalar nelerdir? Burada yerel yöneticilerin rolü nedir?
Veriler çok önemli, şehrin tarihsel yapısı, tarım alanları, orman alanları, ekonomisi, mekânsal gelişimi, fiziki özellikleri, deprem bölgesi ise fay hatları, taşkın sahalar, yaşayan kişiler, bu veriler ışığında bir vizyon belirlenerek hazırlanan plan onaylayacak yetkili olan kurumlara sunulmaktadır. Yetki alanlarına göre bu kurumlar değişmektedir. Şehir Planlamayı en çok etkileyen durum kanunlardır, ülkemizde Şehir Planlama kanun ve yönetmeliklere göre şekil almaktadır. Örnek verirsek; Doğal Sit alanlarında, Sulak Alanlarda vb. alanlarda yetki Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’ndayken, diğer konularda belediye yetkisinde imar planları onaylama yetkisi. Ülkemizde imar planlarını onaylama yetkisi, alanın özelliğine göre yaklaşık 20 kamu kurumu yetkisindedir. Kentin yöneticileri elbette yerleşimlerin gelecekte nasıl bir kent olacağına karar vermektedirler. Ülkemizde, Kanunlar kendilerine yetkiyi vermiştir.
İnsan gibi şehirler de yaşayan organizmalardır. Onlarında ruhu ve kimliği vardır. Bu açıdan bakıldığında diğer şehirlerle kıyaslandığında Türkiye’deki şehirleri nasıl yorumlarsınız? Kimlikli ve ruhu olan şehirler oluşturabiliyor muyuz veya var olanları koruyabiliyor muyuz?
“Bir Türk Atasözü derki; Kişi bina yaptığı yere ağaç da diker! ve şöyle devam eder. Biz ise onları söküyoruz! İstanbul bir meyve bahçesidir. Bizin şehirlerimiz ise taş ocakları.” Bu cümleyi söyleyen şehircilik konusunda bir deha olan Le Corbusier’dir. 1920 li yıllarda İstanbul’ inceleyip her büyülü yapıtın yorumu olarak burayı bir cennete benzetmiştir. Keza Bursa içinde söylemleri vardır. Biz 1960’lardan itibaren Türkiye’de yerleşimlerin kimliği değişmeye başlamış. Sanayi devrimi sonrası üretim şehirlerin eski dokusunun bir nevi sonu olmuş aslında. Hassasiyet, değişmiş global dünya ölçütleri hakim olmuş Türkiye’deki yerleşimlere. Şehirler insan hayatından daha çok, yaşamlarını sürdürüyorlar açıkçası. Her yerleşimin kendine has özellikleri ve kimliği var, biz şehir plancısı olarak geçmişten gelen deneyimleri, özellikleri elbette dikkate almak zorundayız. Bursa MÖ. 1200 lü yılından (Bithynia Krallığı) itibaren bir yerleşim yeri olarak hayatını sürdürmüş, önemi hep çoğalarak artmış. Bursa’nın ticari merkez olması 1400 lü yıllara dayanıyor, günümüze geldiğimizde bu gelişim devam ediyor. Bu özellikler kent gelişimini direk etkiliyor.
Bursa, pek çok medeniyeti topraklarında barındırmış, ticaret ve sanayi merkezi olan, tarih, kültür ve doğanın eşsiz örneklerinin olduğu kadim bir kent. Siz mevcut Bursa’yı ‘şehircilik’ anlamında nasıl değerlendirirsiniz?
Biraz önce sanayi devrimi sonucu üretim odaklarının kent gelişimini etkilediğinden bahsetmiştim. 1970’li yıllardan sonra Türkiye’de sanayi gelişimi başlamasıyla Bursa gibi büyük şehirlere çok hızlı bir göç yaşanmış. Bursa Türkiye’nin nüfus artış hızı bakımından en yüksek illerinden olmuş yıllarca. Dolayısıyla hızlı göç, hızlı kentleşme çoklu sorunlara yol açmış kent gelişiminde, diğer göç alan metropol kentler gibi. O bakımdan üzgünüm ki Bursa’nın şehircilik’i şanssız gelişmiş. Bursa’nın doğal yapı özelliği diğer kentlerin çok üstünde özellik taşıyor, bu şehir planlama olarak çok olumlu şekilde kullanılabilirdi. Hızlı ve kontrolsüz göç planlamayı olumsuz etkilemiş. Fakat yine de İstanbul ve Kocaeli’ye göre, Bursa’nın yerleşimlerinin tipolojisi bölgesel özelliklere göre iyi nitelikte olan alanları var.
Hayalinizdeki şehirler, hayalinizdeki Bursa nasıl?
Bursa’nın, yeşilin kente hakim olduğu bir şehir hayalim var en önemlisi. Konut yerleşimlerinin site dışına çıkıp sokak kültürü ile bütünleşen yerleşim tipolojilerinin hakim olduğu bir gelişim hayalim. Kültür sanat merkezlerinin sayıca ve hacimce çoğalması, Görsel Sanat Merkezi yok mesela Bursa’da teknolojik üretim olan Bursa ve endüstri kenti çağına uygun, modernizasyonu olan bir Fuar alanı, aktif bir havalimanı hayallerim arasında. Akıllı şehircilik temalarının olduğu bir şehir diyebilirim.
Son dönemde yangın ve sel felaketleri hepimizi derinden üzdü. Dönem dönem depremler ve başka afetler de yaşıyoruz. Bunlar doğanın bir gerçeği ancak şehirlerin bunlardan daha az etkilenmesi için neler yapılmalı?
Şehirlerin, bilimsel verilere göre nasıl gelişeceği, büyüyeceği aslında belli. 1. Derece deprem alanında bulunan Bursa Kuzey Fay Hattının hemen güneyinde bulunan Bursa beklenen depremden etkilenecek bir şehir, 1999 depreminde 250 yılda biriken enerji birikimi oldu Marmara Denizinde ki fayda (KIRIK), bu da her an deprem olacağını düşünerek tedbir alarak uygulamaları yapmamızı gerektirecek bir durum. Türkiye Aşırı Hava Olayları 2020’de rekor kırdı ve günümüzde de devam ediyor, son zamanlarda 984 aşırı hava olayının yaşandığı Türkiye’de aşırı yağışlar, fırtına, dolu ve aşırı sıcaklarla sürekli tehdit altındayız. Türkiye Akdeniz Havzasında olduğu için İklim değişikliğinde en çok etkilenen ülkelerden, dolayısıyla artık yenilenebilir enerji, gri atık sistemi gibi yeni nesil sistemeler olmadan üretim yapılmamalı.